Son dönemde özellikle finans çevrelerinde sürekli dillendirilen “Asıl devrim BitCoin değil onun altyapısı BlockChain!” söylemi ne derece gerçekçi?
BitCoin’in son birkaç yıldaki baş döndürücü performansının ardından piyasalara çıkan Ethereum, Ripple gibi (KriptoPara olarak da tanımlanan) BitCoin türevlerine de yatırımcıların yoğun ilgisi sonucu, 2017 yılı başında 17,5 milyar dolar olan bu türev pazarın toplam değerini 170 milyar dolara kadar yükseltti.
KriptoParaların halka arz biçimi olarak tanımlayabileceğimiz ICO (Initial Coin Offering) son dönemde epey ilgi çeken kavramlardan ve girişimcilere bir girişimin dijital dünyada nasıl finanse edilebileceğine ilişkin son derece yenilikçi bir model sunuyor. Türkçeye KriptoArz olarak çevrilebilecek bu yöntem sayesinde dijitalleştirdiğiniz herhangi bir hizmet ya da ürün girişimini melek yatırımcı çıkmazına girmeden bir açıklayıcı döküman (White Paper) hazırlayıp bunu İnternet üzerinden doğrudan irili ufaklı yatırımcılarla buluşturuyor ve sermayenizi onlardan mevcut bir KriptoPara (BitCoin ya da Ethereum) olarak toplayabiliyorsunuz.
Kuşkusuz dünya finansal sisteminin tamamen dışında gelişen ve bugün itibarıyla binin üzerinde KriptoPara ve bunların dünyanın dört bir yanından irili ufaklı yüzbinlerce yatırımcıdan oluşan bu piyasanın regülasyona muhtaç ve bugünlerde Çin ve Rusya gibi ülkelerde lisansa bağlanma aşamasında olduğunu da not edelim.
İşte ilk zamanlar ağırlıkla yatırımcıların ilgisini çeken KriptoParaların işleyiş mekanizmalarının gelecekte sadece finans değil hemen her sektörde etkili olabileceğinin anlaşılmasıyla birlikte başta dijital olmak üzere hemen her alandaki girişimcinin de zihninde fırsat ışıkları yanmaya başladı. Sanırım bu yüzden, son dönemde konuya ilişkin olağanüstü sayıda soru, mesaj, eğitim ve konuşma talebi geliyor.
Ancak gelen taleplerin kimisinde şöyle ilginç bir not da düşülüyor: “Biz BitCoin’e değil onun altyapısını oluşturan BlockChain teknolojisinde odaklanmak istiyoruz!”. Küresel finans devi JPMorgan’ın CEO’su JamieDimon tarafından bayraktarlığı yapılan bu “BitCoin yatırımcılar için fazlasıyla spekülatif ve onları eninde sonunda mağdur edecek. Ama onun altyapısı BlockChain bir devrim ve biz de zaten ona odaklanıyoruz.” yaklaşımı, kimi finans çevreleri tarafından da hemen her fırsatta dillendiriliyor. BitCoin’i en başından beri bir tehdit olarak gören ve ”kendi varlıklarını sürdürebilmek için BitCoin’in yıkıcı özelliklerini kuşanarak onu kendi silahıyla vurmak” gibi bir arzunun adeta bir dışa vurumu olan bu söylem, aslında konuyu tam anlamıyla kavramamız açısından daha işin başından bir önyargı oluşturuyor.
Kuşkusuz BlockChain, BitCoin’in tam kalbinde yatan bir cevher. Kabaca “Dijitalleştirilmiş bir varlığın İnternet üzerindeki bir noktadan diğerine aracısız, güvenli, anonim, zaman-mekandan bağımsız ve hızla aktarılmasını sağlayan ve ilk işlemden sonuncuya tüm bu aktarım kayıtlarının herkese açık bir dijital defterde birbirine blok blok zincirlenerek tutulduğu bir dijital transfer ve kayıt platformu” olarak da tanımlayabileceğimiz BlockChain’in finans dışında sayısız alanda da yenilikçi kullanımları olacak. Ancak BlockChain’i yıkıcı yenilik (disruption) seviyesinde kullanabilmek için, BitCoin ve türevi KriptoParaların çalışma mantığını anlamaya ve BlockChain’i de o mantıkla birlikte kullanmaya ihtiyaç var.
Neden mi?
Çünkü BlockChain’i kendi iş sürecine entegre etmeye çalışan başta finans olmak üzere her sektörden şirketin, onun özünü oluşturan “merkezsiz, aracısız ve açık-defter” karakteristiğini kullanmıyor ya da eksik kullanıyor da ondan!
Basit bir örnekle anlatmaya çalışalım; Dünyadaki bütün kurum ve kuruluşlar arasında her zaman ve her yerden aracısız, komisyonsuz (ya da çok düşük komisyonla) para transferi ve ödeme yapabilen bir çözüm geliştiren Ripple firması, bu çözümünü hem XRP kodlu bir KriptoPara olarak yatırım piyasalarına hem de RippleNet adlı BlockChain temelli bir bankalararası transfer ve ödeme ağı olarak dünyadaki bankalara sunuyor. Üstelik 27 ülkeden 75’ten fazla banka da RippleNet’e dahil.
RippleNet ile XRP arasındaki en önemli fark ise, BlockChain ağının KriptoPara versiyonuna göre daha merkezî, komisyonu daha yüksek ve şeffaflığı daha az bir muhasebe defterine sahip olması. Bunun nedeni ise, bankaların BlockChain’i kendi iş modelleri içinde asimile etmek istemesi ama mevcut komisyon geliri haricinde daha yenilikçi bir iş ve gelir modeli geliştirememeleri.
Oysa asıl yıkıcı yenilik, BlockChain’in teknolojisinden ziyade bunun bir KriptoPara olarak sunulup kullanılmasında.
Yine Ripple örneğinden devam edecek olursak, KriptoPara Ripple’ın asıl iş modeli, komisyon gelirlerinden geçinmek değil piyasaya arz edilen miktarın kullanım yaygınlığını ve çeşitliliğini arttırarak XRP’nin piyasa değerini arttırmak ve bu sayede kendi ellerindeki (ve/veya piyasaya çıkaracakları yeni sürüm) XRP miktarı sayesinde de sektörü şekillendirmek. İşte tüm bunlar, XRP’yi bankaların kullandığı RippleNet’e karşı daha ilk günden avantajlı kılıyor.
XRP dışında yeni nesil akıllı kontratlarla noter, banka gibi aracıları ortadan kaldırmaya aday Ethereum ve NEO,, oyun sektöründe para yerine kullanılıp yaygınlaşmaya başlayan GameCredits ve MobileGO gibi piyasaya arz edilen KriptoParaların ICO ile birlikte oluşturdukları geniş tabanlı sahiplik yapısı ve ekosistemlerini görmezden gelip, onlardan sadece BlockChain özelliklerine sahip birer uygulama gibi söz etmek son derece yüzeysel bir değerlendirme olur. Yine ilginç bir örnek olarak Musicoin gibi eser sahiplerinin telif haklarını korumak için şeffaf bir telif defteri tutan ama kar amacı gütmeyen bir ‘para’ yapısı da bu konuda çalışan tüm telif kuruluşlarını devreden çıkarmaya aday. Ama bunu yapabilmesinin nedeni, sadece BlockChain altyapısı değil onun da ötesinde bir KriptoPara olmasıdır. Kuşkusuz sadece BlockChain özelliğiyle hayata geçirilecek uygulamalar olabilir ama onların hem yerine kullanılabilecek kripto imza, e-imza gibi alternatiflerin halihazırda var olduğunu, hem de hiç bir sektörde dönüşüm yaratabilecek bir yıkıcı etkiye ulaşamayacağını düşünüyorum.
Sonuç olarak, BitCoin ile başlayan bu yeni dönüşümü anlayabilmek ve bundan kendimize, kurumumuza veya ülkemize fayda sağlayabilmek için BlockChain’e odaklanmak yerine birkaç adım geriye çekilerek büyük resme yani KriptoPara kavramına ve onun nasıl işlediğine bakmak daha anlamlı.
Yani “BlockChain’e değil onun özünü oluşturan KriptoPara iş modeline odaklanmak zorundasınız!”
Alıntı: ismailpolat.com