2008 küresel finans krizini öngören ünlü ekonomist Nouriel Roubini, ABD Başkanı Donald Trump’ın dış ticarete yönelik tarifelerinin küresel piyasalarda yarattığı baskıya karşı Federal Reserve’den (Fed) hızlı bir müdahale beklenmemesi gerektiğini söyledi. Roubini’ye göre piyasaların mevcut dengesizliği doğrudan siyasi açıklamalar ve ani politika değişikliklerinden kaynaklanıyor. Bu nedenle, Fed’in hareket alanı sınırlı ve karar süreci doğrudan Washington’dan gelecek sinyallere bağlı. Özellikle Trump ile Fed Başkanı Jerome Powell arasındaki yaklaşım farkı, müdahale sürecini daha da karmaşık hale getiriyor.
Tarifelerin Ekonomiye Yansıması Sert Oldu
Geçtiğimiz hafta Başkan Trump’ın açıkladığı geniş kapsamlı ithalat vergileri, özellikle Çin’i hedef alan ticaret politikalarıyla piyasalarda tedirginliğe yol açtı. Yüksek oranlı vergiler yalnızca ABD’yi değil, küresel tedarik zincirini de etkileyerek finans piyasalarında sert düşüşleri tetikledi. Özellikle teknoloji hisseleri üzerinde yoğunlaşan NASDAQ 100 endeksi, %12’lik bir kayıpla dikkat çekerken, kripto para piyasası da bu gelişmelerden etkilendi. En yüksek piyasa değerine sahip kripto para, %10 oranında değer kaybederek kısa süreliğine 75.000 doların altını gördü.
ABD Hazine tahvillerinin uzun vadeli getirilerindeki ani yükseliş ise yatırımcılar arasında panik havası oluşturdu. Bu durum, özellikle USD likidite krizi olasılığını yeniden gündeme taşıdı. Likidite koşullarındaki bu olası daralma, hem reel ekonomi hem de finansal piyasalar açısından önemli riskler barındırıyor.
Fed Kararı Siyasi Çekişmeye Takılabilir
Ekonomik göstergelerdeki bu sert hareketlilik karşısında, piyasa oyuncuları 2020 döneminde olduğu gibi Fed’den erken ve cesur bir adım bekliyor. Ancak Nouriel Roubini’ye göre bu beklenti, gerçeği pek yansıtmıyor. Roubini, Fed’in en az beş çeyrek puanlık faiz indirimi yapacağına dair beklentilerin iyimser olduğunu belirterek, Powell’ın kararlarının Trump’ın söylemleriyle doğrudan ilişkilendirileceğini ifade etti.
Ünlü ekonomist, “Trump ile Powell arasında açık bir fikir ayrılığı var. Powell, müdahale konusunda Trump kadar aceleci değil. Fed, ancak Beyaz Saray’dan gelen açıklamaların yumuşaması durumunda harekete geçecektir,” sözleriyle sürecin siyasi etkenlere bağlı olarak şekilleneceğini vurguladı.
Öte yandan, bazı piyasa uzmanları ABD ekonomisinin temel göstergelerinin hâlâ sağlam olduğunu savunuyor. Bu görüşe göre, gerileme riski şu an için sınırlı. Ancak enflasyonun kontrol altına alınamaması ve uzun vadeli tahvil piyasasında süregelen baskı, Fed’in manevra alanını daraltabilir.
Belirsizlik ve Yanıltıcı Haberlerin Etkisi Artıyor
Tarifelerin piyasalarda oluşturduğu oynaklığın yanı sıra, sosyal medya üzerinden yayılan yanıltıcı haberler de kısa vadeli fiyat hareketlerini tetikliyor. Geçici yükselişlere yol açan bu tarz içerikler, yatırımcıların karar alma süreçlerini olumsuz etkileyebiliyor. Piyasaların bu tür bilgilerle yön bulması ise daha geniş kapsamlı analizlerin önüne geçiyor.
Özellikle belirsizliğin hâkim olduğu dönemlerde yatırımcı psikolojisinin kırılganlaştığı ve ekonomik verilerin etkisinin daha da abartılı biçimde algılandığı görülüyor. Bu da yalnızca finansal piyasalarda değil, aynı zamanda merkez bankalarının politikalarında da karmaşık sonuçlar doğurabiliyor.
Roubini’nin dikkat çektiği temel unsur, tarifelerin yalnızca ticari bir araç değil, aynı zamanda jeopolitik bir etki mekanizması olarak kullanılması. Bu yaklaşım, hem küresel istikrarı zedeliyor hem de ABD’nin ekonomik yönetişiminde yeni bir dengesizlik yaratıyor.