ABD federal mahkemesi, kripto para alım satımı için merkeziyetsiz bir borsa olan Bancor’a karşı yatırımcılar tarafından açılan davayı reddetti. Yatırımcılar, Bancor’un yatırım koruma özelliğini askıya aldığı gerekçesiyle dava açmıştı. Mahkeme, Bancor ve kurucularının ABD’de yargılanamayacağına karar verdi.
Yatırımcıların Özellik Askıya Alma Endişeleri
9 Eylül’de, ABD Batı Teksas Bölge Mahkemesi Hakimi Robert Pitman, davanın reddedilmesi yönündeki tavsiyeyi kabul etti. Hakim, Bancor’un İsrail ve İsviçre’de faaliyet gösterdiğini ve ABD ile yeterli bağlarının olmadığını belirtti.
Hakim Robert Pitman, “Yatırımcılar, kripto para işlemlerinin ABD’de gerçekleştiğine dair yeterli kanıt sunamadılar.” dedi.
Yatırımcılar, Bancor’un 2020’de tanıttığı geçici kayıp koruma özelliğinin askıya alınması nedeniyle finansal risklere maruz kaldıklarını savundu. Bancor, kullanıcılarına kayıplarını telafi etmek için BNT adlı yerel tokenini veriyordu, ancak 2022’nin Haziran ayında bu programı durdurdu.
Bu koruma programına güvenen likidite sağlayıcıları, programın durdurulmasıyla kalıcı kayıplara uğradılar ve Bancor’a karşı dava açtılar. Hakim Pitman, davacıları İsrail veya İsviçre’de dava açmaları konusunda uyardı.
Kripto Davalarındaki Geniş Yankılar
Bu dava, yatırımcılar tarafından kripto para piyasasındaki finansal kayıplar nedeniyle hizmet sağlayıcılara karşı açılan birçok davadan biridir. Bu yılın başlarında, Kanadalı yatırımcılar, Binance’in bölgedeki türev ürünlerini uygun düzenleyici izinler olmadan sunduğu gerekçesiyle dava açtı.
Kanada’daki yatırımcılar, kayıt dışı menkul kıymetler satın almaya zorlandıklarını iddia ederek tazminat talep ettiler. Binance, ABD’de de benzer düzenleyici zorluklarla karşı karşıya kaldı.
ABD’li yatırımcılar, Binance’in değeri düşen kayıt dışı tokenlar sattığını ve bu nedenle finansal kayıplara uğradıklarını ileri sürerek dava açtılar.
Bu davalar, kripto para piyasasındaki yatırımcıların kayıplarını tazmin etme çabalarını ve düzenleyici boşlukları vurgulamaktadır. Kripto para piyasasının volatilitesi göz önüne alındığında, yatırımcılar, hizmet sağlayıcıların sunduğu güvence ve koruma önlemlerine güvenmekte zorlanmaktadır.