Ekonomiyi incelemeye en başından değil, modern zamandan başlayalım. Ancak bunu ters mantıkla yapmalıyız çünkü eskiden makro ekonomiyi anlamak zordu, şimdiyse uzman olduğunu iddia edenler gerçekten uzman değil ve bunun farkında değiller.
Son dönemde bazı uzmanlara karşı isyanlara şahit oluyoruz. Greenspan ve Bernanke gibi eski FED başkanlarının anlamadığı, bizimse çok geç keşfettiğimiz bir gerçek var: Makro yalanlar mikro yalanlardan daha uzun sürdürülebilir. Bu yüzden merkezi makro kararlarda kime güveneceğimize iyi karar vermeliydik. Merkezi sistem güven kisvesi altında çoğunlukla bankaları korumaya yönelik eylemlerde bulundu. Ayrıca bütün merkez bankalarının çalışma mantığının aynı olması ve takip edilen tek tip kültür, durumu daha kötüye sürükledi.
Karmaşık konularda uzmanlar organik gerçekliğe ve işlemlerin dağıtık şekilde yapılmasına odaklanmaz. Bu konuda Hayek’in dağıtık şeyler üzerine bazı düşünceleri bulunuyor; ama hepsi dağıtık bilgi ile ilgili. Bir kişinin modern zamanda işlerinin yolunda gitmesi için bilgiye ya da mantık çerçevesinde hareket etmeye ihtiyacı yok; sadece geleneksel yapıyı takip etmesi yeterli.
Yapıyı kullanıyor olmak yapıyla alakalı kararlarda demokratik haklara sahip olmak anlamına gelmiyor. Çok kararlı biri ya da yetkili biri çıkıp düğmeye basabilir ve bütün kontrol onun elindeyse kararları o verir. Sistemin içindeki herkes bir gün düğmeye basan kişi olabilir, ancak güç her zaman azınlığın elinde olur.
İlginç olan, rasyonel piyasa rasyonel olmayan yatırımcılar tarafından oluşabiliyor. Aslında rasyonel piyasa yeterli bilgiye ve zekaya sahip olmayan kalabalık sayesinde iyi işliyor, hatta bütün insanların aynı yüksek zekaya sahip olduğu bir ütopyada bu kadar iyi işlemeyebilirdi.
İşte tam bu noktada Bitcoin’in neden iyi bir fikir olduğunu anlıyoruz: Çok yönlü bir sistem ihtiyacını karşılıyor. Bir sahibinin olmaması ve herhangi bir otoritenin Bitcoin’in geleceğine karar verememesi Bitcoin’in harika bir kavram olmasında ilk akla gelen sebepler. Sadece kullanıcılarına ait Bitcoin artık bir tarih yazdı, bu yüzden özgürlük sağlıyor ve durdurulamıyor.
Bitcoin herhangi devlete bağlı olmayan bir para birimi. Ancak aklınıza şu soru gelebilir; altın, gümüş ve diğer metaller de ülkelerden bağımsız değil mi? Pek bağımsız sayılmazlar. Örneğin altın ticareti yapmak istediğiniz zaman Loco Hong Kong’dan hisse satın almış sayılıyorsunuz ve altınları İstanbul’a taşımak istiyorsunuz. Bankalar gümrük işlerini kontrol ediyor, ülkeler bankaları kontrol ediyor -ya da en hafif tabirle ‘’birlikte’’ çalışıyorlar- böylece ülkeler altınınızdan payını almış oluyor. Bitcoin işlemleri altına göre çok daha avantajlı çünkü ülkelerden onay alması ve gümrüklerden geçmesi gerekmiyor. Hiçbir hükümet aklımızdan geçen kodları kontrol edemez.
Belki de eninde sonunda Bitcoin başarısız olacak, ama binlerce insan nasıl çalıştığını bildiği için Bitcoin’in tekrar icat edilmesi zor olmayacak. Bitcoin henüz kahvede içtiğimiz çayı ödemek için uygun olmayabilir ya da fazla volatil olduğu için ödemelerde kullanılmıyor olabilir. Her şeye rağmen Bitcoin bir başkasının müdahale edemediği ilk organik para birimi.
Sonuç olarak Bitcoin’in varlığı bile hükümetlere artık para birimlerinin sadece onların yönetiminde ve tekelinde olmadığını hatırlatmaya yeter. Bu bize, kripto para kullanıcılarına, Orwell’in distopyası karşısında güvence veriyor.
Kaynak: Medium