Gelenekten Geleceğe Uzanan Yolculuk!
Geçenlerde çıkartıldığım bir televizyon kanalında, programın yapımcı-sunucusu olan arkadaş bana şöyle bir soru sordu: “Bitcoin’i biliyoruz da bu blockchain (blok zincir) nedir, anlatır mısınız?” Beni allak bullak eden bir soruydu, ama sonradan anladım ki şu anda bir çok insan dünyada sadece bitcoin, litecoin, ethereum ve ripple gibi bazı kripto paralarla ilgileniyorlar ve bunun dışında olayın arka planıyla, teknolojisiyle fazla ilgili değiller!
Bitcoin’den Blockhain’e
Kendimi toparlayıp zar zor cevap verdim: “Eskiden Bitcoin diye büyük harfle yazdığımız şey bu paranın teknolojisine, küçük harfle “bitcoin” diye yazılan da kripto paranın kendisine denilirdi.” Sonradan “Bitcoin” yerine blockchain yani blok zincir demeye başladık. Bu kadar yakın alakalı olan kavramların ne zaman bu kadar farklı algılanmaya başladığını ben kaçırmışım. Ama neyse, blok zincir teknolojisine ve onun gelecekte alabileceği değişik formları başka bir yazıya bırakıp ülkemizdeki alternatif para sistemlerinin neden bu kadar ileri olduğuna değinmek istiyorum.
Türkiye’de alternatif para sistemleri neden dünyadan çok ileri düzeyde? Advantage, Taksit Kart, Bonus, Money, Paro, Vada, Hopi vb. Geçtiğimiz 10-15 hatta 20 yılda çıkmış bunca ilginç para türevi ürünün özgün bir şekilde ülkemizden yeşermiş olması, daha da ilginci, vatandaşımızın TCMB’ye alternatif olarak hem de onun iki katı para basması ne manaya geliyor?
Reel ekonomi içinde halkımız kendisine 40 yıldır para yaratıyor, yani gayri merkezi para yaratmanın dünya şampiyonuyuz. Daha doğrusu tek oyuncunun bizden oluştuğu bir oyunda şampiyonuz. Vadeli çekleri ve senetleri elden ele ödemede, cirolayarak yani defalarca kullanarak bir senede 4 ila 6 trilyon lira para yaratıyoruz. Yanlış okumadınız, milyar değil, trilyon TL. Bu gerçek, daha önce Batı’lılar tarafından fark edilmemiş, çünkü bunu bizim para yaratmakta olan esnafımız, tacirimizin kendisi daha fark etmemiş ki, yabancılar nasıl etsin. Blok zincir inovasyonu sayesinde bizim bundan haberimiz oldu. Üstelik öylesine sofistike bir yöntemle para yaratıyoruz ki, bu yöntemin bir tasarımcısı olmadığına inanmakta zorlanıyorum. (Yani belki de vardır, ama bizim Satoshi’nin bir takma adı bile yok, yani ortada hiç adı sanı yok. Böylesi daha ilginç değil mi?)
Yerli Esnaf Blok Zincir Parası
Türkiye’nin bu özgün gayri merkezi parası adeta kağıt üzerinde çalışan bir blok zincir sistemini andırıyor. En az bitcoin kadar, belki de daha enteresan bir mali sistemi tamamen ihtiyaçları nedeniyle esnafımız kendi kendine oluşturmuş. Vadeli çekler denilen bu Merkez Bankası’na alternatif para yaratma sisteminin dünyada bir benzeri yok. Zaten olamazdı da, çünkü küresel merkez bankalarının sahibi olan kişiler bunu hemen yasaklarlardı, yeşermesine olanak vermezlerdi. Çek denilen ve Batı’da günlük ödeme için kullanılan bir aracı bizim esnafımız almış ve bambaşka bir şekilde kullanmış. Ülkemizdeki vadeli çekler, bu durumda zaten çek değiller: Bunlar özel bir tür yerli blok zincir parası oluyor. Her biri, farklı bir kişinin kendi kredisini ortaya koyarak ve kendi sözü ile imzasıyla çıkardığı kendi özel banknotu aslında. Her bir vadeli çek imzalayan, kendisi bağımsız bir Merkez Bankası adeta, tek bir farkla tabii: Bu defa para gayri merkezi ve TCMB’den izin almadan yaratılıyor, kendi banknotunu basan tüccarımız, kimseden onay almıyor, bankaya bilgi vermiyor bu işlemi yaparken, nerede ve ne zaman para yaratacağı tamamen kişisel iradesine kalmış.
Anadolu’nun herhangi bir şehrinde ya da kasabasında basılsalar da, esnaf matbaalarının üretimi olan bu kaydi paralar sadece gerçek ekonomik aktiviteye karşılık basılabiliyor. Beher vadeli çekin hayata geçmesi için gerek şart, onu kabul edecek ikinci bir tacirin olması. Yani para, asgari iki bireyin iradesi ve kararı ile yaratılabiliyor ve sanal olarak yaratılmaları imkansız, daha doğrusu mantıksız (alana da verene de bir yararı yok). Sonra, vadeli çeklerin zamanında ödenme oranı resmi verilere göre %97 (2018), yani zannedildiğinden, muhtemelen sizin de bu yazıyı okumadan önce zannettiğinizden çok yüksek.
Sümer’lerden Gelen Gelenek
Hem bir çok para türevi ürünlerin, hem de dev boyutlara ulaşan kaydi esnaf blok zincir parasının ülkemizde yeşermesini neye bağlayabiliriz. Bence bunun çok gerilere giden tarihi ve sosyal sebepleri var. Ne kadar geriye mi gidiyor? Sanırım, taa Sümer’lere, yani 4500 yıl hatta 5000 yıl geriye gidiyor bu gelenek. O zamanlar borç kayıtlarının tablete kaydedilmesi başlamış ve böylelikle de ilk muhasebe sistemi ortaya çıkmış… Yazı da buradan türemiş, yani yazıdan önce muhasebe kaydı varmış.
M.Ö. 2500 yılından kalma aşağıdaki tablette yuvarlaklar yılları, yarım aylar da ayları gösteriyor olabilir. Büyük baş hayvan, muhtemelen “öküz” şekli tabletin sol alt kadranında yer alıyor. Her bir kutucuk bir malın ya da hayvanın borcunun kaydını ve borcun vadesini yani bitiş zamanını işaretliyor.
İşte bu işaretlerden alfabe doğuyor daha sonraları. Öküz işareti “alef”, yani elif veya alfa yani A harfi oluyor. Buğdayı anlatan üçgen biçimli sembol de Delta, ya da D harfi haline geliyor. İlginç olanı, ta o zamanlar bir “ ekonomik ölçek”, 16 kg. buğdaya eşit, bu da 12 gram gümüşe. 12 gramlık ağırlık ölçüsünün adı “şekel”, şimdi İsrail’in para birimi de bu isimde. Bir dostum geçenlerde anlattı, kendisi Sivas’da çocukken tarlada ekin toplarmış, o zaman da ölçek denilen yassı tahta kaplar varmış ve 16 kiloyu ölçermiş. Çiftçiler, birbirlerine olan borçlarını bu ölçekle ifade ederler ve her ölçek için kurşundan yapılma minik kişisel damgalı jeton’lar (kripto para terminolojisinde utility token deniyor şimdi bunlara) olurmuş ve bunlar borca karşılık alacaklıya verilirmiş. Alacaklı da onları başka birisine aktarıp alacağını “temlik” edebilirmiş.
Dönüşen Ekonomi’de Yer Almak
İşte gördüğünüz gibi, 5000 yıl öncesinden gelen bir gelenek neredeyse kesintisiz olarak 1970’lerin Sivas tarlalarına kadar taşınmış. Bir şekel gümüş, yerini kurşun jetonlara bırakmış… E o kadar olacak tabii.
Bir de şu var: Eğer birisi size “ekonomi tarihte barter ile başlamış” derse ona deyin ki, bu düşünce artık terk edildi. Çünkü 1990’larda arkeologlar ve ekonomistler bir arada çalışıp Sümer tabletlerinin borç-alacak kaydı olduğunu tespit edip bunu bilimsel makaleler yazarak tescil ettiler. Ve bunların ilk para kayıtları olduğunu, dolayısıyla ekonomik hayatın da ilk resmi kayıtları olduğunu ortaya çıkardılar. Barter’la başlayan ilk sistemi bulan ya da gören yok halbuki, tamamen teorik.
Ben çocukken Ankara Anadolu Medeniyetleri müzesinde Asur’lulardan kalma (M.Ö. 1800) borç tabletleri görmüştüm. 2017’de, Ankara’daki kripto para üstadı arkadaşlarımızı (bu sitenin de kurucularıdır kendileri) ziyarete gittiğimizde bu müzeyi tekrar ziyaret edip bahsi geçen tableti de fotoğraflamıştık. Ne yapalım, orta okul çocuğu olarak bizlerin ve o yıllarda onlarca Türk arkeoloğun bildiğini yıllar sonra Amerikalı bilim adamları geç de olsa öğrenmişler. Şimdi de bizim vadeli çeklerin dünyanın gelecekte kullanacağı kripto-kredi sistemi olacağını biz biliyoruz da onlar bilmiyor henüz. Sonra öğrenecekler… Gayri merkezi para yaratmanın önemini pek yakında ortaya çıkacak blok zinciri kredi sistemleri sayesinde dünya insanları da öğrenecek. Durun tahmin edeyim; 2023’e kadar öğrenmiş olurlar.
Aklıma gelen ilginç bir benzetme yapacağım: Bildiğiniz gibi barut, kağıt, kağıt para, matbaa, havan vb. İlk defa Çin’de icat edilmişlerdi. Oradan Batı’lılar alıp kendilerine uygun amaçlarla daha sonraları bunları kullandılar. Şimdi de belki bunun tersi oluyor: Asıl önemli olan “blok zincir kredi sistemi” belki de Türkiye’de yeşerip gelişecek ve bu defa biz Batı’da icat edilmiş bir teknolojiyi alıp sosyal olarak yaygın düzeyde, ülkemiz düzeyinde kullanıma sokacağız. Ve sonra da bizden dünyaya yayılacak.. Kim bilir?