Blokchain aslında Bitcoin ve Ethereum gibi kripto para birimlerinin oluşmasını sağlayan bir teknoloji olarak hayatımıza girmiş olsa da bir finans aracı olmaktan çok daha fazlası olma yönünde bir hayli yol kat etti.
Ancak Blockchain ile ilgili bizi zorlayacak olan asıl şey, muhasebesel bir defter hizmeti olarak işlem görmesine rağmen, şeffaflığının az, sansüre dayalı ve rüşvet yemez bir sistemle ilerliyor olması.
Mali, siyasi ve kurumsal yolsuzluklarla mücadele konusunda toplumsal bir değer yaratıyor olması, insan haklarına da büyük katkı sağlayacağının işaretidir. Bu anlamda Blockchain’in, insan hakları alanında yaratabileceği potansiyel üzerine çoktan çalışmalara başlandı.
Bu konu özellikle, aşağıda belirttiğimiz alanlarda yaşanan gelişmelerle örneklendirilebilir:
1. Mülteci Krizinin Çözümüne Katkıda Bulunması
Bu yıl, Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Örgütü 10,000’den fazla Suriyeli mülteciye kriptografi temelli şifreli kartlar gönderdi. Kartlara yüklenmiş şekilde şifreli olarak kişilere özel gıda yardımı tanımlandı. Bu platform sayesinde binlerce mültecinin kriptografiyi kullanarak yiyecek yardımı almaları sağlandı.
BM Mülteci Komisyonu Üyesi Antonio Guterres’e göre, 2014 yılındaki Suriye krizi, çağımızın “acil insani yardım” kapsamındaki en büyük felaketi oldu. Bugün hala mülteci krizi küresel bazda büyümeye devam ediyor. Bu alana yoğun bir şekilde yatırım yapan yardım kuruluşları ile birlikte birçok ülke çözüm üretmek adına her gün çalışmaktalar.
Kriptografinin mülteci sorunuyla bağlantısı, yardım kartlarına doğrudan ve ilk elden erişim konusuyla sınırlı kalmıyor. Aynı zamanda onları uluslararası mülteci krizini çözmeye yönelik diyaloğa dahil etme hususunda da büyük bir adım atmış oluyor.
2. Dünya Çapında Yoksul Kesime Destek Olması
Mültecilere finansal yardım dağıtmak için kullanılan blockchain platformu, dünya genelinde yoksulluğu yok etmek için de çalışmalar yapmaktadır. Banka hesapları olmayan insanlar için blockchain, bir banka görevi görebilir. Mesela akıllı telefona erişim yapılan her yerde paraya da erişilebilir.
Buna ek olarak blockchain merkezi olmayan bir sistemdir. Merkezi sistemlerde olan kesintiler ve transfer ücretleri ya hiç olmaz ya da çok daha düşüktür. Kesintiler ve transfer ücretleri, uluslararası sosyo-ekonomik yapıyı kötü yönde etkiler. Çünkü gelişmekte olan ülkeler ve yatırımcılar için, dünyanın başka bir ucundaki bölgeye erişimde havale ücretleri engel teşkil eder.
Ayrıca yurt dışındaki aile üyelerine para gönderenler için de bir külfet yaratmaktadır. Ekonomi Analiz Bürosuna göre, geçen yıl Sahra güneyindeki Afrika ülkelerine para transfer maliyeti 30 milyar doları aştı. ABD dışındaki tüm transferlerin yıllık maliyeti ise 50 milyar doların üzerinde. Afrika ve diğer tüm ülkelere kripto para transfer işlemini yapan bir platform olan Bitpesa, blockchain’in özgür ekonomik hareket yaratma potansiyeline iyi bir örnek olacaktır.
Afrika’nın para göndermek için en pahalı kıta olduğunu düşünürsek bu gelişme son derece umut vericidir. Bu teknoloji küresel yoksulluğu azaltmada iki büyük değişkenle kendini var ediyor. Birincisi, göçmenler, geride kalan ailelerine para yollamak istediklerinde işleri kolaylaşır. İkincisi ise ulaşılması zor olan ülkelere ulaşmayı mümkün kılar. Bu durum başlı başına yoksulluğu azaltıcı bir potansiyel teşkil eder.
3. Seçmen Sahtekarlığını Önlemek
2016 yılındaki ABD seçimlerinden sonra siber güvenlik ve seçmen dolandırıcılığı konusu özellikle gündeme taşındı. Ancak 2016 yılında yaşanan bu gelişme, maalesef seçmen meşruiyeti sorununun ilk kez yaşandığı anlamına gelmiyor.
Seçmen dolandırıcılığı, üretken ve hesap verebilir demokrasi kavramı açısından çok kritik bir alan. Blockchain sistemi sahtekarlık yapılamayan bir elektronik oylama sistemi oluşturma yetisine sahip. Bu sistem seçmen kaydı esnasında sistemi güvence altına alabilir ve seçmen kayıtlarını sayabilir. Buna ek olarak oyların sonradan tahrif edilemeyecek şekilde işlem altına alınmasını garantileyebilir.
Tüm bunlara ek olarak blockchain kripto para birimlerinde devlet muhasebecisi gibi bir işlevle soygunculara karşı kalıcı ve kamuya açık bir oy sistemini birleştirebilir. Dünya genelinde daha eşit ve daha demokratik seçimlerin potansiyelini artırmak hepimiz açısından gelecek vaat ediyor. ABD’de “Oyumu Takip Ediyorum” adlı buna benzer bir çalışma çoktan başladı bile.
4. Devletin Verimliliğini Artırmak
Blockchain devletlerin kamu yararı, sağlık ve eğitim gibi sosyal alanlardaki işlevselliğini etkileyecektir. Örneğin, devletlerin süreçleri, yavaş, anlaşılması zor veya suistimale açık olabilmektedir. Blok zinciri, devletlerin her anlamda daha hızlı, daha verimli ve aktif olmasına imkan verebilir.
Dünya genelinde hastanelerde kullanılan modası geçmiş teknoloji ile hasta kayıtları ve tıbbi hastalıklar konusundaki işlemler gereksiz yük olabilmektedir. MedRec, sağlık alanında blockchain’in katkısına çok güzel bir örnektir. MIT Medya laboratuvarlarında kimlik doğrulama, gizlilik, hesap verebilirlik ve veri paylaşımı alanlarını yönetmek için blockchain kullanılmaktadır..
Blockchain ne teknoloji alanında ne de endüstriyel anlamda henüz tam anlamıyla bir yer edinmiş değil. Kurulu ve kanıtlanmış çözümlerden çok daha uzakta, hala gelişim aşamasında. Ancak insan haklarının en savunmasız alanları olan, yolsuzluk, mali eşitsizlik ve bilgiye erişim gibi konulara çözüm önerisi getirmesi umut verici. Şeffaflık üzerine uluslararası bir emsal oluşturarak -yakın zamanda standartları yükseltmesini de umuyoruz- teknolojik anlamdaki insan hakları açığının kapatılmasına katkıda bulunuyor.
Blockchain’in başlı başına bir unsur olarak, kişisel hak ve özgürlüklerin geliştirilmesi ve yoksulluğun giderilmesine ilaç olmasını beklemek haksızlık olsa da, bir teknoloji unsuru olarak kendisinden beklenemeyecek derecede katkı sunması bakımından takdirimizi almayı çoktan başardı.
Kaynak: Forbes