Bugünkü yazıma, derslerimde anlattığım bir örnekle başlamak istiyorum. Burada paylaştığım örneği bana yazılı olarak temin eden Celali Bey’e teşekkür ediyorum. Yazıda geçen tüm isimler uydurmadır ve benzer kişiler varsa tamamen tesadüftür.
Ekonomi Nasıl İşler?
Bir kasabada herkes birbirine borçluymuş. Ama ekonomi durgun olduğu için kimse kimseye borcunu ödeyemiyormuş.
Kasabadaki otele bir turist gelmiş, 100 doları bankoya bırakıp odayı görmek için yukarı çıkmış. Bellboy odayı gösterirken, otelci de 100 doları alıp hemen yandaki bakkala olan borcunu ödemiş. Bakkal aldığı parayla konfeksiyoncuya borcunu ödemiş, konfeksiyoncu parayı alıp manava ödemiş, manav aldığı parayla hemen kasaba olan borcunu kapatmış.
Kasap parayı alıp veresiye iş gördüğü fahişeye ödemiş, fahişe de parayı götürüp otelciye vermiş, o da borcunu kapatmış. Sonunda 100 dolar tekrar otel bankosuna geri dönmüş.
Bu arada odaya bakmaya çıkan turist aşağı inmiş, odayı beğenmemişmiş, bankoya bıraktığı 100 doları alıp gitmiş. Fakat bu arada kasabada bir çok kişi de borcundan kurtulmuş!
Ben bu hikayeyi ilk duyduğumda çok gençtim ve çok şaşırmıştım; ekonomik işleyiş ve para ile ilgili konseptler günlük hayatımın bir parçası değildi ve hikayedeki 100 dolar kafamı karıştırmıştı. Döngünün gerçekten nasıl çalıştığını tam anlamamış ve işin içinde 100 dolar olmasını yanlışlıkla önemli sanmıştım. O sihirli bir yabancı paraydı ve yine sihirli bir şekilde olayları birbirine bağlayıp çözüyor sanmıştım. Oysa ki bu örnek 200 TL olarak anlatıldığında da aynen işler, yani hikayenin içinde 100 dolar olmasının, işleyişin mantığı açısından bir önemi yoktur.
Ekonomik Döngüler
Ülkemizin ekonomik döngüsü, verdiğim bu örneğe şaşılacak derecede benzeyen bir mekanizma ile işlemektedir. Oradaki 100 doları kaldırıp, yerine, mesela 5000 liralık, altı ay vadeli bir çek yerleştirdiğimizde de hikayemiz çok benzer şekilde çalışacaktır. Üstelik de örnek kasaba boyutunda değil, ülke boyutunda işleyecektir. Örneğimizi şu şekilde ülke boyuna çıkartalım ve görünür kılalım isterseniz:
- Ali, Kars’ta 5 Ocak 2020 günü peynir yapmak üzere Baran isimli köylüden 200 güğüm süt alıp parasını peşin değil, altı ay sonra ödeyecektir. Sütler de zaten ona iki ay içinde parti parti gelecektir. Ali, cebinden Ziraat Bankası’nın vermiş olduğu çek defterini çıkartıp, bir sayfasını tırtıklarından yırtarak ayırır, üzerine yazıyla ve rakamla 5000 lira, vade olarak da 5 Temmuz 2020 tarihini okunaklı bir şekilde yazdıktan sonra aşağıda işaretli olan yeri imzalar ve hemşerisi Baran’a verir.
- Baran, Ali’den aldığı bu 5000 liralık çeki, adeta bir banknotmuş gibi 15 Ocak günü hayvanlarına yedirmek üzere satın aldığı iki kamyonet dolusu yem için hemşerisi Kağızman’lı Celal’e ciro eder. Ciro etmek ne demek? Anlatayım, Baran, elindeki (Ali’den aldığı Ziraat Bankası logolu) çek sayfasının boş ve beyaz olan arka tarafına kendi imzasını ve o günün tarihini de ekleyerek başka bir değişiklik yapmadan Celal’e verir. Celal, verdiği yemler için her zaman olduğu gibi fatura vermemiş, tarım sektöründe sık sık rastlandığı gibi işlem faturasız gerçekleşmiş
- Celal, ertesi ay Kars’tan ayrılıp Ankara’ya canlı hayvan satmaya gider. Hazır Ankara’dayken kamyonetini yenilemek ister, Ulus’ta uzaktan akrabası da olan tamirhane sahibi Dürdane Güllü’ye gidip yine ikinci el olan ama çok daha yeni, az mazot yakan gıcır gıcır bir Doblo alır. Eski kamyonetini ve 5000 liralık çeki verir, üzerine de pazarlık edip 3500 lira da nakiti teslim eder, Doblonun anahtarını alır. Çek, verirken arkasını ciro etmeyi de ihmal etmez. Böylece çek kağıdı 45 gün içinde üçüncü kez el değiştirmiştir…
- Dürdane Güllü, hemen ertesi gün, 6000 lira borcu olan Ulus esnafından Enver Uzun’a gidip borcunu 1000 TL ve Kars menşeli 5000 liralık çek ile öder. “Enver Ağabey” der, “bu çek çok sağlam, bak Karslı meşhur peynirci Ali Karslı imzalamış”. Enver Uzun da çeki inceleyip sağlam olduğuna kanaat getirmiş ancak yine de borcunun tam kapanması için Dürdane’den kendi otomobiline bir yağ filtresi bakımını hediye etmesini rica eder. Ne de olsa alacağı paranın çoğu daha 4 ay vadesi olan bir çekle ödenmektedir.
- Enver uzun, elindeki çeki bir hafta sonra Nallıhan’da Ferhat Bey’e bir ödemesinde kullanır, Ferhat Bey de iş için gittiği Antalya’da bu çeki bir mobilyacıya ödemede kullanır. Mobilyacı Galip de 5 Temmuz 2020 günü Pazar olduğu için iki gün önceden kendi bankası olan Akbank’ın çarşı şubesine teslim eder. Bankalar arası takasa giren çek, 6 Temmuz Pazartesi günü Ali Karslı 5000 lira parasını çekine karşılık zamanında ödediği için sorunsuz bir şekilde Salı günü Akbank çarşı şubesinde Galip Beyin hesabına yatar.
Uzun etmeden hikayemizin esaslı unsurlarını kısaca analiz edelim.
Bir: Bu olay sadece ve sadece Türkiye’de geçebilir. Vadeli çek diye bir şey başka ülkelerde yasaktır ve banka çekleri asla vadeli olmaz. Ancak, şu bilgi de bu noktada dikkatle hatırlanmalıdır: Türkiye’deki vadeli çekler, “çek” değildir. Onları bir tür kağıt blokzinciri parası olarak algılarsak daha faydalı bir iş yapmış oluruz.
İki: Vadeli çek ile ilgili anlattığım sanal öyküde, çeki eline son alan kişi tesadüfen Ali Bey olsaydı, kendi çekini vade geldiğinde yırtardı ve 5000 lirası da cebinde kalırdı. Bu ihtimal dahilinde olan bir olaydır ve hatta geçenlerde bir arkadaşım bunun başına geldiğini anlatmıştı. Eğer başta çeki ilk imzalayan kişinin, (Ali Karslı) altı ayın sonunda kendi çeki tesadüfen eline gelirse, yazının girişinde anlattığım “Kasabaya gelen 100 dolar” fıkrası gerçek olur.
Üç: Ülkemizdeki vadeli çek döngüleri, bir tahmine göre tüm ekonomimizin üçte ikisi etmektedir. Yıllık vadeli çek cirosu Türkiye’de, trilyon (dikkat, trilyon dedim, milyar değil) dolara yakın hatta bazı tahminlere göre üstündedir. Vadeli çeklerle ödenen borçların bir kısmı faturalıdır ama büyük bir kısmı görünmeyen bir ekonominin araçları olmaktadır. Bu ekonomiye “kara para”, “black market” filan denmez. Buradaki işlemlerin hepsi kanunidir, sadece bir kısmından devlet vergi alamamaktadır. Türkiye’de vadeli çekler tamamen kanunidir. Dünyada bu sistem yoktur, bu bir Türk icadıdır.
Dört: Vadeli çekler muhtemelen 5000 yıllık kesintisiz devam eden bir mekanizmanın son noktasıdır. Sümer ve devamı olan devletlerde borç kayıtları tabletlerle tutulmaktaydı, Anadolunun eski devletleri de bu tabletle kayıt sistemine adapte olmuşlardı. Mesela Sivas’da hala 18 kilogramlık buğday ölçeği vardır ve 5000 yıl önceki fiyatı olan 12 gram gümüşe bugün de hemen hemen denktir.
Beş: Bankaların çekleri bu mekanizmada kullanılıyor olmasına rağmen, sistemin bankalarla alakası yoktur, tamamen vatandaşlar arasında ve gayri-merkezi olarak işlemektedir. Yukarıdaki örnekte eline çek gelen kimse bunu bankaya bildirmedi dikkat ederseniz. Bankaların ancak 6 Temmuz günü geldiğinde bu çekten haberi olacak ve [dikkat] o çeke O GÜN İMZALANMIŞ gibi muamele yapılacak ve bilgisayarlara 5000 TL olarak işlenecektir. Oysa ki o çek 6 ayda (Ali’den Galip’e) tam 7 el değiştirmiş ve 35,000 TL’lik borç ödemiştir. Bankaların görmediği 30,000 TL kaçak ya da sahte değildir, sadece vatandaşların kağıt üzerinde işleyen blokzincirinde kayıtlıdır ve ceplerde gezmiştir.
Altı: Vadeli çeklerle vatandaşlarımız Bankalar sistemine alternatif para basmaktadırlar. Evet, bir yıl içinde Merkez Bankası ve tüm yerli-yabancı bankalarımız 500 milyar dolar kadar para basarken, vatandaşın bastığı para yani vadeli çekler 1 trilyon dolar boyutlarına gelmektedir. Ayrıca sistem dışı para basma işlemimize, bu yazıda işlemediğim senetler ve açık hesaplar da ciddi katkıda bulunur.
Yedi: Vadeli çeklerde faiz yoktur. Bu konu uzun, kendi başına bir yazıyı hak ediyor.
Dünyada para sisteminin kilitlenmesi ihtimali var, 2020 için çeşitli senaryolar öngörülüyor. Burada anlattığım Türk malı gayri merkezi para üretme ve ödemeleri halletme sistemi bu kilitlenme için ilaç olabilir. Dijital formattaki, yani gerçek dağıtık blokzinciri üzerine konulacak bir vadeli para yaratma sistemi, dünyada para mekanizmaları kilitlendiği zamanlarda açmaya yarayabilir.