CoinTürk’deki yazılarıma başlarken her 15 günde bir bu sayfalardan kripto paralar ve blokzincir (blockchain) dünyasına farklı bir bakış getirebilmeyi amaçlıyorum.
2020 yılının global olarak Finansal Tufan yılı olacağını çok zaman öncesinden beri söyleyen ekonomi gazetecisi Erkan Öz ile çok benzer görüşlerimiz var. Yaklaşan finansal tufanı mali bir depreme benzeterek 1999 Marmara depreminde yaşadıklarımızı hatırlıyorum.
Marmara depreminin hemen ertesinde, ülke olarak AKUT adlı bir kuruluş ile tanıştık: O güne kadar aramızda bunun adını duymuş olanlar belki 1000 kişi bile değildi. Ama 17 Ağustos 1999 tarihinden bir ay sonra seçim yapılsaydı inanın AKUT lider parti, Nasuh Mahruki de başbakan seçilirdi. İşte kriz anları her zaman, o krizi yaşayan insanların mantıksal olarak çok farklı kararlar aldıkları zamanlardır… O zamana kadar aklınıza gelmeyecek hareketleri yaparken görebilirsiniz kendinizi.
2020 yılında veya ondan çok ötede olmayan bir zamanda, dünyadaki itibari paralarda, yani merkez bankaları tarafından basılan paralarda, özellikle de dolarda ve onun global rezerv para özelliğini etkileyecek büyük bir buhran, adeta bir deprem bekleniyor. Kimse depremin tam olarak nasıl oluşacağını, nereden başlayacağını kestiremiyor. Ama onlarca ekonomist hem de Nobel’li ekonomistlerden, Mr. Doom (Bay Kıyamet) takma adı da verilen ve 2008 krizini önceden tahmin etmiş olan Nouriel Roubini’ye kadar pek çok namlı isim bu düşünceyi paylaşıyor. Erkan Öz arkadaşım gibi ve saydığım diğerleri gibi 2020 yılının Finansal Tufan, ya da mali deprem yılı, ismi ne olursa olsun derin bir buhranın başlama yılı olacağı görüşüne, kaynaklara ve verilere dayanarak inananlardan biriyim.
Depremden hemen sonraki haftalarda AKUT isimli sivil toplum kuruluşu herkese neler yapılacağını öğretti. Yıkılmış binaların altından insanlar nasıl çıkarılır, ezik ve kırıklara ilk yardım nasıl yapılır, ilk şok nasıl atlatılır ve daha nice konuyu AKUT biliyordu ve başkaları hızlı bir şekilde bu gönüllü insanlardan öğrendiler.
Global bir mali depremde bu defa AKUT fonksiyonunu bitcoin görebilir. Zira mali depremde ilk akla gelecek şey, hızla değer yitiren paramızın (yani dolarımızın, liramızın, euro’muzun) değerini nasıl koruyacağız düşüncesi olacak. Bu noktada herkes çevresindekilere soracak ne yapmalıyız diye. Bilenler bilmeyenlere anlatacak.
Genç okuyucularımız bilmeyebilir, 1980’lerin ortasından itibaren Türkiye’de yüksek enflasyon ortamı vardı. 1988’de mezun olup iş hayatına başladığımızda yıllık %110 enflasyona karşı hepimiz aynı şeyi yapıyorduk: Ay başlarında maaşımızı TL olarak aldıktan hemen sonra tamamını götürüp döviz bürolarında dolara çeviriyorduk, sonra ay içinde parça parça dolar bozdurarak yaşıyorduk. Böylelikle de ay içinde TL’de duran paramızın %8 ila 9 değer kaybetmesini önlemeye çalışıyorduk.
Şimdi gelin birlikte mali depremden sonrasını hayal etmeye çalışalım: Hızla değer kaybeden bir TL ile karşı karşıyayız, ancak bu defa döviz bürosunda dolar satın alarak da paramızın değerini koruyamıyoruz. Zira altın, gümüş ve kripto paralar değerlenmeye devam ederken merkez bankası paraları bu üçlüye oranla düşüyorlar. Türk halkı, özellikle de ev kadınları yatırım aracı olarak altını her zaman tercih eder. Bu defa da altın satışları ve altının fiyatı çok yükselmeye başlıyor, ancak altın da bulunması çok zor bir hale geliyor, çünkü kimse elindeki altını satmak istemiyor. Evlerin fiyatı da artıyor, o da klasik bir yatırım aracı olduğu için akla ilk gelenlerden biri. Ama bitcoin ve ether gibi kripto paralar da yükseliyor, üstelik bunlar diğer klasik araçlardan daha hızlı yükseliyorlar. O da ne, BTC 25,000 doları geçti, her gün yükseliyor… Bu durumda herkes cep telefonu içine bir dijital cüzdan uygulaması yüklemeye çalışıyor. Bankada vadesiz hesaplarda duran liralarımızı ATM makinelerinden çekmeye çalışıyoruz ama günlük limitler düşürülmüş ve tüm dünyada bu krize önlem almak için ATM makinelerine limitler konulmuş.
Bu durumda, online banka şubelerinden değeri düşen paramızı kripto paraya çevirme gayretindeyiz tüm ülke insanları olarak. Dünya Merkez Bankaları, IMF desteği ile bu sıralarda kendi dijital paralarını çıkarmışlar, onlar da banka hesaplarından paralarımızı yeni MB hesaplarına dijital para olarak, mesela adı DTL olan bir paraya aktarmamızı tavsiye ediyorlar. Yeni Dijital Türk Liraları (DTL), eski TL’sini getirene 1 liraya 1.1 DTL olarak değiştiriliyor. Halkın çoğunluğu bu yolu seçmeyi düşünürken, sokaklarda, Kapalıçarşı’da ve evlerde başka bir şey konuşuluyor. Tanıdıklarınız, para konusunda sözünü dinlediğiniz İsmet Abi mesela, ki tam bir piyasa cinidir, bitcoin alın diyor, fiziksel altın artık bulunmaz oldu, DTL de güvenli bir liman değil…
İşte bu senaryonun bir kenarında Facebook Libra’yı çıkarmış da olabilir. Bu durumda WhatsApp uygulaması içinde, sepet paralara denk bir para olan Libra da alınabilir ama unutmayalım ki, asıl deprem itibari paralarda beklendiğinden bunların ortalamasından oluşan sepet parası da sağlam olmayacak. Belki o zamana kadar Türkçe ekranları olan yerli ya da yabancı bir cüzdan hayatımıza girmiş olur. Bu cüzdan, bitcoin satın almamızı sağlayacak şekilde tüm kripto para borsalarına bağlı çalışıyor. Türkiye’de ve tüm dünyada, döviz büroları çoktan bitcoin ve ethereum satmaya başlamışlardır.
Sokaktaki döviz bürolarına gittiğimizde, elimizdeki doları veya TL’yi verip BTC alabildiğimiz gibi, bu büroların TL hesaplarına da anında para transferi yapıp oracıkta kripto para satın alabiliyoruz. Tabii, bu iş uzun sürdüğünden bunların önünde kuyruklar oluşuyor. Ah bir de sahtekarlık alıp yürüdü… Aman teyzeciğim ne olur dikkat et, paranı kapkaççıya kaptırma. Bitcoin ile Bitcoin Cash’in farkını herkese derhal öğretmemiz lazım arkadaşlar!
Burada bir fikir jimnastiği yapmaya çalıştım. Olası bir mali depremde nasıl bir gün karşımızda olabilir? Şu anda hesabında 100 TL üzeri kripto parası olan vatandaşlarımızın 1 milyon kişi olduğunu varsayalım. Bunun üzerinde de olabilir çok altında da. Bir milyon TC vatandaşı çok kaba bir hesap yapmamız için iyi bir başlangıç noktası. Ekonomiye dahil yetişkin insan sayımız 45 milyon: Bu sayı, MKK (Merkezi Kayıt Kuruluşu) veri tabanında kayıtlı olan hesap sahiplerinin sayısı. Elinde hisse senedi, tahvil, bono olan ya da bankada hesabı olan tüm insanlarımız bu kadar. Bunun dışındakiler ya bebek ve çocuk ya da ekonomiye dahil olmamış yetişkinlerimiz.
İşte, eğer bir mali deprem olursa, bu kişilerin en az 10 milyonunun bir hafta içinde akıllı telefonuna bir kripto uyumlu cüzdan indireceğini tahmin ediyorum. Aileler veya evli olmayan çiftler için başlangıçta bir tane yeterli olacaktır. Bu 10 milyon cüzdanda ortalama 0.1 BTC durduğunu varsayalım, o durumda dünyadaki 18 küsur milyon BTC’nin 1 milyonu Türkiye’de demek olacaktır. Bu da örnek vermek gerekirse o noktada 25,000 dolar olan BTC’nin 25 milyar dolarlık kısmı yani o zamanki toplam dünya BTC hacminin %5.5’lik bir kısmının ülkemizde olması anlamına gelecektir. (Kriz ortasında 25,000 USD = 1 BTC ise, toplam hacim 450 milyar USD civarında olacaktır) Bugün Türkiye, dünya ekonomisi içinde hacim olarak da, nüfus olarak da %1 civarlarında. Ama global ekonomik krize, dünyada en iyi hazırlanmış ülkelerden biri olarak girebilirsek, yüzde 5.5’lik BTC’nin bizde olması hayali neden gerçek olmasın.
Deprem geçtikten sonra ülkemizde yeni yapılacak binalar için Japonya’dan uzman mühendisler getirme dönemi başladı. Bu örnekten yola çıkarak, mali depremin ertesinde kurulacak yeni dünya para sisteminin “Japon’larının” ülkemizdeki vadeli çek kullanan esnafların olacağı düşüncesi ağır basıyor. Bunu da bir sonraki yazımızda detaylandıracağız. O zamana kadar hoşça kalın, depremsiz kalın..