Finans piyasalarında yaşanan son sert düşüşler ve artan dalgalanmalar yatırımcıların yön arayışına soktu. ABD Merkez Bankası‘nın (Fed) olası müdahaleleriyle ilgili beklentiler piyasaların her gerileyişinde daha da güç kazanıyor. Bu atmosferde hem hisse senetlerinden kripto paralara kadar uzanan geniş bir yelpazede risk iştahında zayıflama dikkat çekiyor. Aynı zamanda ABD Hazine politikalarındaki stratejik değişiklikler gelecek borçlanma süreçleri açısından tartışma konusu.
Fed’den Destek Hamlesi Beklentisi Güçleniyor
Yatırımcılar geçmiş kriz dönemlerinden kalan tecrübeyle Fed’in piyasalara benzer bir destek politikasını uygulamaya alabileceğini düşünüyor. 2008 ve 2020 yıllarında uygulanan faiz indirimleri, piyasalara enjekte edilen likidite ve tahvil alım programları yatırımcı hafızasında hala taze. Bu sebeple mevcut tabloda da benzer önlemlerin devreye alınacağı düşüncesi piyasalardaki riskten kaçınma eğilimini daha da pekiştiriyor.
Veriler de bu beklentiyi destekliyor. ABD faiz piyasasında 2025 yılı içerisinde beş kez faiz indirimi yapılabileceğine dair güçlü sinyaller söz konusu. Mayıs ayındaki Fed toplantısında 25 baz puanlık bir indirim ihtimali ön plana çıkarken, yıl sonuna doğru faiz oranlarının yüzde 3,00 – 3,25 bandına çekilmesi gündemde. Bu senaryo piyasalardaki risk algısını yönlendirmeye devam ediyor.

10 yıllık ABD Hazine tahvillerinin getirisi yüzde 3,923 seviyelerine kadar düşmüş durumda. Bu seviye yatırımcıların geleceğe dair kaygılarını net bir şekilde ortaya koyuyor. Aynı zamanda tahvil getirilerindeki bu düşüş ABD Hazine Bakanlığı’nın borçlanma planlarında da önemli değişikliklere neden olma etkisine sahip olmasıyla kritik.
Hazine Politikalarında Yön Değişikliği Tartışılıyor
ABD Hazine Bakanlığı, düşen getirilerden faydalanarak borçlanma maliyetlerini minimize etmeyi hedefliyor. Trilyonlarca dolarlık kamu borcunun yeniden finansmanı özellikle kısa vadeli borçlanma araçlarının etkin kullanımıyla sağlanmaya çalışılıyor. Bu yaklaşım kısa vadede likidite sağlasa da uzun vadede maliyet ve risk unsurlarını da beraberinde getiriyor.
Önceki Hazine Bakanı Janet Yellen döneminde başlatılan strateji değişikliğiyle birlikte uzun vadeli tahvillerin payı azaltılmış, kısa vadeli Hazine bonolarına yönelinmişti. 2023 yılından bu yana federal bütçe açığının yaklaşık üçte ikisi bu yöntemle finanse ediliyor. Ancak uzmanlar kısa vadeli borçlanmanın yeniden yapılandırma sürecinde baskı yaratabileceğini belirtiyor.
Ekonomik görünümdeki belirsizlikler ve faiz indirimi beklentileriyle birlikte yatırımcılar ve politika yapıcılar daha temkinli hareket ediyor. Hisse senetlerinden kripto para piyasasına kadar hemen her finans piyasasında satış baskısı dikkat çekerken, ABD’nin borçlanma planları yeni bir sınavdan geçiyor. Bu karmaşık tablo yalnızca ekonomi yönetimini değil, aynı zamanda küresel yatırımcıları da yakından ilgilendiyor.