Kripto para piyasasının en büyük stablecoin sağlayıcısı olan Tether, rezervlerinin tam kapsamlı denetimini yaptırmak için KPMG, Deloitte, EY veya PwC gibi dünyanın önde gelen denetim firmalarıyla çalışmayı planlıyor. Şirketin CEO’su Paolo Ardoino, yapılacak denetimin piyasa şartları ve artan düzenlemeler nedeniyle artık mümkün olduğunu belirtti. Ardoino, bu denetimin rezervlerin şeffaflığını artıracağını ve yatırımcıların güvenini güçlendireceğini vurguladı. Tether daha önce düzenli olarak rezerv raporları paylaşsa da, kapsamlı bir denetime henüz tabi tutulmamıştı.
Denetim Süreci ve Şeffaflığın Önemi
Tether, uzun süredir rezervlerinin şeffaflığı konusunda eleştirilere maruz kalıyor. Bu sebeple, şirketin rezervlerinin tam kapsamlı bir denetime açılması, piyasa tarafından önemli bir gelişme olarak değerlendiriliyor. CEO Paolo Ardoino, yeni düzenlemeler ve piyasa koşullarının artık geniş çaplı bir denetimi mümkün kıldığını söyledi. Ardoino, “Şu anda önceliğimiz rezervlerimizin tam denetimini gerçekleştirmek. Bu süreç, kullanıcılarımızın ve yatırımcılarımızın bize olan güvenini artıracaktır,” dedi.
ABD’de Trump döneminde başlatılan stratejik kripto para rezervleri uygulamaları ve son dönemde önerilen GENIUS Yasası gibi düzenlemeler, stablecoin sağlayıcılarını daha sıkı bir denetim altına almayı hedefliyor. Bu düzenlemeler, Tether’in rezerv yönetimini daha muhafazakar ve şeffaf hale getirme baskısını artırıyor. Ayrıca şirketin, denetim firmalarıyla yapacağı anlaşmanın piyasaya olumlu bir mesaj vermesi bekleniyor.
Küresel Düzenlemelerin Tether’e Etkisi
ABD dışında, Avrupa ve diğer bölgelerde devreye alınan yeni düzenlemeler, Tether gibi stablecoin sağlayıcılarının karşılaştığı zorlukları artırıyor. Özellikle Avrupa’da uygulanan MiCA düzenlemeleri, lisans alamayan şirketlerin bazı platformlardan çıkarılmasına neden olabiliyor. Bu tür gelişmeler, Tether’in küresel olarak daha fazla düzenleyici baskıyla karşılaşacağı anlamına geliyor.
Düzenleyicilerin giderek artan beklentileri, Tether’in rezervlerini daha güvenilir ve şeffaf biçimde yönetmesini gerekli kılıyor. Bu doğrultuda, şirketin büyük denetim firmalarıyla iş birliği yaparak düzenleyici kurumlara ve yatırımcılara güven vermesi önemli görülüyor. Şirket yetkilileri, bu iş birliğinin piyasa güvenilirliğini ve şirket itibarını artırmasını bekliyor.