Bitcoin’in mucidi Satoshi Nakamoto, dünyanın en gizemli milyarderi. ABD Ulusal Güvenlik Bakanlığı (DHS) dışında çok az kişi Satoshi’nin gerçek adını biliyor olabilir. Hatta DHS bile bu bilgiye sahip olduklarını doğrulamıyor. Satoshi gizli kimliğini korumak için iletişim kurduğu ortamlarda şifreleme ve hedef şaşırtma yöntemleri kullanıyor. Ancak tüm bu çabalara rağmen DHS Satoshi Nakamoto’nun gerçek kimliğini, tek bir şey kullanarak öğrenmeyi başardı: kendi kelimeleri.
Yazıların parmak izi
Stilometri kullanılarak belirli bir yazının kime ait olduğunu belirlemek mümkün. Bunun için öncelikle yazarın metinlerini incelemek, daha sonra da bu metinleri başka metinlerle karşılaştırıp aradaki benzerlikleri bulmak gerekiyor. Satoshi’nin bugüne kadar takma adıyla yayımladığı binlerce gönderi ve e-posta var. Bunların çoğu herkesin erişimine açık. NSA de buradan yola çıkarak metinleri inceledi ve Satoshi için bir ‘yazar sabiti’ oluşturdu.
Satoshi’nin yazışmalarını 5 bin kelimelik parçalara ayırıp analiz eden NSA, yazarın en çok kullandığı 50 kelimenin, her 5 bin kelimelik metinde ne kadar sıklıkla kullanıldığını belirledi. Böylece her metin parçası için 50 rakamlık bir belirleyici elde edildi. NSA daha sonra bu rakamları 50 boyutlu bir ortamda bir araya getirdi ve böylece Satoshi tarafından yazılan herhangi bir metnin kolaylıkla tespit edilmesini sağlayan ‘parmak izi’ oluşturulmuş oldu.
NSA’in gücü devreye giriyor
Buraya kadar gerçekleştirilen eylemi aslında internette bulabileceğiniz stilometri yazılımlarıyla siz de gerçekleştirebilirsiniz. (Bilgisayarınızın işlem gücüne göre bu işlem biraz fazla vakit alabilir). Ancak elde edilen ‘parmak izini’ karşılaştırmak için bir veri tabanına ihtiyacınız var. Bu veri tabanı da internetteki herkesin konuşmalarını içeren bir veri tabanı olmak zorunda. İşte bu noktada, NSA tarafından erişilebilen verilere ihtiyacınız var.
PRISM adı verilen ve yasal olarak NSA’e Google ve Yahoo kullanıcı hesaplarına erişim sağlayan sistemin yanı sıra NSA’in Google, Yahoo, Amazon ve Facebook sunucularına veri taşıyan fiber optik kabloları dinlemesini sağlayan MUSCULAR adı verilen sistem sayesinde, NSA bir milyarın üzerinde kişinin yazdığı trilyonlarca yazıya erişebiliyor. Bu kişilerden birisi eğer Satoshi Nakamoto ise NSA elindeki parmak izine uygun yazıları tespit edip Satoshi’nin gerçek kimliğini bulabilir.
Diyelim ki bu verilere siz de eriştiniz. Yine de trilyonlarca yazıyı incelemek için çok güçlü bir bilgisayara ihtiyacınız olacaktır. Bu, evdeki oyun bilgisayarınızla yapılacak bir iş değil. NSA bu işlem için bir süper bilgisayardan faydalandı ve buna rağmen inceleme işlemi yaklaşık bir ay sürdü. Sonuçta bir kullanıcının yazılarının Satoshi’nin parmak iziyle uyuştuğu belirlendi.
Satoshi’nin kimliği bu kadar çabaya değer
NSA ve DHS konu ile ilgili resmi bir açıklama yapmadı. Tüm bu bilgiler, kimliği bilinmeyen kişilerden alınan duyumlardan ibaret. Ancak bahsedilen yöntem, NSA tarafından uygulanması mümkün olan bir yöntem ve Bitcoin piyasasına yön veren bir kişinin kimliğinin tespit edilmesi için NSA’in bu araştırmayı gerçekleştirmiş olması hayli muhtemel.
İddialara göre, Obama döneminde Satoshi’nin bir Rus ya da Çin ajanı olup olmadığını öğrenmek için bu çalışma yapıldı ve Satoshi’nin herhangi bir suça karışmadığı tespit edildi. ABD yönetimi, Bitcoin’in ABD ekonomisine karşı bir silah olarak kullanılmasından endişe ediyordu.
Bu hikayeden alınacak ders: İnternette saklanmanız imkansız. Kendi cümleleriniz ve kullandığınız kelimeler sizi ele vermek için yeterli. Eğer NSA gibi bir organizasyon kimliğinizi tespit etmek isterse, bunu yapabilir.
Kaynak: dunyahalleri.com