Kripto varlık ekosisteminin temel yapı taşını oluşturan ve yaklaşık 3 trilyon dolarlık bir piyasa yaratan blockchain teknolojisi, 2009’da Bitcoin $89,143‘in piyasaya sürülmesiyle birlikte ilk defa somut bir şekilde ortaya çıktı. Bitcoin, merkeziyetsiz yapısı ve sınırlı arzı ile geleneksel finans sistemine bir tepki olarak ortaya çıktı. Süreç içerisinde, Ethereum $3,096 blok zincirinin getirdiği “akıllı kontrat” kavramıyla da bu yeni teknoloji kendi içinde evrildi. Akıllı kontratlar da merkeziyetsiz finans protokollerinin geliştirilmesini sağlayarak DeFi ekosistemini yarattı. Ardından ERC-721 standardı, eşsiz benzersiz token olan NFT’leri doğurdu. Facebook’un ismini “Meta” olarak değiştirerek Metaverse alanında yoğun bir çalışma yürüteceğini duyurması ile de bu sefer Metaverse ve hemen ardından Web 3.0 konuşulmaya başlandı. Web 3.0 veya bir başka tabirle Web 3’ün anlaşılabilmesi için ilk önce Web 1.0’ın ve Web 2.0’ın kavranması gerekmektedir.
Web 1.0 ve Web 2.0 Süreçleri
Web 1.0 kavramı, internetin faaliyete girdiği ilk zamanki formunu temsil eder. Web 1.0 sürecinde yalnızca sayısı oldukça az Web siteleri vardı ve kaynak sayısı bir hayli düşüktü. Web 1.0 sürecinde internet, statik bir yapıya sahipti. Yani bu süreçte veri akışı tek yönlüydü. Kullanıcılar, internette sınırlı sayıda web sitesinden sınırla sayıda yazı okuyabiliyor ama okudukları yazıya herhangi bir yorum yazamıyorlardı. Kullanıcılar, bu süreçte herhangi bir arkadaşına veya akrabasına mesaj gönderemiyor, kendi içeriklerini kolaylıkla oluşturamıyordu. Ancak kısıtlı imkanlara rağmen web 1.0, büyük ölçüde henüz iş modellerininin olgunlaşmamasından kaynaklı internetin en güvenli olduğu süreç olarak sayılıyordu.
Ardından Facebook ve Messenger’ın piyasa sürülmesi ve yaygınlaşması ile birlikte, web 2.0 süreci başladı. Zaman içerisinde WhatsApp, Instagram, Twitter, Youtube ve Google gibi teknoloji devlerinin ortaya çıkması ile birlikte de web 2.0 süreci iyice olgunlaştı. İnternet, web 2.0 sürecinde statik olmaktan çıkıp dinamik bir yapıya kavuştu. Web’teki veri akışı artık çift yönlüydü. İnsalar çok sayıda web sitesinden istediği herhangi bir konuda araştırma yapabiliyor, kendi içeriklerini kolayca oluşturabiliyordu. Twitter’ın faaliyete girmesiyle kullanıcılar, web sitesi oluşturmak zorunda olmadan da sosyal medya hesaplarından kendi fikirlerini yazabilmeye başladı. Kullanıcılar, Instagram ile görsel içerikli paylaşımlar yapabilme ve WhatsApp ile de dijital mecrada yakınlarıyla kolayca iletişim kurabilme olanağına kavuştu. Özellikle geniş iş modelleri yaratan Youtube, burada bir hayli önem kazandı. Yalnızca bir akıllı telefon, internet bağlantısı ve bir de Youtube hesabı olan her birey bir nevi yayıncı olabilme imkanına sahip oldu. İnternetin olmadığı şartlarda belki de bu imkanlara sahip olamayacak milyonlarca kişi, bu mecra aracılığıyla yeteneklerini sergileme ve yeteneklerinin karşılığını alabilme şansı buldu.
İnternetin sağladığı bir dizi büyük yenilik ile birlikte web 2.0 sürecinde birtakım olumsuzlukların da meydana geldiği, artık herkesin bildiği ve üzerine yorumlamar yaptığı bir realiteye dönüştü. Süreç içerisinde internet, sayısı 10’u geçmeyen teknoloji şirketinin tekeline girdi. Hemen hemen herkesin bileceği üzere, belirli bir zaman sonra bu mecralarda geliştirilen iş modelleri çokça tartışıldı. Şirketler, bu kapalı devre internette veri madenciliği yaparak reklam verenlerden çok yüksek rakamlarda gelirler elde etmeye başladı. Birtakım kişisel bilgiler ile elde edilen gelirler, hemen hemen her teknoloji şirketi için bir gelir modeline dönüştü.
Web 3.0 Nedir?
Yıllar içerisinde “kişiselleştirilmiş web”, “semantik web” veya “yapay zekalı web” gibi çeşitli kavramlar ortaya atılsa da web 3.0, henüz somutlaşmış bir olgu değil. Web 3.0, en basit tabiriyle, blockchain teknolojisinin sağladığı merkeziyetsizlik doğrultusunda açık kaynak kodlu uygulamalar ile “interneti daha demokratik” bir yer haline getirmeyi amaçlayan bir süreci temsil etmektedir. Web3, internet ortamındaki etkileşimin yalnızca eşler arası (Peer to peer) olmasını hedefleyerek aynı merkeziyetsiz finans protokollerinde kontrolü tamamen kullanıcıya vermesi gibi burada da sorumluluğu tamamen kullanıcıya vermeyi amaçlamaktadır. Söz konusu web 3.0 süreci, bugünden yarına gerçekleşecek bir geçiş değildir ve bir süreç işidir. Ancak internetin geleceği açısından konuşulması ve üzerinde fikir geliştirilmesi gereken önemli bir olgudur.
Bazı Web 3.0 Projeleri
Bazı web 3.0 projelerini incelemek ve misyonlarını öğrenmek, temeli eskiye dayanan fakat yeni yeni gündem olan bu kavramı tam olarak anlayabilmek adına önemlidir.
Filecoin (FIL)
Filecoin, merkeziyetsiz bir şekilde veri depolama imkanı sunmak amacıyla geliştirilen bir blockchain projesidir. Projenin yerel kripto para birimi FIL’dir. Stanford Üniversitesi’nde bilgisayar uzmanı olan Juan Benet tarafından geliştirilen proje, temelde merkeziyetsiz bir bulut veri depolama çözümü olmayı amaçlamaktadır.
Helium (HNT)
Helium, elektronik cihazların herhangi kablo gereksinimi duymadan, internet bağlantısı kurmalarını sağlayan merkeziyetsiz bir ağdır. Projenin yerel kripto para birimi HNT’dir. Açık kaynaklı bir proje olan Helium, ağa bağlanan cihazların verilerinin, şifreleme yöntemi ile korunduğu ifade eder.
Audius (AUDIO)
Açık kaynaklı merkeziyetsiz müzik platformu olan Audius, müzik sektöründeki aracılara gereksinim duymadan içerik üreticileri adına daha adil bir gelir modeli kurmayı amaçlar. Projenin yerel kripto para birimi AUDIO’dur. Platform, halihazırda milyonlarca kullanıcıya ev sahipliği yapmaktadır.
Bu yazıda bahsi geçen kripto para birimleri, yatırım tavsiyesi olmadığı gibi konunun daha net kavranması amacıyla örneklendirmede kullanılmıştır.
Status var web3 e örnek onu eklememenize şaşırdım