Warren Buffett Planı
Mali Kasırga’ya karşı Amerika’nın bir plan yapıyor olduğunu düşünenlerdenim.
Kendimi en zengin Amerikalı olan Bay Warren Buffett’ın yerine koydum. Ülkedeki ikinci en zengin kişi de briç arkadaşım Bill Gates. Biz ve tabii danışmanlarımız, oturup düşündük, kendimizi ve paralarımızı bir kara kuğu olayı (“black swan”, ne zaman gerçekleşeceği bilinmeyen epik olaylara deniliyor) olan Tufan’dan koruyamasak da Kasırga’dan koruyabileceğimize ikna olduk.
Bitcoin’in 2009’dan bugüne süren heyecanlı ama başarılı hikayesinden, algoritmik ve kontrollü büyümesinden ve değerinin dünyanın fiat akçelerine göre stabil bir seviyeye oturmasından çok etkilendik. Ve dedik ki, “Bill, sahi biz neden Amerika içi dahili ekonomide kullanılan akçe (currency) ile global olarak kontrolümüz dışında büyüyen ve stabil durumda olmayan dolarları birbirinden ayırmıyoruz?”
Önce pek kimseye çaktırmadan kendimize US-Coin diye aynen bitcoin gibi (veya belki ripple gibi) bir kripto para tasarlatmıyoruz? Hatta, gidelim bitcoin’in başındaki mühendisi, Gavin Andresen’i transfer edelim, bu yeni algoritmik parayı ona ve ekibine yaptıralım. Bulabilirsek Satoshi’ye de danışalım. Hatta Hillary’yi de seçtirelim, ki bizim CEO’muz olarak bu işleri ona yaptıralım.
Eh bu saatten sonra, yeni akçemizi kontrolü bizde olmayan altına da endeksleyemeyiz. En temizi, kendimize algoritmik bir US-Coin tasarlatırız, sınırlı sayıda ürettiririz, artışını da programlatırız, sonra bir hafta içinde elimizdeki ve bankalarımızdaki tüm dolarları o tarafa aktarırız.
Bu yeni US-Coin’in mining’ini, yani yenilerinin üretimini de Amerika sınırları içinde tutarız. Dışarıdan IP almayız, tüm madenciler bizden olur. Hatta US-coin’in blockchain’ini önce bizlerin kontrolündeki 5-6 bin makinede tutarız, sonra yavaş yavaş güvenilir makineleri de ekleriz. Olur biter.
Sonra Amerika içindeki alış-verişlerde kullanılmak üzere bir US-Coin kartı bastırır tüm vatandaşlara birer chip’li kimlik kartı olarak veririz. Onunla gider marketlerden yemek filan alırlar. Herkesin maaşı o karta yüklenir, böylece bir anda ülkede US dolardan US-coin’e geçilmiş olur. Şirketler de ödemelerini kendi aralarında bu yeni US-coin ile yapmaya başlarlar. Visa ve MasterCard zaten arkadaşlarımız, onlar da yeni kredi kartları çıkartır, bankalara verirler, hemen eskileri ile değiştirir insanlarımız.
Artık eski bitcoin Çin’in kontrolündeymiş, yok Amerikan doları Çin’in baskısıyla rezerv akçe olmaktan çıkacakmış, yok trilyonlarca dolarlık borçlar krize açık durumdaymış. Bunlar artık başka ülke insanlarının derdi olur. Sonra biz US-Coin’e kendi birikimlerimizi aktardıktan sonra, açarız uluslararası pazara da, isteyen gelir hala o noktada değeri varsa ellerindeki dolarlarla bizim değerli US-Coin’imizden satın alırlar.
Bu yeni US-blockchain üzerine tüm hisse senetleri, tüm evlerimizin ve arsalarımızın tapuları, arabalarımızın ruhsatları, tüm alacak senetlerimiz falan filan, velhasılı kelam her türlü taşınmaz mallarımızı ve değerli kağıtlarımızı yazarız. Bir de US-Coin’e geçiş aşamamızda bunları da kayıt altına alır, blockchain üzerine (ama adımız gizli kalacak şekilde şifreli) olarak yazılınca keyfimiz tam yerine gelir.
Denizaşırı hesaplarda duran, totaliter rejimlerin liderlerinin gizli dolarları filan ellerinde patlar. Panama belgeleri gibi o saate kadar ortaya çıkmış ve çıkmamış bir ton gizli hesaptaki para bir anda pul oluverir. Artık o andan sonra dünyada dolar isterse 10 kuruşa düşsün, bize ne.
Şimdi bu senaryo gerçekten işletilirse, Tufan da o saate kadar gerçekleşmemişse, 2017 yaz ayları gibi dünyada doların rezerv akçe olma özelliğini yine ABD devleti kendi eliyle iptal etmiş olur. Bitcoin, ki üretiminde Asyalı madencilerin önemli rolü olmaya devam edecektir, Çin devletinin de katkılarıyla dünyanın yeni rezerv akçesi haline gelebilir. Ancak o zaman dahi gündelik hayatımıza, bakkal harcamalarımıza girmiş olacağına ben pek ihtimal vermiyorum: Bitcoin o gün de gerçek manada bir yatırım ve korunma aracı olarak kullanılacaktır.