Kripto paralarla henüz geçtiğimiz yıl tanışan yatırımcılar Elon Musk’ın çevresel endişeler sebebiyle Tesla ödemelerinde Bitcoin’i kaldırması sürecini hatırlayacaktır. Sonrasında benzer bir gerekçeyle Çin hükümeti Bitcoin madenciliğini yasaklamış ve Elon Musk adeta bu süreci başlatan adam olmuştur. Tesla’nın pil fabrikalarının çevreye verdiği zararlar veya Elon Musk’ın Çin pazarında büyüme hedeflerinden dolayı böyle bir adım atıp atmadığını bir kenara bırakarak riskleri ele alalım.
Amerika Kripto Para Madenciliğini Yasaklayacak Mı?
27 Ocak’ta, Senatör Elizabeth Warren liderliğindeki sekiz ABD’li milletvekilinden oluşan bir grup, dünyanın en büyük altı Bitcoin madencilik şirketine elektrik tüketimleriyle ilgili ayrıntılı verileri açıklamalarını talep eden mektuplar gönderdi. Bu, Senatör Warren’ın bir madencilik operasyonundan bu bilgiyi ilk kez talep edişi değil. Geçen ay, tesisine güç sağlamak için bir doğal gaz santrali kullanan Greenidge Generation’a benzer bir mektup gönderildi.
Bu hamleler, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki kripto madenciliği işletmeleri üzerindeki artan düzenleyici baskının altını çiziyor. Ancak, geçen haftaki Kongre oturumunun gösterdiği gibi, artan inceleme, madencilik sektörünün gelişimini temiz enerji için daha geniş siyasi baskıyla uyumlu hale getirmek için bir fırsat olabilir.
Bitcoin Elektrik Maliyeti
Daha da önemlisi Bitcoin’in dünyaya maliyeti nedir? Getirdiği faydalarla karşılaştırıldığında tükettiği enerji çok düşük, fakat ne kadar enerji harcıyor? Bitcoin ve genel olarak kriptoya yönelik herhangi bir çevresel eleştirinin temel taşı olan kripto para madenciliğinin ne kadar enerji tükettiğidir.
2018 yılında yayınlanan bir makalede, bir grup araştırmacı, Bitcoin’in büyümesinin tek başına küresel emisyonları otuz yıldan daha kısa bir süre içinde “2 santigrat derecenin” üzerine çıkarabileceğini tahmin etti. Cambridge Üniversitesi Bitcoin Elektrik Tüketim Endeksi, yıllık Bitcoin kaynaklı tüketimi çeşitli ulus seviyeleriyle karşılaştırmanın bir yolunu buldu. Bitcoin yılda 131.1 TWh ile Ukrayna (124.5 TWh) veya Norveç’ten (124.3 TWh) daha fazla enerji tüketiyor.
Digiconimist tarafından Ethereum’un yıllık enerji ayak izinin mevcut tahmini 73.19 TWh civarındadır. Bitcoin Policy Institute (BPI) tarafından yayınlanan yakın tarihli gerçek kontrol raporunun önerdiği gibi, en çok alıntı yapılan tahminlerin hiçbiri tartışmasız değildir. Nature Climate Change dergisinden üç ayrı makaleye atıfta bulunuldu; bunlardan biri “2 derece” argümanını “temelde kusurlu” olarak çürütüyor ve metodolojisini eleştiriyor.
Kripto savunucuları Bitcoin enerji tüketimini ülkelerle değil, diğer endüstrilerle karşılaştırmayı tercih ediyor. Bu durumda, BPI raporuna göre, BTC’nin küresel enerji tüketiminin %0,27’si altın madenciliğinden daha az, ancak Cambridge Endeksi bu ikisini eşit tutuyor.
Fosil ve Yenilenebilir Enerji
Enerji tüketimi üzerinde sürekli artan siyasi baskı bağlamında, dijital çağda gelişmek isteyen herhangi bir endüstri için sürdürülebilir bir enerji çerçevesi arayışı çok önemli hale geliyor. Kripto madenciliği endüstrisinin eleştirmenleri, son zamanlarda mevcut fosil enerji santrallerini yeniden başlatan birkaç madencilik operasyonu örneğini vurguladı. 70 kadar STK’nın kripto madenciliği duruşmasından önce Kongre’ye gönderdiği mektubun yazarları, yasa koyucuların dikkatini, Stronghold Digital Mining tarafından Pennsylvania’daki kömür atık tesislerinin yeniden başlatılmasına çekti.
Ufak bir detay verelim, dünyanın atmosferini mahveden en büyük ülke Çin ve enerjisinin çok büyük bir kısmını kömür yataklarından elde ediyor. Çin tek başına yıllık 11,535 megaton karbon salınımı yapıyor. ABD, AB, Hindistan ve Rusya ise toplam 12,8 megaton seviyelerinde yani Çin neredeyse dünyanın kalan yarısı kadar doğaya zarar veriyor. Çinli Bitcoin madencilerinin bu konuda günah keçisi ilan edildiğini bu verilerle daha iyi görebilirsiniz.
Kongre oturumunda, Chelan County’nin Washington kamu hizmetleri bölgesindeki eski bir genel müdürü olan Steve Wright, sorun hakkında uzun uzun konuştu. Madencilerin hareketsiz fosil tesislerine olan ilgilerinin basit bir piyasa mekanizması tarafından yönlendirildiğini açıkladı: Yenilenebilir enerji fiyatları (özellikle Batı Kıyısı’nda) artan talebe paralel olarak arttıkça, yatırımcıların yaklaşan 2025 yasağı öncesinde kaçışı nedeniyle kömür fiyatları düşüyor. Bitcoin madencilerini eleştirenler bu noktada haklı olabilir. ABD’li şirketler enerji maliyetlerini düşürmek, doğal olarak kazançlarını artırmak için çevreye son derece zararlı kömürden üretilen elektriği kullanmak istiyor.
Temsilciler duruşma boyunca bu konuya dönmeye devam ettikçe, kripto madenciliği için fosil yakıtların kullanımı ile endüstrinin potansiyel yenilenebilir enerji kaynaklarına kayması arasındaki gerilimin, politika yapıcıların bu konudaki düşüncelerinin merkezinde yer aldığı ortaya çıktı. Yeşil veri merkezleri geliştiricisi Soluna Computing’in CEO’su Tanık John Belizaire, kripto madenciliğinin “kirli” bir enerji endişesinden yenilenebilir enerji sektörünü tamamlayan ve güçlendiren bir araca geçebileceği senaryolar olduğunu savundu. ABD eğer bir yasak kararı alacaksa dev Bitcoin madencilik şirketleri daha az para kazanmayı göze alarak pekala yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelebilir. Bu açıdan bakıldığında gelecek yasaklar Bitcoin’in faydasına olacaktır. Nitekim Çin yasaklarıyla Bitcoin madencilerinin “kirli” enerji tüketimi de büyük ölçüde azaldı. Peki hash gücü? Bu ay yeni zirvesini yaptı ve Çin yasaklarından önceki seviyenin çok daha üzerinde bulunuyor.
Belizaire’in temel argümanı, Bitcoin (BTC) madenciliği gibi yoğun hesaplama gerektiren görevlerin, aksi takdirde temiz enerji santralleri tarafından boşa harcanan yeniden yakalanan aşırı (veya endüstri terimleriyle “kısıtlanmış”) enerji ile güçlendirilebileceğidir. Ona göre, güneş ve rüzgar çiftlikleri, eski enerji şebekeleriyle uyumsuzluklar nedeniyle üretilen enerjinin %30’una kadarını boşa harcıyor.
Şimdilik, “kirli madencilik” sorunu, ABD’nin yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretiminin %7,5’in altında olması nedeniyle burada kalmaya devam ediyor. Avila Üniversitesi’ndeki DEKIS Araştırma grubu tarafından yakın zamanda yapılan bir araştırma, Amerika Birleşik Devletleri’ni sürdürülebilir madencilik potansiyeli açısından dünyada 25. ülke olarak sıralıyor; Danimarka (enerjinin %65’i yenilenebilir kaynaklardan) ve Almanya (%26) lider konumdadır.
Yine de Amerika madencilik için güvenli bir bölge olmaya devam ederken, diğer birçok ülkenin elektrik şebekeleri ek yükü taşımak için daha az uygun. Makul bir düzenleyici çerçeve mevcut olduğunda bu, ABD’nin küresel bir madencilik cenneti haline gelmesi için zemin hazırlayan büyük bir rekabet avantajı olabilir
Belizaire, kripto madencilerini “çevreci olmaya” teşvik edebilecek belirli politika adımları olduğunu açıkladı. Bir dizi özel önlemi sıraladı: “Yeşil enerji kullanan ve esnek yük görevi gören madenciler için genişletilmiş vergi kredileri ve özel yatırım vergi kredilerinin yanı sıra yeşil kripto madenciliğinin gelişimini teşvik etmek için uzatılan DOE kredi garantisi” ve daha fazlası.
PoW ve PoS Nedir?
Ethereum (ETH) 1 yıl içerisinde tamamen PoS algoritmasına geçeceği için çevresel kaygılardan doğan bu büyük baskından kendini kurtaracak. Bilmeyenler için PoW, iş kanıtı algoritmasıdır ve madencilik cihazları kabaca karmaşık işlemleri çözerek üretim yapar. PoS ise proof of stake algoritmasının kısaltılmışıdır. PoW’a göre çok çok daha düşük enerjiye ihtiyaç duyar madenciler stake yaparak yani ellerindeki varlıklardan faiz geliri elde ederek yeni kripto varlık basar.
Enerji yoğun PoW konsensüs mekanizmasının kriptonun ademi merkeziyetçilik avantajlarından yararlanmanın tek yolu olmadığı anlamında, “Bitcoin blockchain’e eşit değildir” diye defalarca belirten Cornell profesörü Ari Juels’di.
Ve elbette, masadaki bir numaralı alternatif, muhtemelen Ethereum ekosistemi tarafından benimsenecek olan ve şu anda çok sayıda yeni blockchain projesinde kullanılan PoS konsensüs mekanizmasıdır. Ayrıca, merkezi olmayan finans (DeFi) ve NFT’ler gibi akıllı sözleşmeye dayalı teknolojilerin geliştirilmesinde de merkezi bir öneme sahiptir.
Juels’in açıklamaları PoW üzerinde oluşan genel baskıyı yansıtıyor. Bu ayın başlarında, Avrupa Menkul Kıymetler ve Piyasalar Otoritesi (ESMA) başkan yardımcısı Erik Thedéen, AB’de PoW madenciliğinin tamamen yasaklanmasını önerdi ve düşük enerji profili nedeniyle PoS’a geçiş çağrısında bulundu.
Kripto madenciliği firması GEM Mining’in CEO’su John Warren, Bitcoin‘in PoS‘a geçişi için “yok denecek kadar ince” bir şans olduğunu belirtti. Bu gerçeği göz önünde bulundurarak ve Bitcoin’in en büyük kripto para birimi statüsü göz önüne alındığında, “sektör dikkatini Bitcoin doğrulama sürecini değiştirmeye çalışmak yerine karbon nötr enerji kaynaklarının artan şekilde benimsenmesine odaklamalıdır.”
Belzaire ek olarak şunları söyledi;
“Kongre, milyarlarca dolarlık varlığa güç veren küresel bir platformun teknik mimarisi hakkında bir çağrıda bulunmak için yeterli bilgiye sahip değil […] Teknoloji topluluğu, inovasyonun nihai hakem olmalı”.
Madencilik şirketi Blockware Solutions’ın kurucu ortağı ve CEO’su Mason Jappa, her iki Proof’un da karşılaştırmalı avantajları olduğunu belirtti, ancak Belzaire’nin ifadesini tekrarlayarak, PoW ağlarının yenilenebilir enerjiye yönelik uyumluluk potansiyelinin altını çizdi. Bu anlamda Jappa, PoW madenciliğini “toplum için net bir pozitif” olarak görüyor:
Jappa’nın belirttiği gibi, “Bu duruşmanın gerçekleşmesi ekosistem için yükseliş”, bir kez daha yasa koyucular kripto para birimlerinin kalıcı olduğu konusundaki anlayışlarını dile getirdiler.
ABD Kripto Para Madenciliği Duruşması
Warren, tartışmanın “madencilik endüstrisinin daha çevre dostu çözümler geliştirme yeteneğinin altını çizen” kısmını özellikle takdir etti.
Warren şunları söylemişti;
“Tartışmadan kaynaklanan ve ülkeye madenciliğin birçok yeni iş yarattığını ve Bitcoin’in dünyaya değerli blockchain teknolojisi getirdiğini gösteren bir dizi olumlu yorum olduğunu kabul etmek önemlidir”.
Belizaire, hem genel kamuoyunun hem de yasa koyucuların bu konuda daha iyi eğitim alması için bariz ihtiyacın yanı sıra, dijital madencilik endüstrisinin etrafında toplanabileceği bazı net odak noktaları olduğuna inanıyor.
Örneğin, endüstriye güç sağlamak için eski fosil yakıtlar yerine yenilenebilir enerji kullanımını teşvik eden yasalar veya hükümet programları oluşturulabilir. Örneğin madencilik faaliyetlerinin kurulduğu ülkenin kırsal kesimlerinde hem eyalet hem de federal düzeyde iş yaratmaya yönelik teşvikler olabilir.
Bu nedenle, yeşil madencilik kartı, kripto endüstrisi lehine basit bir ekonomik ve çevresel argüman sunabilecek gibi görünüyor, PoW/PoS tartışması ise düzenleyiciler yerine kripto topluluğuna bırakılmalıdır.