2024 yılı kripto para sektöründe düzenleyici kurumların etkisiyle önemli gelişmelere sahne oldu. Özellikle ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC), yıl boyunca kripto para borsalarına ve ürünlerine karşı açtığı davalarla sektörde tartışmalara neden oldu.
Coinbase’in SEC’e Karşı Mücadelesi
SEC, özellikle ABD’de faaliyet gösteren kripto para şirketlerini “kaydısız menkul kıymet” satışıyla suçladı ve bu konuda agresif bir tutum sergiledi. Bu durum, Coinbase gibi büyük kripto para borsalarının tepkisini çekti ve Coinbase, SEC’e karşı dava açarak düzenleyici netlik talep etti.
Coinbase’in avukatları, Web3 işletmeleri için belirsiz kalan bazı kurallar hakkında SEC’den açıklama istiyor. Şirket, SEC’in düzenlemeleri netleştirmek yerine belirsizlik yarattığını ve bu durumun sektörü olumsuz etkilediğini savunuyor.
Yargıçlardan SEC’e Sert Eleştiriler
Mahkeme sürecinde, SEC’in kripto paralarla ilgili politikalarını açıklamayı reddetmesi yargıçların tepkisine neden oldu. Yargıç Stephanos Bibas, SEC’in kendi duruşunu açıklayamamasına şaşırdığını belirtti. Yargıç Bibas, “Bitcoin $90,606 veya Ether’e Howey Testi’nin nasıl uygulandığını bile bize söylemiyorsunuz… Bu tokenlar uzun süredir var, ancak Coinbase’in Bitcoin ve Ether ile işlem yapıp yapmadığı konusunda bizim önümüzde bir duruş sergilemiyorsunuz.” dedi.
Bir diğer yargıç Thomas Ambro da SEC’i, kriptoyla ilgili politikalarındaki mantığı açıklamayı kasıtlı olarak reddetmekle suçladı ve “Mantığı göremiyorum… Dışarıdan bir gözlemciye sanki kuralları belirlemeden endüstriyi ezmek ister gibi kripto platformlarının peşine düşüyorsunuz.” ifadelerini kullandı.
Davada, SEC’in yeni düzenlemeler oluşturmayı reddetmesi ve mevcut yasaları kullanarak kripto para sektörünü kontrol etmeye çalışması eleştirildi. Bu yaklaşımın inovasyonu engelleyebileceği ve sektörün gelişimini durdurabileceği vurgulandı.
Bu gelişmeler kripto para sektöründe düzenleyici belirsizliklerin giderilmesi için önemli bir adım olarak görülüyor. Mahkemenin SEC’e yönelik eleştirileri, sektörde faaliyet gösteren şirketlerin gelecekte daha net bir düzenleyici çerçeve beklentisine yol açabilir.