Bildiğimiz ve sıklıkla kullanılan kuşaklar; sessiz kuşak, bebek patlaması kuşağı, X kuşağı, Y kuşağı ve Z kuşağı…
Uyumlu, kanaatkar, çalışkan ve otoriteye saygılı sıfatlarıyla tanınan sessiz kuşak döneminde Bitcoin’in ya da herhangi bir kripto paranın ortaya çıkmasını bekleyemeyiz. Savaş görmüş bu kuşakta teknolojik gelişmeler her ne kadar hayranlıkla izlense de internet hala olmadığı için zaten böyle bir durum mümkün değildi. Devlet paralarına karşı bir başkaldırı olsa ve farklı bir yolla Bitcoin benzeri merkezsiz bir para yaratılsa bile muhtemelen insanlar bunu lanetlerdi. Çünkü zaten savaştan çıkmış, buna bağlı olarak da devletlere ve onların otoritesine ihtiyacı olan bir dünya vardı…
Bir sonraki kuşağımız “çalışmak için yaşamak” anlayışını benimseyen “Baby Boomers” yani bebek patlaması kuşağı. Savaştan dönen insanlar nüfuslarını ayakta tutabilmek için çocuk yapmaya başlayınca 1945-1964 arasında doğan bu nesle bebek patlaması kuşağı adı verilmiş. “Ben” odaklı bu nesle baktığımızda da teknolojiyle uyumun en alt seviyede olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla yine otoriteye sonsuz saygısı olan ve sorgulamadan çalışmaya odaklanan bu nesilde de merkezsiz para girişiminin yer edinmesi mümkün değildi.
X, Y ve Z kuşaklarını birbirinden ayrı düşünerek bir değerlendirme yapmamız ise pek mümkün değil. Çünkü bu üç kuşak şu anda genel itibariyle her alanda birlikte yaşıyor. Dolayısıyla kripto paraları ve Blockchain teknolojisini de hep beraber deneyimliyorlar. Tabii bunları benimseme oranları birbirlerinden çok farklı…
1965-1979 arasında doğanlara X kuşağı adı veriliyor. Bu neslin de teknolojiyle çok yakından ilgilenmediğini hepimiz deneyimlerimizden biliyoruz. Bu nesil daha çok disiplinli, otoriteye saygılı, kanaatkâr ve şüpheci sıfatlarıyla nitelendiriliyor. Dolayısıyla teknolojiyle de mecbur kaldıkları için bir ilişki içindeler. Sürekli “Dedelerimize Bitcoin’i nasıl anlatırız? Annelerimiz Bitcoin’i ne kadar biliyor?” gibi yazılar okuyoruz. Ben kendi annemden örnek verecek olursam, “Ben hiç anlamıyorum kızım ondan” diyor. Ama anlattığım zaman da “Eğer onu kullanmamız gerekirse kullanırız” diye cevap veriyor. Aslında tüm X kuşağının kripto paralar ile ilişkisinde durum bu: “Gerekirse kullanırız.” Yani ne reddediyorlar ne de kabul ediyorlar…
Y kuşağı yani 1980-2000 arasında doğan, şu an belki de sosyal hayatta en aktif olan nesil… İçinde benim de yer aldığım bu kuşak, girişimci, otoriteye karşı saldırgan, özgüvenli, tatminsiz ve şeffaf olarak nitelendiriliyor. Ve muhtemelen “otoriteye karşı saldırgan ve tatminsiz” olduğumuz için kripto paralar bizim neslimizde ortaya çıkıyor ve benimseniyor. Yapılan araştırmalarda X kuşağı garanti olmayan ve devlet tarafından korunmayan hiçbir şeye yanaşmazken biz Y kuşağı yeni ve teknolojik gördüğümüz her girişime atlıyoruz. Ekip ruhuna sahip bir kuşak olarak nitelendirildiğimiz için de hemen ortak görüşlerde birleşerek kripto paraları içselleştirebiliyoruz. Çoğumuzun Bitcoin’i olmasa da Bitcoin’in ne olduğuna ve Blockchain teknolojisinin nasıl çalıştığına az da olsa hâkimiz. Hatta bence bu yeni teknoloji konusunda X ve Z kuşakları arasında köprü görevi görüyoruz.
Gelelim Z kuşağına… 2000-2012 arasında doğan, yaratıcı, geleneksellikten uzak, tatminsiz, otoriteye karşı saldırgan ve iletişime açık olan bu nesilden biz kripto para dünyası olarak çok şey bekliyoruz. Çünkü bu nesil doğduğundan beri araştırarak, öğrenerek büyüyor. Teknolojiye de en çok hâkim olan kuşak zaten bu Z kuşağı… Teknolojinin her alanına hâkim olan, 3D gözlükler, giyilebilir teknolojiler ve şoförsüz arabalarla dört yanı sarılmış bu kuşak aslında Blockchain teknolojisini parmağında oynatacak kuşak olacak muhtemelen.
Benim görüşüme göre bizler -Y kuşağı- kripto paraları ve Blockchain teknolojisini olgunlaştırarak Z kuşağına teslim edeceğiz. Hatta bir süre beraber bu teknoloji üzerinde çalışarak bu teknolojiyi hak ettiği yere taşıyacağız. Z kuşağı ise kendinden sonra gelen ve şimdiden alfa kuşağı olarak adlandırılan yeni nesille beraber artık gelişmiş olan bu teknolojinin ekmeğini yiyecek…