31 Ekim 2008 Cuma günü saat 14:10’da yayınlanan bir manifesto ile seyahate başlayan Bitcoin’i ve kripto paraları 1 yıl önce duydum. 6–7 ay önce araştırmaya başladım. 4 ay önce tezimi ”Blockchain Ekosistemi İçerisindeki Kripto Paralardan Elde Edilen Kazançların Vergilendirme Sorunsalı” üzerine yazmaya karar verip, enstitüye sundum (ilk olmanın heyecanıyla 🙂
3 aydır da kripto para teknolojisine ve gelecek vaat eden fikirleri anlayabilmek için ufak ufak yatırımlar yapıyorum. Hem yatırım hem de tezime veri oluşturabilmek için doğal olarak her kaynağı okumaya çalışıyorum. Çok dinamik bir gelecek olduğu için de yetişmek mümkün değil. Her geçen gün blockchain platformuyla çalışacak birçok fikir görücüye çıkıyor. Hatta o kadar dinamik ki blockchain platformuna rakip olabilecek platformlar da projelerini açıklamaya başladı. Biz daha blockchain platformlarını kripto paralar haricinde uygulamalı olarak yaşayamazken, alternatif teknolojilerin projelerini takip etmek zorunda kaldık. Ama bu hızlı yolculuğun içinde bazı yanlış tanımları, inanışları, düşünceleri temizlemek gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bu doğru olmayan tanımlamalar, kripto para teknolojisini veya bu teknolojinin çalışmasını sağlayan sistemlere karşı bakış açımızı olumsuz yönde etkilemesine neden oluyor. Blockchain ekosistemi hakkında çok fazla olumsuz görüş yok gibi görünse de kripto parayı eleştirmek isteyenler paradoksal bir şekilde “blockchain iyi çevresi kötü” gibi bir düşünceye sarılıyor. Fakat blockchain ekosistemine hayat veren kripto paralar, blockchaini anlamak ve o blockchaine değer vermek için olmazsa olmaz bir teknoloji ürünü. Kripto para teknolojisinin üzerindeki kirliliği temizlemeden blockchaini anlama çabasının eksik kalacağını düşünüyorum. Ayrıca “Kripto para nedir?”le ilgili birçok yazı okudunuz ama belki “ne değildir”i tespit edersek teknolojiye alışmamız daha kolay olabilir. İddialara gelecek olursak;
“Saadet Zinciridir”
Listemizin ilk sırasını tabii ki saadet zinciri alıyor. Canı birçok kez saadet zinciri projelerinden yanmış insanların bu tanıma da hızlıca inanmasını anlayabiliyorum. Çünkü para ve zaman zaman talepten kaynaklanan kolay kazanç bir araya gelince saadet zinciri inancının doğmaması imkansız. Hem dünyada hem de ülkemizde kripto paralar için ardı ardına saadet zinciri “suçlaması” ile analizler yapılmaya başlandı. Ama bu suçlama gerçeği yansıtıyor mu bilemedim.
İlk önce saadet zinciri suçlamasını yapan bazı önemli isimler,
- Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Nihat Zeybekçi: “Bitcoin saadet zinciridir, alt zemini yoktur.” Bu açıklamada alt zemin nedir veya saadet zinciri mekanizmasıyla hangi ortak özellikleri taşıyordur? gibi sorularınıza cevap alamıyorsunuz. Çünkü sayın bakanımız bu konuda çok fazla ayrıntı vermemiş.
- Asya’da faaliyet gösteren en büyük “bankalardan” biri olan DSB’nin teknoloji başkanı David Gledhill: “Biz Bitcoin’i saadet zinciri gibi görüyoruz” gibi kısa bir açıklaması var. Ha bir de sahtekarlık diyor ama neden sahtekarlık olduğu ile ilgili yine en ufak bir bilgi yok.
- ABD’li ünlü milyarder yatırımcı Howard Marks: “Benim görüşüme göre, dijital paralar boş bir hevesten, belki de saadet zincirinden başka bir şey değil” açıklamasında bulunuyor. Bu ve diğer açıklamaların ortak özelliği neden saadet zinciri olabileceği ile ilgili en ufak bir bilgi vermemiş olmalarıdır.
Saadet Zinciri (Ponzi Scheme / Pyramid Scheme) nedir ?
Piramit sistemi yani saadet zinciri diye bilinen bu sistemin bazı özellikleri vardır. Kendiniz de size önerilen bir projeye, bu özellikleri sorarak saadet zinciri olup olmadığını çok kolay anlayabilirsiniz. Nelerdir bu özellikler ?
1- Sistemin sahibi vardır
2- Üyelik ücreti alınır (genellikle yüksek olur)
3- Üye kazandıran kişiye komisyon ödenir
4- Piramitin tepesindekiler çok kazanır
5- İlk girenler çok kazanır
6- Değerini piyasa belirlemez
7- Genellikle bir ürün satılmaz
8- Kazancı tahmin edilebilir
Bitcoin bu özelliklerin hepsinden çok net bir şekilde ayrılıyor.
1- Yaratıcısı var ama sistemin sahibi yoktur. Tıpkı altını ekonomik ve sosyal hayatımıza ilk sokmak isteyen kişi, kişiler, devletler gibi Bitcoin’in de benzer bir yaratıcısı var. Yazılımı kilitleyip, dijital dünyanın madenlerinden çıkarmamızı sağlamaya çalışmıştır. Bitcoinleri çıkarmak için tıpkı altın madeninde olduğu gibi de bilgisayarlarımız aracılığı ile madencilik yapıyoruz. Bu yazılımı yani madendeki altınların kimyasını/algoritmasını değiştirirseniz de o artık Bitcoin değil Bitcoin Cash oluyor:) Bitcoin yazılımının yaratıcısı bile benzer bir yazılımla Bitcoin’i değiştirdiğini ve gerçek Bitcoin’in değiştirdiği yazılımın olduğunu ilan etse, karşılığı yok, ki bunu iddia eden onlarca kripto para vardır. Ama bu paraların hiçbiri Bitcoin olamamaktadır. Çünkü Bitcoin’in kimyasal verileri yani algoritmaları bellidir. Altından daha da avantajlıdır çünkü sayısından net eminiz.
2- Üyelik veya üyelik ücreti gibi bir şey yoktur. Herhangi bir borsadan dolar veya altın alır gibi alabilirsiniz. Eğer satmak isterseniz de o günün değerinden kripto paranızı borsada satabilirsiniz.
3- Üyelik olmadığı için de üye kazandırmak gibi bir şey yoktur. “Daha fazla insan altın kullanırsa size komisyon öderiz” denmediği gibi Bitcoin’de de denmiyor 🙂
4/5- Saadet zincirinde olduğu gibi Bitcoin’i ilk alanların hepsi çok kazanamamışlardır (sabredenler hariç). Hatta en az kazananlar belki de bazı ilk Bitcoin sahipleri olabilir. Çünkü o günlerde değersizdir Bitcoin. O kadar değersizdir ki ilk sahiplerinden bazıları yüzlerce Bitcoin ile pizza sipariş etmişlerdir. O yüzden kimin hangi dönem ne kadar kazandığı tamamen piyasanın durumuna bağlı. Uzun vadede bu oransal kazancı daha net göreceğiz. Belki de bugün Bitcoin alıp da elinde tutanlar çok daha fazla kazanacak veya diğer paraların teknolojisinden dolayı Bitcoin’e talep düşecek ve bugün alanlar daha çok kaybedecektir. Arz-talep belirleyecektir Bitcoin’in geleceğini, piramit sistemi değil. Ayrıca bir sahip olmadığı gibi “oransal” bakımdan daha fazla kazanan bir “tepe” de yoktur. Elinde fazlaca Bitcoin bulunduran bugünlerde satabilir veya o bitcoinleri/altınları alan kişi, kişiler, devletler yeni bitcoin zenginleri olabilir. Ama devredilemez bir tepe organizasyonu söz konusu değildir saadet zincirindeki gibi.
6- Değerini piyasa belirler… Tıpkı altının, gümüşün, petrolün vb. değeri varlıkların değerlerinin belirlendiği gibi arz-talebe göre fiyatı dalgalanır.
7- Bitcoin’de bir değer satılır. Bitcoin veya bitcoin birimi olan Satoshi aslında matematiksel bir yazılımdır. Tıpkı kimyasal verilerin fiziksel olarak bira arada olmasına altın dediğimiz gibi. Aynı verilerin sadece dijitalde yaratıldığını düşünün. Borsada bu bu akıl dolu algoritmalar değer görmektedir. Sizler piyasada talebe göre şekillenen bu değeri satın alırsınız. Bu değeri de dijital olarak cüzdanınızda saklayabilir veya alışverişinize takas aracı olarak kullanabilirsiniz. Fakat saadet zincirinde bir ürün de değer de yoktur.
8- Bir kazanç veya zarar tahmin etmek imkansızdır. İnsanların talebi değerini belirlemektedir. Tıpkı altın gibi.
Bitcoin’e yapılan en büyük “hakaretlerin” başında bence saadet zinciri geliyor. Karşılaştırma yaparken bile gülerek sorulara cevap vermek zorunda kalıyorsunuz. Bu yüzden saadet zinciri yakıştırmaların teknolojiyi hiç duymamış insanların bu teknolojiyle hiç tanışmaması veya tanışmasını geciktirmek için yapılan art niyetli açıklamalar olduğunu düşünüyorum. Ya da az veriden kaynaklanıyor.
“Bitcoin balondur”
Evet gelelim ikinci meşhur iddiamıza. Bitcoin’deki hacmin ve buna bağlı olarak meydana gelen değerin bir balondan ibaret olduğunu ve çok yakında patlayacağını söyleyen birçok kişi var. Tabi bu yeni bir iddia değil. 2013’ten bu yana zaman zaman medyada “patladı” diye haber yapılmış.
Ekonomik Balon nedir ?
Mahfi Eğilmez hocamız “Sanal değerle reel değer arasındaki farkın sanal olanı lehine giderek büyümesine balon ya da köpük” diye tanımlamış. Bu basit tanım üzerinden gidersek bile Bitcoin’in “reel” değerini biliyor olmamız gerekiyor. Oysa her geçen gün insanların ciddi talebi, 21 milyon adetle sınırlandırılmış Bitcoin’in değerini belirlememizi engelliyor. Tıpkı bugün altının da değerini belirlememizin zor olduğu gibi Bitcoin’in değerini belirlememiz çok zor. Fakat tam finansman araçları ile borsalarda arz-talep dengesi ile belirlenen Bitcoin’in balon olduğunu iddia etmek biraz zorlama gibi duruyor. 21 milyonla sınırlı bu değerin doyum noktasını görmemiz gerekiyor. Ama tahmini değerler belirlemek altına göre çok daha kolay. Çünkü her geçen gün dünyanın çeşitli bölgelerinden altın çıkarılıyor. Fakat dijital bir altın olan Bitcoin’in böyle bi durumu söz konusu da değil. 2139 yılında 21 milyon Bitcoin’in üretimi bitmiş olacak. Bu yüzden uzmanların, olası dönemlerdeki talepleri görerek bir fiyat öngörüsü yapması çok daha kolay.
“Merkez bankasız para mı olur ?”
Bence mümkünse bunu Türkiyeliler söylemesin. Çünkü biz zaten yıllardır merkez bankasız bir parayı kullanıyoruz. Hem de yıllardır sistemimizin önemli bir parçasını da bununla götürüyoruz. (Bitcoin sistemini çok iyi özetleyen bu anoloji Cemil Şinasi Türün’e aittir. Ayrıntılı yazısına buradan ulaşabilirsiniz.
Bankada bir hesap açtıktan sonra gerekli şartları sağlarsak tüccar olarak çek defteri alırız. Bu çekleri vadeli yazdıktan sonra takas için kullanırız. Çeki verdiğimiz kişi de vadesi gelmeden arkasını kaşeleyerek bir takas için kullanır. O verdiği kişi de zincire devam edebilir. Her takas için kullanan, arkasına imza ile kaşeleyerek bir kağıt parçasını herhangi bir bankaya veya devletin kurumuna götürmeden vadesi gelinceye kadar kullanabilir. Vadesi gelinceye kadar birçok tüccarın veya tüzel kişiliğin elinden geçer. İşte aradaki o zincir bir açık kayıt defteridir. Ve bir aracıya ihtiyaç duymadan kimseye eft ücreti ödemeden herhangi bir komisyon ödemeden ürünlerini takas ederek alışverişini hızlandırır. Bitcoin işte bu zincirin dijital ortama aktarılmış halidir. Hem de daha güvenli hem de daha maliyetsiz hem de daha hızlı bir şekilde aktarılmış halidir. Biz bunu kağıt parçası ile hayata geçirmiş bir toplum olarak elbette dijitale geçirmeyi başarabiliriz. Yeter ki gereksizce düşmanlık yapıp gecikmeyelim. 🙂
“Bitcoin altından daha kolay çalınabilen bir paradır”
Bu da son günlerin popüler iddiasıdır. Özellikle Asaf Savaş Akat hocanın Bloomberg HT’deki açıklamasından sonra sosyal medyada bu görüşü dillendirenlerle daha çok karışılaşır oldum. Asaf hoca tam olarak “Bitcoin’e yatırdığın parayı altına yatır, çalınma ihtimali Bitcoin’e göre trilyonda bir” gibi bir açıklama yapmış. Bu açıklamanın olasılık ihtimali çok zayıf. Özellikle basit bir telefon konuşmasıyla altınlarını gidip çöp tenekelerine bırakan bu halkın altınları çaldırması o kadar da zor değil 🙂 Kaldı ki kendisinin 2012’deki yazısı bu konuya çok daha güzel bir katkıda bulunuyor aslında. Asaf Hoca “Gelişmiş ülke merkez bankaları ortalığa böyle para saçarken yeni neslin onların paralarına alternatifi internette üretmesi beni şaşırtmaz.” demiş. Oysa bu güzel açıklamasını gölgede bırakacak olan yeni açıklaması bizi tatmin etmiyor. İnternette üretilen ve güvenliğini internetin sağladığı bu paranın daha güvensiz olabileceği ile ilgili yeni örnekler vermesi gerekiyordu. Çünkü bugün bizim paralarımızın çoğunu bankalar, “dijital” dünyada saklıyorlar. Ama altını saklamak, korumak, transfer etmek hem daha zor hem de daha maliyetli hem de daha güvensiz. Hem bu yüzden bütün verilerimizi dijitale aktarmıyor muyuz ? Neden para olunca konu birden “güvensiz” oluyor ? Kaldı ki bankaların varlık sebebi de “haneninizde değerleriniz güvende değil, biz bu güvenlik hizmetini sağlayabiliriz” iddiası değil miydi ? Ne oldu da birden güvensiz oldu dijital dünya ? Tabii ki kötü yazılımlarla mücadele edemeyecek bankalar olduğu gibi cüzdanlar da mevcuttur. Sizler o paranızı daha iyi korumak için iyi cüzdanlar bulabilirsiniz. Ama evinizdeki bir kilo altınla uyumak mı yoksa evinizdeki bir flash diskle uyumak mı ? derseniz, ben her zaman saklaması daha kolay ,teknik olarak kırılması imkansız flashlarda servetimin saklamasının doğru olacağını düşünenlerdenim. Bu iddia da bu yüzden kullanışlı görünmüyor.
“Amerika’nın oyunu bu para”
Hayatımıza giren her gizemli yenilikte genellikle Amerika’yı refere ederiz. Ama bu sefer Amerika bu oyunun içinde olmayabilir. Çünkü sınırsız para basarak 2008’den bu yana tek taraflı hayat standartımızı düşüren Amerika veya Amerikalılar bu oyundan oldukça rahatsız olmalılar. Hatta Çin’in sınırsız para basan Amerika’nın bu oyununu bozmak için daha sınırlı bir değer olan altın inadını açıkladığı bu dönemde bu sınırlı parayı Amerika’nın ürettiğini iddia etmek de çok mantıklı da görünmüyor. Bu para öncelikle zaten elimizdeki servetimizi eriten Amerika’nın silahı olan sınırsız parasına ve sistemine karşı üretildiğini iddia ediyor. (Tabii ki tüm sınırsız paralar karşı da düşünebiliriz). O yüzden Çin veya Rusya derseniz anlarım da Amerika bu sefer değil gibi :). Kaldı ki Bitcoin açık kodlu yazılmış. Bu teknolojiyi bütün ülkeler kullanabilir. Sadece “niçin kullanalım” ? sorusuna dişe dokunur bir cevap üretebilecek yenilik olsun.
“Kripto paralar yasal olmayan borsalardan sağlanıyor”
Bu iddiayla Mahfi Eğilmez hocanın Twitter sayfasında karşılaşmıştım. Bunun doğru olmadığını kendisiyle de yazışarak anlattık. Bu parayı alabileceğiniz Türkiye’deki borsalar vergi mükellefidir. Banka işlemleriniz de BDDK’ya açıktır. Ama siz yine de hiçbir internet alışveriş sitesine güvenmeyeceğiniz gibi borsalara da çok güvenmeyin. Aldığınız kripto paraları cüzdanlara aktarın. Cüzdandaki paralar sizindir ama borsalardaki paralar sizin değildir 🙂
“Kara para için kullanılıyor, takip edilemiyor”
Bu iddia kısmen doğru. Ama mesela Sabah Gazetesi Yazarı Erkin Şahin Öz’ün bugün attığı tweete göre “Bugün kullandığımız itibari paralar üzerinden her yıl 2 trilyon$ kara para aklanıyor (fikir için, Türkiye büyüklüğü 0.865 trilyon$). Birleşmiş Milletler Suç ve Uyuşturucu Ofisi’ne göre sadece %1’i yakalanabiliyor Bitcoin piyasa değeri sadece 0,264 trilyon$”. Yani kara para için bütün paralar kullanılıyor. Ama yine de Bitcoin için düşünürsek bu iddia çok da doğru değil. Çünkü Bitcoin transferinde işlemler anonim olsa da işlemler takip edebiliyor. Anonim isimlerle yapılan işlemlerin sahiplerini çok rahatlıkla dijital dünyada takip edebilirsiniz. Bu gizliliği bazı paralar imkan sağlıyor. Ama şimdilik onlar Bitcoin değil. Ülkeler kara para aklamayı engellemek isterlerse aslında Bitcoin iyi bir fırsat. Ayrıca borsalardaki bütün işlemler de kayıt altında. Bu konuda da toplumda eksik bilgi var. Bütün hesap hareketleri çok rahat elde edilebilir devlet. Yeter ki bu alt yapıyı sağlayacak yazılımları geliştirsin.
Mevcut verilerimle dijital ve geleneksel medyada gezinen bazı iddialara cevap vermeye çalıştığım… Sosyal medyada bu konu üzerine uzmanlaşmış birçok insan tanıdım. Birçoğu ile buluşup bilgilerini transfer ettim. Bazılarının eğitimlerine katıldım. Tavsiye ederim…
Bu makale yazarından izin alınarak yayınlanmıştır. Yazının orijinaline buradan ulaşabilirsiniz: Süleyman Girgin