Enflasyon, mal ve hizmet fiyat seviyesinin artması sonucu paranın, alım gücünün azalması anlamına geliyor. Söz konusu itibari para birimleri olunca ülke ekonomisinin zarar görmemesi için merkez bankaları devreye girer. Örneğin Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın temel amacı Türk Lirası’nın fiyat istikrarını sağlamaktır. Ancak kripto paralarda böyle bir dengeleyici mekanizma bulunmuyor. Zaten kripto paraların merkezsiz yapısı nedeniyle böyle bir şey pek de mantıklı sayılmaz.
Günümüz bankacılık sistemi gereği insanlar altın ve gümüş gibi değerli metalleri yanında taşımak zorunda değil. Bunun yerine günlük hayatta para adı verilen banknotlar kullanılıyor. Fakat bu banknotlar geçmişte olduğu gibi altın standardına uygun olarak basılmıyor. Altın standardının terkedilmesiyle karşılıksız para basma yetkisini kendinde bulan hükümetler yüksek enflasyonun pençesinde ülkelerini uçurumun eşiğine dahi sürükleyebiliir.
Dünyanın en büyük petrol rezervlerinden birine sahip olan Venezuela, ABD yaptırımlarının etkisiyle özellikle ekonomik açıdan zor günler geçiriyor. Düşünün ABD, iplerini elinde bulundurduğu geleneksel finansal sistemle dünya ülkelerini tehdit edebiliyor. Para çok güçlü bir silah, bu nedenle değer kaybetse ne olur demeyin. IMF geçtiğimiz günlerde yayımladığı raporunda Venezuela’daki enflasyonun yıl sonuna kadar yüzde bir milyona ulaşabileceğini kaydetmişti. Bu kısaca Venezuela’nın sonunun yaklaştığı anlamına geliyor.
Venezuela bu ekonomik çıkmazdan kurtulmak amacıyla petrol destekli Petro’yu duyursa da henüz bu kripto para biriminin listelendiği doğru düzgün bir kripto para borsası dahi bulunmuyor. Hatta bazı çevrelerce Petro, her şeyini kaybetmiş Venezuela hükümetinin hayatta kalmak için attığı umutsuz bir adım olarak görülüyor.
ABD’nin uyguladığı yaptırımlar sonucu Arjantin, İran, Venezuela Rusya ve Türkiye ekonomik olarak zor günler geçiriyor. Acaba kripto paralar geçerliliğini yitirmiş geleneksel finansal sisteme bir alternatif oluşturabilir mi? Bu soru hem evet hem de hayır şeklinde cevaplanabilir. Türkiye’nin de aralarında bulunduğu bazı ülkelerde ekonomik bunalımın da etkisiyle zaman zaman kripto paralara yönelik talep ciddi bir şekilde artabiliyor. Venezuela’nın Petro örneği üzerinden gidelim. Venezuela vatandaşı olsaydınız 45 milyar dolar borca sahip bir devlet şirketinin ürettiği petrolden destek alan kripto para birimine mi yatırım yapardınız yoksa merkezsiz Bitcoin’e mi?
Bitcoin’e duyulan güven merkezsiz yapısından kaynaklanıyor. Ne kadar üretileceği dahi belli, yani gelecekte birileri 21 milyon Bitcoin bize yetmedi, haydi biraz daha Bitcoin üretelim diyemeyecek. Bu nedenle devletler atıldıkları milli kripto para macerasında öncelikle merkezsiz bir yapı inşa etmeye dikkat etmeliler. Çünkü devlet destekli kripto para bu konuda kendinden ödün verecek olursa itibari para birimlerinden bir farkı kalmaz.
Yüksek enflasyonun beraberinde getirdiği 2008 Dünya Ekonomik Krizi sonrası insanlar geleneksel bankacılık sistemine olan inancını kaybetmişti. Satoshi Nakamoto’da böyle bir dönemde Bitcoin’i geliştirdi ve insanlığın kullanımına sundu. Sadece ve sadece 21 milyon adet üretilecek olan Bitcoin deflasyonist bir yapıya sahip. Hatta kaybolan çalınan Bitcoin’ler sayesinde Bitcoin’in deflasyonist yapısı da zaman içerisinde daha da güçlenecek. Ancak toplam Bitcoin arzının gelecekte ihtiyaçları karşılamaya yetmeyeceği de bir gerçek.
Bu nedenle geleneksel sistemde altınla benzerlik gösteren Bitcoin rezerv para birimi olarak kullanılmaya pek elverişli değil. Hatta Bitcoin bunun için oldukça ilkel. Ancak gelecekte geleneksel finansal sistemi tamamıyla tarihin tozlu sayfalarına gömebilecek gelişmiş kripto para varyasyonları geliştirilebilir.