Kripto para eko sistemini eskiden beri takip edenler Çin’in Bitcoin ve buna bağlı hemen her gelişmede hortlayan “yasaklayıcı” tavrına alışmıştır. Özellikle 2014-2015 yılları arasında Çin’den gelen her haberle büyük dalgalanmalar yaşayan, hatta 2014 yılında South Park benzetmesi ile esprilere konu olan Çin etkisinden Bitcoin fiyatı bir süredir kurtulmuştu. Ancak oyun kurucu olma potansiyelini kaybetmek istemeyen Çin, yeniden sahaya indi ve bu sefer de son zamanların yeni trendi olan Fon toplama sistemi ICO’lara (Initial Coin Offering) düzenleme getirme ya da tamamen yasaklama ihtimali ile ortaya çıktı.
Çin’de Para transferi ve menkul kıymetlerin takibi denilince ilk akla gelen People’s Bank of China ve Çin Menkul Kıymetler Düzenleme Komisyonu’nun öncülük ettiği otoriteler, ICO’lar ile ilgili bir takım finansal ve yasal tedbirler almaya hazırlanıyor. Gündemdeki tedbirler arasında, ICO tarzı fon toplama yöntemlerinin tümden yasaklanmasının da bulunduğu kaydediliyor.
Kripto paraların hem hukuki anlamda hem de finansal anlamda gri bölgede yer almasının yanı sıra, fon toplamak için ICO’ları tercih eden şirketlerin eksik bilgi paylaşımı yapması Çinli otoritelerin almayı planladığı yasaklama kararında “ana gerekçe” olarak gösteriliyor.
Yapılan açıklamaya göre Çinli yatırımcılar 2017 yılının ilk altı ayında yaklaşık 325 milyon dolarlık Yuan’ı ICO yatırımına aktarmış durumda. Yeni bir finansal trend olarak ICO’ların işlevi ve güvenliği, tıpkı Bitcoin’in ilk döneminde olduğu gibi hem devletler hem de özel sektör tarafından sorgulanmaya başlandı.
Çin’in her zaman olduğu gibi bu konuda da atacağı negatif bir adım, dünya genelinde kripto para akışının ve üretiminin en yoğun olduğu ülkelerden birinin ICO’lara desteğini kesmesi anlamına gelebilir. Ancak burada özellikle belirtmemiz gereken bir konu bulunuyor.
Her ne kadar Çin eko sisteme ilişkin yasaklayıcı tavrını her fırsatta ortaya koysa da, halen Bitcoin ve Litecoin gibi pazarın en önemli oyuncularının özellikle Çin’de güçlenerek büyümeye devam ettiğini görüyoruz.
Burada asıl fark edilmesi gereken konu “yasaklayıcı devlet politikalarının” tam da şu anda doğum sancıları çeken yeni finansal değişimi artık etkilemekte zorlandığıdır. Bu yeni finansal düzene ilişkin olarak devletler ancak ve ancak samimi davranıp destekleyici bir tavır sergiledikleri takdirde gelecekte bu sistemin olası dezavantajlarını avantaja çevirme fırsatını bulacaktır. Aksini hayal eden devletler de kanımızca “interneti yasaklayan Kuzey Kore’den” öteye gidemeyecekler.