Dünyanın önde gelen ekonomi dergilerinden biri olan The Economist, 10 Ocak 2015 tarihinde “The Magic of Mining“ adlı bir makale yayınladı. Makalede kripto para madenciliğinin gelecekte çok daha büyüyeceğine ve daha büyük işletmeleri kendine çekeceğine ilişkin notlar bulunuyor. Ayrıca şu anda madencilik yapan şirketler arasında kıyasıya bir mücadele olduğu da vurgulanıyor. Makaleyi kendi bakış açımızla yeniden yorumlayacağız.
Geçmiş dönemlerle kıyaslandığında şu anda düşük enerji maliyetlerinden çok uzak olan bireysel madenciler, büyük operasyonlarla çalışan ve dev yatırımlarla açılan madencilik şirketlerine boyun eğmek zorunda kalıyorlar. Alüminyum eriten ve yüksek enerji tüketen endüstriler gibi Bitcoin madenciliği de çok fazla enerjiye ihtiyaç duymaktadır. Elektrik hem makinelerin çalışması hem de soğutulması için gereklidir ve kripto para madenciliğinde oldukça fazla enerji tüketilmektedir. Bu nedenle, büyük madencilik şirketleri enerjinin ucuz olduğu ülkelerde fabrikalarını kuruyorlar. Ayrıca veri merkezlerinin kurulma aşamasında soğutma maliyetlerini azaltmak için soğuk iklime sahip ülkeler tercih ediliyor. Bu nedenlerden dolayı, enerjinin ucuz olması ve soğuk iklim, Bitcoin madenciliğinde aranan iki temel özelliktir. Şu anda Bitcoin ve diğer kripto para madenciliğinin büyüsüne kapılmış şirketler, Estonya, İzlanda ve İsveç gibi soğuk iklime sahip ve aynı zamanda elektriğin ucuz olduğu ülkelerde veri merkezlerini kurmaktadırlar.
Peki son bir kaç yılda madencilik neden bu kadar ilgi görür hale geldi? Aslında birçok şeyde olduğu gibi cevap yine paradan geçiyor. Şu anda Bitcoin ağında bir bloktan yaklaşık 6700 dolar değerinde 25 Bitcoin kazanılıyor. Bu her 10 dakikada bir tekrarlanıyor ve gün içerisinde yani 24 saatlik kısa bir periyotta 3600 Bitcoin ödül olarak dağıtılıyor. Bu miktar yazının yayınlandığı tarih itibariyle, günlük yaklaşık 1 milyon dolarlık bir geliri ifade ediyor. Madencilik, işte tam da bu nedenden dolayı şirketler ve yatırımcıların ilgisini çekiyor ve onları cezbediyor. Gelecekte de madencilik trendi büyüyerek devam edecek gibi görünüyor.
Tabi ki her güzel şeyin kötü yanları da bulunmaktadır. Bitcoin madenciliğinin diğer madencilik dalları gibi ekolojik yaşam ve yeşil çevre bakımından dost olmadığını da belirtelim. Dijital para madenciliğindeki temel kaygılardan biri enerji tüketiminin çok fazla ve yoğun olmasıdır. Bununla birlikte, geniş kapsamda enerji tüketiminin çevreye verdiği zarar hesaba katılmalıdır. Gelişen ASIC çip teknolojileriyle birlikte gelecek dönemlerde enerji tüketimini azaltacak daha verimli makinelerin yapılması beklenmektedir. Bu sayede yoğun elektrik tüketiminin de azalması beklenebilir. Fakat, sürekli olarak madencilik ağına yeni dahil olan cihazlar sebebiyle enerji tüketiminin azaltılması düşük bir ihtimal olarak görülmektedir. Diğer yandan, madencilik veri fabrikalarının enerjiyi doğal yoldan yenilenebilir şekilde üreten İzlanda (doğal sıcak su kaynaklarından enerji üretimi) gibi ülkelerde yapılması ekolojik yaşam ve çevre için daha uygun olabilir.