Geçtiğimiz haftalarda konsorsiyumlarla ilgili yeni bir araştırma yayınlandı. Araştırma dahilinde bankalarla ve varlık yöneticileriyle görüşüldü. Görüşülen kişilerin yaklaşık dörtte üçü, blockchain teknolojisinin araştırılmasında konsorsiyum modelinin gerekli olduğunu düşünüyor.
Uluslararası hukuk firması Simmons & Simmons’ın yönettiği araştırmanın katılımcıları kura usulüyle belirlendi. Fikri sorulan 200 katılımcının çoğu konsorsiyum modeli hakkında olumlu görüş belirtti. Ancak bazı istatistiki veriler konsorsiyum modelinin zayıflıklarına işaret ediyor.
Örneğin yüzde 60’lık bir kesim mevcut bazı konsorsiyumların gereğinden fazla katılımcısı olduğunu düşünüyor. Katılımcıların yüzde 68’i ise konsorsiyumlarda yapılan çalışmalarda daha fazla kontrole sahip olma isteklerini dile getirdi.
Diğer verilere göz atmaya devam edelim. Katılımcıların yüzde 40’ı, bir konsorsiyuma katılmanın firmalarının rekabet konusundaki avantajına negatif bir etkide bulunabileceğini düşünüyor. Yüzde 38’lik bir kesim ise yeni teknolojik zorluklara karşın daha çok şirket içi çözümler üretmeyi tercih edeceklerini belirtiyor.
Raporun yazarı Angus Mclean ise dağıtımlı defterlerin doğasında olan operasyonel farklılıklara dikkat çekti. Blockchain ve dağıtımlı defterler, yapıları gereği, ağ etkisinin masrafları düşürmesini ve çeşitli avantajlar sağlamasını getiriyor. Yaygın kanının bu şekilde olduğunun altını çizen Mclean şunları yazdı:
“Dağıtımlı defter temelli çözümleri konuşuyorsak, sektörün yalnızca küçük bir kısmı için çalışan sistemler kurmanın pek bir anlamı yok. İşin değeri ağ etkisinden faydalanarak anlaşılır.”
Raporda Mclean’in ifadesine örnek olarak bir projeye yer verildi: Utility Settlemet Coin. UBS, Deutsche Bank, Santander, BNY Mellon ve ICAP geçtiğimiz sene konsorsiyumun duyurusunu yapmıştı. Raporda Utility Settlement Coin’in şu anki sektör ortamında doğru büyüklükte bir konsorsiyum olarak gösterilebileceği kaydedildi.
Her ne olursa olsun araştırmanın konsorsiyumlara katılan bankaların genel düşüncesine ilginç bir açıdan baktığı su götürmez. Bununla birlikte araştırmanın konsorsiyum modelini gelecekte bekleyen zorlukları ana hatlarıyla şekillendirdiğini de söyleyebiliriz.