Şöyle bir Google araması yaparsanız, blockchain‘in (blok zinciri’nin) öldüğü üzerine bolca makale bulabilirsiniz. Ben de bu konuda algılarımızı yoklamak ve blok zincir teknolojisi konusundaki temel fikirlerimizi gözden geçirmek ve biraz da sarsmak üzere bir yazı yazmaya karar verdim.
Blockchain Diğer Teknolojilerden Çok Farklı
Blok zincir, öncelikle ifade etmem gerekir ki, etkinliklerde firmalara pazarlanan klasik IT teknolojilerinden bir tanesi değil! Mesela IoT böyle bir teknolojik yenilik, yine Yapay Zeka da, aslında temel bir teknolojik araştırma konusu olmasına rağmen, bu alanda firmalarca satın alınabilecek ürünler ortaya çıkmış olduğu için, pazarlanan kavramlar arasına girmiş durumda. Big Data, ya da “Büyük Veri” kavramı da arkasında satılan ürünler ve hizmetler barındırıyor ve bu nedenle de şirketlere pazarlamak üzere paketlenen kavramlar arasında o da var. Başlangıçta, yani mesela bir iki yıl önce firmalara yapılan sunumlarda şöyle bir dijital dönüşüm paketi görebiliyordunuz:
- Yapay Zeka,
- IoT (nesnelerin interneti),
- Büyük Veri,
- Makine Öğrenimi,
- Blockchain…
Bu konuda üniversitelerde dersler konuldu, şirketlere eğitim seminerleri verildi ve bu konular üzerine tonlarca yazı ve makale yayınlandı. İşte o zaman da bu yazıda aktardığım görüşlerim aynıydı ve dinleyen olursa söylemekten çekinmiyordum: Bu paketlerin içinde blockchain’in, yani blok zincirinin yeri yok. Diğerleri ile ortaya çıkan blok zinciri devriminin bir alakası yok! Diğerleri büyük IT danışmanlık firmaları tarafından pazarlanan ve hizmet paketleri olan ürünler ve kavramlar. Hepsinin arkasında bir veya birkaç büyük teknoloji şirketi var. Blok zinciri ise böyle bir teknolojik ürün değil ve arkasında dev holdingler ve danışmanlık firmaları yok. Dahası, ortada satın alabileceğiniz bir ürün de yok.
Peki o zaman blok zinciri neden bu kadar konuşma konumuz oldu, neden üzerine bu denli yazı yazıldı ve neden bu kadar kamuoyu ilgisini üzerine çekti? Çünkü, blok zinciri inovasyonlarını kurumlar ve insanlar yanlış anladılar. Gerçekte, onların anladığı manada ortada satılan bir hizmet ya da ürün yok, şirketlerin CIO’ları tarafından, IT müdürleri tarafından satın alınabilecek hazır bir ürün ortada yok.
Bu durumda blok zinciri öldü mü? Evet bu manada öldü. Yani, sizler eğer firma yöneticisi iseniz ve kurumunuzun dijital dönüşümü için paket haline getirilmiş bir ürün arıyorsanız size kötü haberim var: Bir süreden beri anlaşıldı ki blok zinciri artık IoT gibi, Big Data gibi paketlerin bir parçası değil.
Ancak, blok zinciri üzerine yapılan çalışmalar sona ermedi. Tam tersine, bu teknolojik altyapı çok kuvvetli bir biçimde kullanıma hazır hale getirilmekte, araçları yazılmakta. Mesela, Ethereum protokolünün yeni bir versiyonu hazırlanmakta, adı Ethereum 2.0. Bu hazırlıklar binlerce yazılımcı tarafından yapılıyor, Türkiye’den de Defterhane ekibinden Onur Kılıç ve Sait İmamoğlu bu çalışmaya önemli katkılarda bulundular. Ethereum 2.0 protokolüne katkıları detaylı bir şekilde anlatmayı ayrı bir yazıya bırakıp söylemime devam ediyorum.
Blockchain’in Sahibi Kim?
Blok zincir bir internet protokolü. Aynı e-posta’nın bir protokolü olduğu gibi (SMTP), aynı web sayfası yapmanın bir protokolü olduğu gibi (HTTP), blok zinciri aslında bir internet protokolü. Size verebileceğim bir kısaltması yok, VXP gibi, sonu “P” ile, yani protokol kelimesi ile biten bir kısaltması henüz yok blok zincirinin. Ama blok zinciri aslında bir değer değiş tokuşu protokolü.
Peki bu protokolün sahibi kim? Cevap: Kimse! Arkadaşlar: internet protokollerinin hiçbir zaman büyük şirketler sahipleri olmadı. Büyük şirketler, mesela Hotmail, mesela Facebook, mesela Google, bu protokolleri kendi çıkarları doğrultusunda, “geçici bir süre için” yararlarına kullandılar. Geçici bir süre için ortamların kralı gibi göründüler ve görünmekteler. Ancak uzun, çok uzun perspektiften bakıldığında, internet kamunun malıdır. Kamu halk demektir, yani internet aslında halkın malı olan bir teknolojidir. Konunun içinde olmayan, bu konunun profesyoneli olmayan sıradan insanlar, Facebook gibi, Alphabet (Google’ın çatı kuruluşu) gibi devleşmiş şirketlerin bir zamanlar küçük olduklarını ve büyürlerken de kamuya ait olan internetin buldukları bir açığını kullanıp zengin olduklarını, para kazandıklarını bilmeyebilirler.
Kamuya ait olan olan internet, geçici süreler için amacı dışında kullanılabilir, sömürülebilir. Çünkü kamu, kendi malını koruma konusunda başlangıçta zayıf veya bilgisiz olabilir. Ancak uzun vadede hakim güç protokol dökümanlarıdır, teknik dökümanlar ve yazılımlardır. Kısa vadede bu protokollerin kötüye kullanılması ve bazı durumlarda dev kitlelerin sömürülmesi mümkündür. Uzun vadede gerçekler ortaya çıkmakta, protokoller kendi gerçekliğini hakim kılmaktadır. Bunun nedeni, İnternet’in yapısında, tasarımında gizlidir.
İnternet, tasarımı itibariyle gayri merkezi yani merkezsiz bir yapıdadır. İnsanlık tarihi ise binlerce yıldır merkezi yapıların, çeperde yaşayan halkı kötüye kullanmasının örnekleri ile doludur. Ancak yine aynı tarih, çeperdeki insanların merkezde oturan ve kamunun haklarını kötüye kullanan bireyleri, kurumları zaman içerisinde yok edip onların yerine kendi haklarını koruyan kalıcı yapılar inşa etmesinin de örnekleriyle doludur.
Kamu, yani insanlık, uzun vadede kendi haklarını koruyan ve merkezdeki kurtlara yedirmeyecek yapılar kurmayı başarmıştır. Bu kolay bir mücadele değildir: Uzun vadede merkez ile çeper arasında bir savaş olmaktadır. Bu savaş, takip edenlerin sabırlarını test edercesine çok yavaş işlemektedir. İşte, blok zinciri de, yavaş işleyen bir süreçte, çok zor takip edilebilen bir gelişme çizgisi izleyerek varlığını inşa etmektedir. Vur-kaç üzerine kurulu yapıların yardımcısı değildir blok zinciri. Kısa vadede elde edilecek karların aracı değildir, bu amaçlarla kullanılamayacak şekilde tasarlanmıştır.
Sevgili okuyucum: Şu anda hepsini sana veremeyeceğim onlarca örnek görüyorum, yaşıyorum. Gayri merkezi yapıların, yani çeperdekilerin merkezde oturan kurtları nasıl yeneceğine dair çalışmaları izlemekteyim. Blok zinciri protokolü üzerinde yapılan çalışmalar insanların, daha doğrusu insanlığın, uzun vadede gerçekleştirdiği onurlu mücadelesinin, onuruyla var olma mücadelesinin parçası haline gelmiş durumda. Biraz felsefi görünse de bu söylemimi lütfen anlamaya çalış..
Bitcoin’in Değeri ile Blockchain’in Kaderi Arasında Bir İlişki Var Mı?
Son bir konumuz daha var: O da blok zinciri protokolünün uzun vadeli varoluş mücadelesi ile bitcoin’in güncel fiyatı arasındaki ilişki. Bitcoin’in piyasada alıp-satılmasının sonucunda ortaya çıkan fiyat, genel anlamda blok zinciri teknolojisinin de kabulünün göstergesi olarak algılanıyor. Bu algının doğru ya da yanlış olmasını bir tarafa bırakıp, önce bu durumun bir tespitini yapalım. Kısa vadede, kurumların yöneticileri ve karar vericiler blok zincirinin kaderi hakkında konuşmak istedikleri zaman çoğunlukla bitcoin’in (ya da tüm kripto para ekosisteminin) pazar fiyatına işaret etmekteler ve bu fiyatın düşmesi durumunda, hemen hemen otomatik bir refleksle bunu blok zinciri protokolünün de sonunu işaret ettiğini düşünmekteler.
Oysa bilinmelidir ki, blok zinciri protokolünün ortaya çıkışı kendi hızında gerçekleşmektedir ve bu ortaya çıkışın bitcoin fiyatıyla alakası yoktur. Protokolü inşa eden yazılımcılar, açık kaynak üretim felsefesi ile çalışan ve beklentileri çok uzun vadeli olan genç kişiler. Bu kişilerin kısa vadede bitcoin’in fiyatının ne olduğu ile ilgilenmediklerine lütfen emin olun.
Sonuç olarak, bu yazıdan almanızı istediğim şudur: Blok zincir inovasyonu, gelişim çizgisi çoktan çizilmiş, niyetleri çoktan söylenmiş uzun vadeli bir çalışmanın ürünüdür. Kısa vadeli kurumsal çıkarlarla veya gündelik BTC fiyatıyla alakası yoktur, öyle bir vuruşta yok edilemez, insanlığın tarihi içinde yerini bulmakta olan çok derin ve çok planlı bir çalışmanın sonucudur.