Kripto para teknolojisinin geleceğine güvenenlerin argümanlarını daha önceki yazılarımda birçok kez paylaşmıştım. Bugün ise muhalefet argümanlarını konu edineceğiz.
Bu argümanların bizim açımızdan çürütmeleri veya karşı argümanları olabilir. Ben de birçoğunu cevaplayabilirim veya daha önceki yazılarımda cevaplamış da olabilirim, ama bu yazımda sadece muhalefetin argümanlarını yazdım. Bu yüzden yazımdaki argümanları kendi düşüncem gibi algılamayın. Sadece bu konudaki iddiaları kaleme alan ve bugün muhalefet kanadında yarışan bir münazır olarak görürseniz sevinirim…
Yazılı/görsel/dijital medyada kripto para teknolojisi ile ilgili birçok sansasyonel iddialar mevcut. Yazımda ise komplo teorileri yerine daha gerçekçi argümanları toplamaya çalıştım. Çünkü bu teknolojinin geleceğine inanan herkesin, tartışmaların daha gerçekçi argümanlarla gerçekleşmesini sağlamaya amaçlaması gerektiğine inanıyorum. Bu çabamız, teknolojiyi yaratanlara ve yaygınlaştıranlara yön verecek tartışmaları takip etmek isteyenlere, yatırımlarını ve teknolojinin geleceğini önemseyenlere önemli faydalar sağlayacaktır. Bu yüzden düşünce dünyamızdan sadece kripto para teknolojisine karşı toptan “savaş”anları değil, bu teknolojiye “toptan” iman edenleri de uzak tutmalıyız. Ayrıca bir yeniliği keşfetmiş ve bu yeniliği kabullenen dünyamızda, muhalif argümanları karşı tutucu pozisyon almamız, bir sonraki evrede karşımıza çıkacak yeniliklere geçmemizi de imkansızlaştırır. Bu açıdan kripto para teknolojisine yapılan eleştirileri daha görünür kılmalıyız.
Kripto para teknolojisine inanan, bu teknolojinin başarılı olmasını arzulayan ve akademik geleceğini bu teknolojiye ilintiliyen biri olarak muhalefet argümanlarını görünür kılmak için bu yazıyı hazırlamamın bir sebebi de gerçekçi sebeplerle muhalefet edenlerin sayısını bir hayli az olmasından kaynaklanıyor. Tv programlarında, sosyal medya sayfalarında, yazılı/görsel paylaşımlarda, ulusal/uluslararası toplantılarda, “saadet zinciridir” gibi zayıf argümanlarla yeteri kadar tartışma ortamının kurul-a-madığını düşünüyorum. Bu yazının, gerekli tartışma ortamına ve daha iyi alternatifleri düşünmek isteyenlere katkı sağlaması ümidiyle…
Muhalefet argümanlarını hangi konular altında topladım ?
1- Hash gücünün orantısız dağılımı / Bloktaki verilerin değiştirilme ihtimali
2- Anonimlik ve ekosistemdeki işlemleri takip etmenin zorluğu
3- Deflasyonist bir geleceği vaat etmesi
4-Dalgalanmanın artarak devam etmesi
5- Üretimi ve transferi için enerji tüketimi
6- Yaygınlaş-a-maması
7- Devletlerin mücadelesi
8- Scam projeler/ICO’lar
9- Siber Saldırılar
10- Borsaların güvensiziliği
1 yıldan fazla takip ettiğim kripto para teknolojisi ile ilgili dile getirilen muhalefet argümanlarını bu başlıklar altında topladım. Birçoğu zaten sosyal medyada veya geleneksel basında takip ettiğiniz başlıklar. Umarım bu takip ettiğiniz içeriklere katkısı ve muhalif argümanların derli toplu takip edilebilmesi için bir check-list olur. Herkesin anlayabileceği bir şekilde teknik konulara çok girmeden argümanların iddialarını paylaşacağım. İlk sırada da kripto para teknolojisinin varoluşsal tabiatında oluşabilecek risk alıyor…
1- Hash gücünün orantısız dağılımı / Bloktaki verilerin değiştirilme ihtimali
Konu aslında biraz teknik… Blockchain ekosisteminin çalışmasını sağlayan madencilikle ilgili bir konu olan total hash gücünün orantısız dağılımı, kripto para teknolojisinin içerideki dinamiklerini ilgilendiren bir tartışma gibi görünse de bu teknolojinin geleceğini yakından ilgilendiren ve bu teknolojiye karşı kuşku besleyenlerin konuyu yakından takip etmesine sebep olan bir iddiadır. Popüler medyadaki kripto para teknolojisi muhaliflerinin radarına girmeyen konu olmasına rağmen toplumdaki yaygın olan “bu matematiksel işlemlerin değişmeyeceğini nereden bileceğiz ?” sorusuna isabet etmektedir. Ama genellikle popüler muhaliflerin argümanları daha çok merkezi otoritelerin gücünü zayıflatması, ekonomideki geleneksel kurumları yıkma ihtimali veya dalgalanan fiyatlar üzerine yoğunlaşıyor. Bu yüzden dağıtık bir defteri vaat eden blockchainin işlemlemlerinin bir merkezde toplanarak “değiştirilebilir” olma ihtimali ile ilgili konunun daha derinlerde tartışıldığını gözlemlemek çok zor değil… Konuyu anolojilerle anlatarak teknik içeriğinden kurtamaya çalışıp, tartışmanın argümanlarını not düşeceğim.
Blockchain ekosistemindeki kripto paralarımızın birçoğunun transferi ve yaratılması sırasında madenciler veri seyahatinizi güvenli bir şekilde sağlar. Bunun karşılığında işlem onayını sağladıkları ekosistemin koinlerinden ödül alarak motive olurlar. Madenciler daha fazla koin üretebilmek için ise “hash” gücünü artırmaya çalışırlar. -Hash gücü bu matematiksel işlemlerdir. Makineniz ne kadar fazla matematiksel işlem yapma gücüne sahip olursa o kadar fazla koin çıkarma imkanına kavuşursunuz. Bu yüzden madencilik yaparken, sonu gelmez bir yarışın da içinde bulursunuz kendinizi. Bir yandan sisteme daha fazla madenci girerek rekabeti artırmaktadır bir yandan da işlem gücünü artıracak daha iyi teknik imkanlar çıkmaktadır.- Bu yüzden bu hash gücünü artırabilmek için de havuzlar oluşmuştur. Makineniz örgütlenmeden o matematiksel işlemi tutturması daha zor iken, kârınızın belli bir oranını feda ederek bu havuzlara katılırsınız. -Bir tarlada bir çapa ile altın aramak varken birden fazla çapa ile altın arayıp, altınların bulunduğunda paylaşmak gibi düşünebilirsiniz.- Fakat bu büyük birliktelikler bir noktadan sonra ultra büyüklüğe ulaşıp, ihtiyacımız olan altınların bulunması ve transfer edilmesi sürecinde daha önemli bir gücü konsolide etmeye başlayabilir. Sonrasında da ovadaki birçok tarlanın işlenmesi bu havuzların gücüne geçmiş olur. Bu durumda kötü niyetli birlikteliklerin büyüme ihtimali ve hatta sadece en büyüğü olması durumunda işlemlerimizi değiştirme gücüne elde edebileceği iddia edilmektedir. Değiştiremese de bu büyük havuzlar keyfi politikalarla teknolojinin gelişim sürecine zarar vermesine sebep olma ihtimali tartışılmaktadır. (Geçmişteki iç tartışmaların bir bölümü bu konuya isabet etmektedir).
Bu konuyu da yine tarla anolojisinin üzerinden devam edersek, Konya ovasını bitcoinin ekosistemi olarak kabul edelim. Birden fazla parselde altın aradığımızı düşününün. Eğer bizim katıldığımız havuz total hash gücünün % 51’ne sahip olursa, işlemlerin “onaylama” ve “transfer” sürecini yönetmesi muhtemeldir. Çoğunluğu ele geçirdiğimiz için verilerimizi “doğru” kabul eden “diğer kazıcılar” arkamıza takılır ve bu durumda sistemi manipüle edebilme ihtimalimiz ortaya çıkar. Hatta Emin Gür SİRER hocanın fikir liderliğini yaptığı bir grup takipçi, daha küçük birlikteliklerin bile buna yapabilme riskinin olduğu ile ilgili çalışmalar yapmışlar.
Evet, Satoshi’nin oluşturduğu sağduyulu dahiyane algoritma sisteminde kimse tek başına total hash oranına sahip olamıyor ve işlemleri değiştiremiyorsunuz gibi görünüyor. Çünkü herkes sağduyulu hareket edeceği de varsayılıyor. Ayrıca böyle bir gücü toplamanın maliyeti de az olmadığı biliniyor. -Her geçen gün bu maliyet artmaktadır.- Milyonlarca makinanın kontrolünü ele geçirip, blokları değiştirmek kolay bir iş değildir. Ekonomik de değildir. Ayrıca bu gücü neden kripto para çıkarmak için harcamasınlar ki ? diye soruyor olabilirsiniz haklı olarak. Doğal olarak madencisiyseniz ve herhangi bir ideolojik vs. amaçlarınız yoksa kripto paraya yoğunlaşırsınız. Fakat farklı niyetleri olan gruplar veya teknolojinin yayılmasını istemeyen gruplar tarafından (gücü kaptırmak istemeyen merkezi otoriteler gibi) bu organizasyonların gerçekleştirilme ihtimali teknik olarak mümkün olduğu iddia edilmektedir. Milyonlarca insanın geleceğini ve geçmişini transfer ettiği/edeceği bir ekosistemde teknik olarak böyle bir konunun çözülememiş olması önemli bir sorundur muhalifler açısından.
Ayrıca tarihteki ilk fork işlemi (çatallaşma) bu bug sayesinde olmuştur. Total hash gücü elinde olan bir grup, yeni güncellemeyi kullanarak diğer madencileri de arkasına sürüklemiş ve farklı bloklar oluşturmuştur (Hash gücü dağılımınındaki problemleri ve fork işlemlerinin doğuşunu daha ayrıntılı takip etmek isteyenler için Paul Vigna ve Michael Casey’in yazdığı Kripto Çağı kitabını öneriyorum. İngilizce kaynakları takip edebilenlerin de Emin Gür Sirer hocanın makalelerini takip edebilirler. Bu yazının da ana fikrine kaynak olmuşlardır). Bu istemsiz çatallaşma fark edildikten sonra birçok işlem geri alınmış, düzetilmiş ve binlerce insan bu problemde maddi zarar etmiştir.
Bu ihtimaller POS gibi diğer algoritmalar ile ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır. Fakat bu konu kripto para dünyasında da teknoloji muhaliflerinin gündeminde ciddiyetini korumaktadır. Açık kodlu bir ekosistem olduğu için tüm dünya bu sorununu çözecek algoritmalar üretmeye çalışmaktadır. Bir şirket değil bir devlet değil “bir dünya yazılımcı” konunun takipçisidir. Fakat konu, muhaliflerin ve kripto para dünyasının gündeminden çıkmayacak gibi görünmektedir.
2- Anonimlik ve ekosistemdeki işlemleri takip etmenin zorluğu
Anonimlik veya ekosistemdeki işlemleri takip etmenin zorluğu, kripto para teknolojisinin ilgi çeken özelliklerinden biriydi (halen de öyle). Bu işlemlerinizin takip edilmesinin zorluğundan dolayı kripto para teknolojisi uyuşturucu ticareti yapanların, kiralık katillerin, kara para aklamak isteyenlerin vb. ilgisini çekerek hacim kazandı. Kripto paraların farkındalığı açısından da önemli olan olan tarihteki ilk popüler olay 2013 yılında Amerika’da yaşanmıştı. (Haber linki :http://www.hurriyet.com.tr/tarihin-en-buyuk-bitcoin-operasyonu-24985502). Bu operasyonda da anlaşılacağı gibi birçok teknoloji benzer şekilde kripto paralar da merkezi otoritelerin veya kamu vicdanının yasadışı/toplum dışı ilan ettiği konular sayesinde varlığını duyurabildi.
Ama aslında Bitcoin ve benzeri koinlerin işlemlerini dijital haritada takip etmek mümkün. Hesaplar anonim açılsa da işlemlerin gerçekleştiği makinalara gitmek imkansız değil. Fakat bunun için devletlerin yoğun çaba ve enerji harcaması gerekiyor. Dijital dünyayla ilgili hukuki alt yapılarını bile tamamlayamayan merkezi otoriteler bu işlemlerin takibi için zorlanmaktadır. Hatta bazı ülkelerde hiç takip edilmemektedir. Fakat hem kripto para teknolojilerinin yaratıcılarının bazıları hem de bazı yatırımcılar, bu teknolojinin yaygınlaşması için takip edilebilirliği konusunda merkezi otoritelerle paralel düşünmektedir. Bu yüzden, bu süreç olgunlaşmadan kripto paralardan uzak durmak isteyen birçok insan grubu olmaya devam edecek gibi görünüyor.
Anonim hesapların ötesinde bir de bazı kripto paralar tam gizliliği/takip edilemezliği vaat etmektedir (Monero, Zcash, Pivx vb.). Bu paraların varlığı kripto para teknolojisine muhalif olanların sağlam argümanı olarak varlığını korumaktadır. Çünkü kripto para teknolojisinin meşrulaşması durumunda gizliliği vaat eden kripto paralar da meşru yaşam alanları bulacaktır. Bu ikilemle mücadele edebilecek teknolojik veya hukuki alt yapılar olgunlaşmadan bu konu da muhaliflerin gündeminden çıkacak gibi görünmemektedir.
3- Deflasyonist bir geleceği vaat etmesi
Kripto para teknolojisini gelecek olarak görenlerin birçoğu, 1 bitcoinin yüz binlerce dolar değerinde olacağını varsayıyorlar. O kadar ki varsayımını 1 milyon dolar şeklinde ifade edenler bile oldu. Arzı sabit ve şimdiden belli bir para için bu beklenti ile daha da değerlenme ihtimali yaygın kanı olarak kabul görmüş durumda. Peki böyle değerlenmeye devam ederse ne olur ?
Böyle değerlenme ihtimaline güçlü inananlar devam ederse, bitcoin sahipleri bu bitcoinlerini cüzdanlarından çıkarmak istemeyecek hatta devamlı artırmaya çalışacaktır (ki bu sorun halihazırda bulunmaktadır, bitcoinlerin birçoğunun cüzdanlarda hareketsiz olduğu gerçeğini gözlemliyoruz.). Cüzdanlardan çıkmayan ve mobilize olmayan bitcoinin değeri giderek artarsa, insanların tasarruflarını artırması ve yatırımlarını azaltması muhtemeldir. Bu yüzden bitcoinle ilgili yorum yapan birçok analist, “enflasyon riski” yoktur derken “deflasyon riski”ni eklemeden de geçemiyor. Yüksek değerlenmeden kaynaklanan tüketim/yatırım talebinin durması da ekonomi açısından da uzun vadede çok sağlıklı görünmediğine işaret ediliyor (Bu senaryonun gerçekleşmesi için kripto para teknolojinin hacmi artmış ve hatta artık bazı ekonomilerde altın gibi paraların “karşılığı” kabul edilmesi gerekmektedir). Basit bir yaklaşımla itibari paradan vazgeçer de “sınırlı bir para” olan bitcoini karşılık ilan edersek bazı sıkıntıları çözmemiz gerektiği iddia ediliyor.
“Dolar artık olmayacak” senaryosu aslında bizzat bu teknolojiye inananlar tarafından iddia edilmektedir. Fakat itibari paraların olmadığı dünyada, mekanizmaların olgunlaşması gerekmektedir. Takas ekonomisi mi olacak ? veya değerlenme durmazsa insanlar nasıl ve neden yatırım yapacak ? veya dolar olmayacaksa milyon dolar değerinin skalası nasıl belirlenmiştir ? gibi soruların cevaplarını alamadıklarını düşünen muhalifler kripto para teknolojisinin ekonomideki vaatlerini gerçekçi bulmadığı gibi çok da flu görmektedir.
Bir diğer konu da para ekonomisinde krediyle artırılabilen varlıklar sayesinde büyümeyi ve buna bağlı olarak ilerlemeyi sağlıyorduk. Bu kazanımlarımız ve motivasyonumuz yeniliklerini kapısını açıyordu. Fakat muhalifler açısından, deflasyonist bir geleceğin “kredisiz” olan piyasasında, yaşamımızdaki ilerlemeyi ve büyümeyi nasıl sağlayacağımız sorusu da cevap bulmuş değildir. Bu konu için “ICO”ları örnek gösterenler vardır fakat ICO’lar gibi uzun süreçler, fona ihtiyacı olan birçok grup için süreci uzatabilir. Ayrıca kitlelerin kredi sağlama aşamasındaki motivasyonu, ICO’lara göre daha çok güvence altındadır. Bankalar garantörlüğünde faizleri ödenmektedir. Fakat muhalifler, ICO’larda bu güvencenin bulunmadığı için elinde kaynağı olanlar, garantör aracılar olmadan girişimcilere kaynaklarını aktarmada ya isteksiz olacak ya da aktarmayacaklarını iddia etmektedirler.
Ayrıca bu konularla bağlantılı gibi duran bir konu da bitcoinlerin % 40’ı sadece 1000 kişinin cüzdanında beklemesidir. Bitcoini değerlerimizin karşılığı ilan ettiğimizde bu 1000 kişi piyasaları istedikleri gibi manipüle edilme gücüne sahip olacaktır. Kaynakların bir grubun elinde birikmesiyle devam eden bu durumun çok şeffaf olmaması da soru işaretlerini artırmaktadır.
Kripto dünyasının önemli aktörlerin biri olan Roger Ver bu konuda ““böyle bir şeyin olacağından şüpheliyim. insanlar istedikleri her şeyi kendi paralarıyla istedikleri gibi yapabilmelidir. fakat benim böyle şeyler için pek vaktim yok.’’ diye açıklama yapmış. Fakat bu konuda birçok grup düşünmek zorunda olduğumuzu ifade etmektedir. Ekonomi yönetimi bu kadar kolay teslim edilecek ve geçiştirilecek bir şey olmadığını düşünen milyonlar ikna edilmelidir. Bu konu da muhalif gruplar için çözülmüş değildir.
4-Dalgalanmanın artarak devam etmesi
En klasik muhalefet argümanlarından biridir. Bitcoin grafiklerine baktığımızda da bu iddiayı haklı çıkartacak bir tablo karşı karşıyaya kalırsınız. Hacmi halen çok düşük olduğu için kripto paraların merkezi otoritelerin açıklamalarından, borsaların hacklenmesinden veya batmasından, kripto para teknolojisindeki aktörlerin iç tartışmalarından vb. dolayı kısa sürede etkilenip dalgalanma yaşadığını gözlemlersiniz.
Bu dalgalanma süreci bu hacimle devam edecektir. Muhalefetin uzak durma sebeplerinden biri olan dalgalanma sürecinin 2017 Aralık-Ocak 2018 arasında da çok net bir şekilde yaşadık. 19 bin dolarları gören Bitcoin 7 bin dolarları görerek yatırımcısını veya teknolojisine inananlara bir kez daha bu dalgaları yaşattı. Güney Kore Adalet Bakanı’nın açıklamaları ile başlayan süreç SEC’le, tether muammasındaki sorularla devam etti. Bu yüzden muhalefetin güçlü argümanlarından biridir dalgalanması konusu. Önümüzdeki süreçte de bu dalgalanmaları yaşayacak olmamız muhtemeldir.
5- Üretimi ve transferi için enerji tüketimi
Son dönemin popüler argümanlarından biridir. Milyonlarca bilgisayarın kripto paraların çıkarılması, verinin güvenli transferi ve saklanması için işlem yapmaktadır. Bu da diğer para çeşitlerine göre daha çok dikkat çekmektedir. Özellikle çevreciler tarafında da yoğun eleştiri almaktadır. Diğer paraların üretilme maliyeti ciddiyetini korusa da bu konuyu kripto dünyası da görmezlikten gelmemektedir. Özelikle POS gibi teknolojiler bu sorunu çözmek için mücadele olduğunu gösteren gelişmelerdir.
Geçtiğimiz ay İsviçre’nin Davos kasabasında gerçekleştirilen Dünya Ekonomik Forum’unda konuşan Lagarde, “İklim değişikliğiyle karşı karşıya olduğumuz bu günlerde, Çin’in bazı bölgelerinde aslında bitcoin madenciliği yapmak için ne kadar kömürün kullanıldığını göz önünde bulundurursak, bu durumu büyük bir kaygı olarak ifade edebiliriz.” (https://coin-turk.com/imf-baskani-lagarde-davosta-bitcoinle-ilgili-konustu) açıklaması ile muhalefet argümanını derli toplu olarak ilan etmiştir. Özellikle Proof of Work (POW) algoritmasıyla çıkarılan koinlerin elektrik tüketimi dikkat çekicidir. Dünyanın en büyük sorularından biri enerji olduğu gibi bir diğeri de enerji üretiminin dünyanın ikliminde meydana getirdiği değişiklikler olduğunu düşündüğümüzde konunun gümdemde kalmasını anlamak zor değil. Bu tartışmalar yoğun bir şekilde devam ederken, verinin transferi için milyonlarca makinanın devamlı çalışması muhaliflerin gündeminden hiç çıkmamasına sebep olmaktadır. Bu muhalif bakış açısı kripto para teknolojisinin üzerinde bir baskıya sebep olmaktadır. Bu teknolojiye inanan biri olarak bu durumu çok olumlu görüyorum.
6- Yaygınlaş-a-maması
Bu konu bitcoinin ve kripto paraların geleceği açısından çok önemlidir. Piyasalardan 500 milyar dolara yakın bir değeri kendisine çeken kripto paralar aslında halen hayatımızda bir sorunu tam anlamıyla çözmüş değildir. Akıllı sözleşmelerde veya nesnelerin internetle fiziksel ilişikisinde (Internet of Things, IoT) veya sigorta, gayrimenkul, sağlık vb. sektörlerde kripto paraların vaatlerini yaşıyor değiliz. Bu durum muhalefet argümanlarına güç veriyor. Bu durumdan aslında sadece muhalefet değil Ethereum’un yaratıcısı Vitalik de muzdariptir. Bir spekülatif yaratım aracı gibi yaşamına devam ettiren kripto paraların halen yaşamımızdaki sorunlarının çözmediğine dikkat çekmiştir.
Kripto para teknolojisi doğdu ve varlığının farkındalığını sağladı. Fakat daha geniş bir kitle “neden bu teknolojiyi hayatımızın vazgeçilmezi yapmalıyız ?” sorusunun cevabını aldığı evreye bir türlü geçemedi. Gelecek dönemle ilgili teknoloji evangelistlerinin çeşitli iddiaları var fakat halen muhalefet veya kripto para dünyasının içindeki aktörler açısından bu evreye geçilebilmiş değildir. “Milyarlarca dolar teknolojilik vaatler için piyasadan destek toplanmaktadır. Fakat bunun sonucunda teknolojinin yaygınlaşmasını sağlayan uygulamalar üretilememiştir” denmektedir. Muhaliflerin “burada sadece spekülatif para kazanılıyor” denmesinin ana sebeplerinden biri budur. Bu yüzden gelecek dönemlerde kripto dünyasının yaygınlaşması, daha doğrusu hayatlarımızda mobilize olması gerekmektedir. Yoksa bir lale ile eş tutulmaya devam edilecektir muhalifler açısından.
7- Devletlerin mücadelesi
Devletler büyük bir ikilemin içindedirler. Bir yandan değer ölçme, tasarruf ve yatırım aracı olan değerlerin daha hızlı, güvenli ve düşük maliyetle transferlerini sağlamayı hedefleyen teknolojinin yararlarından faydalanma ihtimaline adapte olmak bir yandan da egemenlik hakkını zayıflatacak bir süreçle mücadele etmeyi istemektedirler. Bu sürece adapte olmak devletler açısından kolay değildir. Fakat devletlerin regülasyon çalışmaları da hız kesmeden devam etmektedir. Daha önce sınırsız özgürlük vaat eden birçok ülke bile regülasyon açıklamalarında bulunmaya başlamıştır (Man Adası vb.).
Devletlerin mücadelesi ile kripto paraların merkeziyetçi projelere kayacağını ve devletlerin müdahelesiyle zarar göreceğini ön gören birçok muhalif var. Hatta bu konuya Ripple benzeri projelerle çözümler bulunulmaya çalışılacağı da iddia edilmektedir. Türkiye’de kanun yapıcılar da buna benzer bir açıklama yaptı. Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, devletin kendi arzını ayarladığı bir kripto para çalışması olduğunu ilan etti. Bu durumda merkeziyetsiz felsefesiyle yaşam bulan kripto para teknolojisiyle mücadele edileceğini anlamak çok zor değil.
Bu mücadele de muhaliflerin “yaşam bulamaz” argümanına kanıt olarak dolaşımdadır. Çünkü lokomotif ülkelerin birçoğu “mücadele” algısının atmosferinde düzenleme çıkartmaktadır. Bu teknolojiden faydalanmak için düzenleme çıkaran ülkeler olsa da şu anda kripto para teknolojisiyle genellikle “mücadele” edilmektedir. Vergi hukuku alanında çalışan biri olarak mekanizmayı kurmakta zaman zaman (hatta çoğu zaman) ben de zorlanıyorum. Tezimin belki de en zor bölümü bu ikilemin nasıl bir arada hayat bulacağı sorusuna cevap aradığım bölümüdür. Bu yüzden muhalifler açısından kripto para teknolojisine ilgi göstermenin, devletler ile mücadele etmek gibi algılanmasına empati yapabiliyorum.
8- Scam projeler/ICO’lar
Evet bu konu çok taze. Ocak ve Şubat ayında uluslararası kuruluşlardan sahte projeler konusunda açıklamalara şahit olduk. Bunların en önemlisi ABD’nin Sermaye Piyasası Kurulu SEC’den geldi. Denetimsizce piyasadan toplanan desteklerin kontrolsüzlüğü SEC’in radarına girmiş ve düzenleme çalışmalarını başlatılmıştı (https://www.sec.gov/news/press-release/2018-8). Bu konu aslında kripto para teknolojisini takip edenleri de yıpratmaktadır. Birikimlerini, projeler borsalarda görücüye çıkmadan önce değerlendirmek isteyen birçok kişi bu sahte ICO’larla güven kaybı yaşamışlardır. ICO sürecinden sonra kaybolan web siteleri veya sahte iddialarla çıkıp daha sonra hiçbir çalışma yapmayan onlarca proje bu teknolojiye inanları yıpratmıştır. Aşağıdaki görsel durumu da çok net özetlemektedir. Bu durum muhaliflerin de teknolojideki belirsizliklere dikkat çekmek için kullandıkları net örnektir. Bu konudaki sorunlar, reyting şirketlerinin olgunlaşmasına sebep olacaktır belki de ama şu an hem hukuki hem de serbest piyasanın araçlarında bir eksiklik olduğu konusu birçok kişi tarafından ön kabüldür.
9- Siber Saldırılar
Kripto para teknolojisinin 9 yıllık geçmişini incelediğimizde birçok siber saldırı haberleri ile karşılaşırsınız. Borsalar, cüzdanlar, kripto para teknolojisinin yazılımları dijital dünyanın saldırıları ile mücadele etmek zorunda kalıyorlar. Bu durum muhalefetin itibari parayla devam etmesine sebep olan gerekçelerden biridir. Dijital dünyanın güvenlik ihtiyacına yabancı olan muhalefet veya bunu hiçbir zaman sağlayamayacağını düşünenler, dijitalde değerlerinin saklanmasının tehlikeli olduğunu düşünüyor.
Bu konu aslında sadece kripto para teknolojisinin sorunu değildir. Geleceğimizde beynimizin bile siber saldırılar ile mücadele etmek için destek alacağını söyleyen fütüristlerin açıklamalarına bakınca, dijital dünyamızdaki saldırılara alışmak gerektiğini söyleyebiliriz. Fakat bu konuda yeteri kadar güvenliğin sağlanamadığını düşünen muhalifler, haklı olarak mesafeli yaklaşıyorlar kripto dünyasına.
10- Borsaların güvensiziliği
Borsaların güvenliğini/güvensizliğini birkaç açıdan inceleyebiliriz. Birçok borsa halen güvenlik açıkları ile yoluna devam etmektedir. Borsalarda al-sat için coin’lerini tutanlar, bu açıklardan devamlı tedirgindir. Birçok borsa sağlıklı bilgilendirme yapmadan sitelerini kapatıp çalışma yapmaktadırlar. Bu da kripto paraya bazı grupların mesafeli olmasına sebep oluyor. Ayrıca birçok borsa da dalgalanma süreçlerinde sitelerinde bir yavaşlama ile karşı karşıya bırakıyor kullancılarını. Bu durum güven kaybına sebep oluyor. Merkeziyetsiz borsalar hayat bulmadan (yani private keyler tarafımıza verilmeden), borsalara güvenmek çok kolay olmayacaktır. Muhalefetin tedirginliği, kullancıların kaygısı ve serbest piyasadaki rekabet şartları borsaları çeşitli projelere yönlendirecektir. Bu muhalif çizginin de teknolojinin gelişimi açısından önemlidir.
Kripto para borsalarının ilki olan MT. Gox’dan, bakım çalışması sırasında devamlı bilgilendirme yapan Binance’ye kadar kolay gelinmedi. Bu süreç devam etmektedir. Ama anladığım kadarıyla birçok muhalif için yeterli görünmemektedir. Muhalifler için birçok banka borsalardan daha çok güven vermektedir…
*****
Kripto para teknolojisini muhalefet açısından inceledim. Muhalefet argümanlarının teknolojinin doğuşundan bu yana ciddi katkılar sağladığını, içerideki tartışmalardan çok net gözlemeyebilirsiniz. Buradaki önemli sorunlardan biri de, ülkemizde de uluslararası medyada da “toplu savaş” ile “toplu defans” yaklaşımı söz konusudur. Eleştirenlerin ofansif ve çoğu zaman toptancı yaklaşımları ne yazık ki çoğu zaman toptancı defansif yaklaşımlara sebep oluyor. Bu yüzden yazımı, kripto para teknolojisine inanan birinin özeleştiri ve muhalif argümanlarının görünürlüğünü de önemsediğini anlatmak için yazdım. Umarım amacına dönük olmuştur…
Son olarak bu yazıyı oluştururken düşünce dünyamın en çok tepkileşmeye girdiği gruplardan biri olan Squanch Discord grubunu sizlere de tavsiye ediyorum (https://discord.gg/qtPJrhk). Kripto dünyasının veri transferi görevini üstelenen gruplardan bir olan Squanch, düzenli programlarla doğru verinin sizlere ulaşmasını amaç edinmiş. Kripto para dünyasındaki tartışmaları takip edenler açısından faydalı olacağını düşünüyorum.
Bu makale yazarından izin alınarak yayınlanmıştır. Yazının orijinaline buradan ulaşabilirsiniz: Süleyman Girgin