Merhaba CoinTürk Okurları,
2 yıl önce kendi mikro blog sayfamda “Blockchain ve Kripto Para Nedir ?” sorusuyla yazmaya başladım. İki yıldır da sayfamda bu teknolojiyi paydaşlarıyla tartışmaya ve anlamaya devam ettim. Bu süreçte teknolojinin öğrenciliğini sürdürürken alışkanlıklarımıza, merkezi otoritenin kaygılarına, sektörlere etkisini anlamaya çalışıyordum. Bu anlama çabam sayesinde de birçok farklı paydaşla tanışma fırsatı buldum. Bunlardan biri de Türkiye’deki blockchain teknolojisiyle ilgilenenler için bir ansiklopedi hizmeti sağlayan CoinTürk ailesiydi. Kendileri paylaşımlarımın tartışmaya açılmasına ve yorumlanmasına birçok kez katkı sağladılar. Şimdi artık bu paylaşımla birlikte CoinTürk ailesinin parçası oluyorum. Bana bu blockchain ve kripto para ansiklopedisinde paylaşım yapma fırsatını sağladıkları için CoinTürk ailesine teşekkür ediyorum.
3 Ekim 2019 günü Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) tarafından “PAYA DAYALI KİTLE FONLAMASI” başlıklı bir tebliğ yayınlandı. Blockchain teknolojisiyle ilgilenenleri heyecanlandıran bu tebliğ, son zamanların popüler fonlama araçlarından biri olan kitlesel fonlama (crowdfunding) sürecini düzenlemektedir. 2018 yılı Eylül ayında Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak tarafından açıklanan Yeni Ekonomi Programı’nda “Dijital dönüşüm teşvik edilerek yenilikçi projelerin finansmanı için Kitlesel Fonlama (Crowdfunding) ve IPO alternatifi olarak ICO (Initial Coin Offering) gibi modern ve yeni nesil finansman yöntemleri yaygınlaştırılacaktır.” şeklinde yer alan bu konu, girişimcilerin ve yatırımcıların radarında olan bir süreçti. Çünkü dünyada yaygınlaşan kitlesel fonlama araçlarının, Türkiye’deki birçok girişimcinin kaynak sorununu çözebileceği düşünülmektedir. Bu yüzden blockchain teknolojisiyle ilgilenenler için SPK’dan gelecek düzenlemeler büyük önem taşımaktadır.
Kitlesel fonlama (Crowdfonding) nedir ?
Kitlesel fonlama, bir fikrin ve bu fikrinin hayat bulması için sermayeye ihtiyacı olan girişimcinin, kitleler tarafından fonlanmasıdır. Mevcut durumda fikri olan girişimciler finans kurumlarından kredi talebinde bulunmakta, şirketleşmişse halka arz yöntemiyle kitlesel kaynak toplayabilmekte veya çeşitli kurumlardan hibeler talep edebilmektedirler. (Türkiye’de KOSGEB ve TÜBİTAK bu fonlama araçlarına örnek gösterilebilir). Fakat daha küçük ölçekteki girişimler için bu süreçler kimi zaman zor ve maliyetli ilerlemektedir. Çünkü iyi bir fikre yatırım yapmak isteyen yatırımcılarla girişimciler arasında köprü kurmak, geleneksel ekonomik ekosistem açısından zor bir yol olarak görünmektedir. Fakat imece usulü de diyebileceğimiz bu yöntemle bireysel yatırımcılardan destek alınarak, kitleleri girişimcilerin hayallerine ortak etme imkanı sağlanmaktadır. Özellikle geleneksel kurumların yenilikçi ve daha düşük maliyetli fikirleri desteklemeyi riskli bulduğu, buna karşın küçük yatırımcının bu konuda daha istekli olabileceği tahmin edilmektedir. Küçük yatırımcıların ekosisteme girmesi ile de projelerin tanıtımı konusunda daha aktif süreçlerin ilerleyeceği düşünülmektedir.
Özetle kitlesel fonlamanın amaçlarını,
-Fona ulaşmakta zorlanan girişimciyi desteklemek,
-Küçük yatırımcıyı teşvik etmek,
-Teknoloji sektörüne ve üretime katkı sağlayarak yenilikçi fikirlerin önünü açmak olarak özetleyebiliriz.
SPK’nın yayınladığı tebliğ
SPK, fona erişmede sorun yaşayan girişimciler ile bireysel yatırımcıları buluşturabilmek için yayınladığı tebliğde, başvuru ve fonlama sürecini anlatmaktadır. Bu tebliğin duyurusunda özellikle “Her girişim kitle fonlamasından faydalanamayacak. Aracılık eden platformların kendi bünyelerinde oluşturacakları en az üçer kişilik yatırım komitelerinin inceleyeceği ve kriterlere uygun girişimler fon toplayabilecek.” belirtilmektedir. Bu sürecin takip edilebilmesi için aracı bir kurum yaratan SPK’nın, bu aracı kurumla fon dağıtım sürecini kontrol edeceğini söylemek mümkündür. Fon toplamaya aracı olmak isteyen platformların da SPK tarafından çeşitli kriterleri yerine getirdikten sonra listelenecekleri belirtilmektedir (En az 1.000.000 TL sermaye veya en az 5 yıllık şirket olma vb. gibi). Bu listelenen platformlar da fona ihtiyacı olan şirketleri seçebilmeleri için en az 3 kişiden oluşan Yatırım Komitesi gerekmektedir. Kurulan komitenin fizibilite raporlarıyla girişimi değerlendirip, oylamayla karara bağlayacağı belirtilmektedir. Yatırımların kayba uğraması durumunda herhangi bir güvence vermeyen SPK, mağduriyetlerin önüne geçebilmek için de 1 yıl için en fazla 20 bin lira sınırı koymuştur. Bu sınırın, yatırım yapmak isteyen bireysel yatırımcının gelir düzeyine göre 100 bin liraya kadar artırılacağı belirtilmiştir.
SPK yayınladığı tebliği sonrasında ICO’lar
Blockchain ekosistemindeki kripto paralar ile fon toplanmasına ICO (Initial Coin Offering) denilmektedir. Blockchain teknolojisiyle ilgili bir fikri olan girişimciler, yarattıkları kripto paraları web siteleri aracılığı ile ihraç ederek fon toplamaktadırlar. Toplanan bu fonları nasıl harcayacaklarını da yol haritasında anlatmaktadırlar. Kurumsal firmalardan destek alamayan ama fikrine de güvenen girişimcinin başvurduğu yollardan biri olan ICO’lar 2017-2018 yıllarında blockchain ekosisteminde bir hayli de ilgi görmüştür. Fakat toplanan fonların kötü yönetimi ve çokça sahte projenin varlığı, aracısız yatırım imkanı sağlayan ICO’lara karşı güveni sarsmıştır. Aracısız fon toplama imkanı sağlayan ICO’lar bir süredir ekosistemde ilgi görmemektedir. Bunda teknolojinin baskılamasından dolayı azalan hacminin etkisinin de olduğu söylenebilir.
Ayrıca toplanan fonların nasıl harcandığı da takip edilemediği için aracısız ve denetimsiz bir kitle fonlama yöntemi olan ICO’lar, halen tehlikeli bir araç olarak görülmektedir. Örneğin Türkiye’de kripto para ihracı yaparak fon toplayan bir teknoloji girişimi bu sebeple soruşturma geçirmiştir. Çünkü toplanan para vaat edildiği gibi harcanmadığı için SPK’ya şikayette bulunulmuş ve SPK da şirket aleyhine ihbarda bulunmuştur. Bu yüzden kitlelerin fonladığı projelerin denetimi ve kontrol edilmesi merkezi otoriteler açısından problemli görülmektedir.
Yayınlanan tebliği ICO’lar açısından incelediğimizde, tebliğin “Katılım bankalarının tabi olduğu mevzuatta yer alan özel hükümler saklı kalmak kaydıyla kitle fonlama platformları, faiz veya her ne ad altında olursa olsun bir ivaz karşılığı veya rehin almak suretiyle kredi veya ödünç para verme işlerine aracılık edemezler ve paya dayalı kitle fonlaması dışında herhangi bir sermaye piyasası aracı karşılığında kitle fonlaması faaliyeti yürütemezler.”(madde 12/1) maddesi bize yol göstermektedir. Bu madde ile sadece paya dayalı fon toplanabileceği onun haricindeki bütün araçların kapsam dışında bırakıldığı belirtilmektedir. Kripto para ihracı yaparak fon toplayan blockchain ekosistemindeki projeler bu yüzden kapsamın dışında kalıyor.
Tebliğin bu maddesi ile kripto para ihracı yaparak fon toplamanın imkansız olduğu görülmektedir. Fakat kripto para teknolojisinin ihtiyacı olduğu bakış açısının, SPK tarafından benimsendiği söylemek gerekmektedir.
Blockchain girişimcileri yine de fonlanabilir mi ?
Aslında blockchain uygulaması geliştiren girişimcilerin, kripto para ihracı yapmadan fon toplamalarının önünde herhangi bir engel bulunmamaktadır. Blockchain ekosistemi ile ilgili fikir geliştirilebilir ve platforma başvuru yapılabilir. Fakat yatırım komitesi, kripto paralar konusunda bir düzenleme olmadan bu kampanyaya izin verir mi ? Bu soruyu şimdiden cevaplamak zor. Yine de denemekte fayda var. Çünkü 11. Kalkınma Planı’nda blockchain teknolojisine yer veren merkezi otoritenin bu teknolojiye karşı bir tutumda olmadığı görülmektedir. Bu yüzden kurulan blockchain şirketi için paya dayalı fon toplayarak destek sağlanabilir.
Sonuç
Merkezi otorite bu konuda birçok açıklama yapmasına rağmen, henüz kripto paraları veya ICO’ları legalleştirecek bir düzenleme yapmamıştır. 11. Kalkınma planında blockchain ekosistemindeki dijital paralar yer almasına veya Bakan Albayrak’ın birtakım vaatler vermesine rağmen durumu değiştirecek bir gelişme yaşanmamıştır. Bunun sebebi olarak ise halen bekle gör politikasının sürdürüldüğü anlaşılmaktadır. Çünkü kripto paraların varlığı konusunda bir tanım yaratılamadığı sürece bu paralarla ilgili projelerin desteklenmesi konusunun netleşemeyeceği ön görülmektedir. Emtia, para veya menkul kıymet tanımları, bambaşka sonuçlar doğurmaktadır. Talebi azalan ICO’lara şimdilik girilmese de, kripto paralara talep tekrar arttığında merkezi otoritenin bir tanım yapmak zorunda kalacağını öngörülmektedir. Sonuçta gelecekteki önemli fon toplama yöntemlerinden biri olması beklenen ICO’lara karşı duyarsız kalmak sorunu büyütecektir. Paya Dayalı Kitle Fonlaması Tebliği’ndeki amaçları ve pratikleri karşılayan ICO’ların bu gündemin dışında olduğunu düşünmemek gerekiyor. Bu nedenle düzenlemeyi gelecekteki düzenlemelerin habercisi olarak yorumlayabiliriz.