ABD merkezli kripto para borsası Coinbase bölgenin en büyüğü ve halka açık bir şirket. Bu kripto için harika. Çünkü ülkedeki kripto çalışmalarına öncülük eden güçlü bir aktör var. Bu lobicilik faaliyetlerinden tutun kriptonun halk cephesinde propagandasına kadar Coinbase’e büyük misyonlar yüklüyor.
ABD Risk Altında
Coinbase inandığı şeyleri savunuyor ve kriptonun gerçekten ABD geleceği için önemli olduğunu her fırsatta vurguluyor. Bu duruş özellikle Cumhuriyetçilerden büyük destek bulmaya başladı. İlk bakışta blockchain teknolojisi ile ulusal güvenlik arasındaki bağlantıyı görmek zor olabilir. Ancak Amerikan tarihi boyunca, yeni teknolojilerin benimsenip benimsenmeyeceğine ve nasıl benimseneceğine ilişkin kararlar, ilk başta savunma için çok az doğrudan uygulaması varmış gibi görünenler bile, güvenlik ve ABD’nin dünyadaki liderliğini derinden etkilemiştir.
Geçmişten Örnekler
Onlarca yıldır ABD şirketleri otomobil, ev aletleri ve seri üretim giysiler gibi yeni uygun fiyatlı tüketim ve sanayi malları üretmek için tasarlanmış üretim kapasitesi inşa etti. Büyük Buhran‘ın devam etmesine rağmen ABD, Pearl Harbor saldırısının ardından savaşa girdiği yıl olan 1941’de 3 milyondan fazla otomobil üretti. Detroit tüm savaş boyunca sadece 139 otomobil üretecek olsa da, fabrikaları asla durmadı.
Pearl Harbor’dan sonra Roosevelt yönetimi, imalat sektörünün savaş zamanı için yeniden donatılmasını denetleyen Savaş Üretim Kurulu’nu kurdu. Başkan Franklin D. Roosevelt, savaşta zaferin savaş alanından çok önce başladığını anlamış ve “güçlü düşmanlarla daha fazla mücadele edilmeli ve daha fazla üretilmelidir” demiştir. ABD şirketleri tanklar, silahlar ve uçaklar gibi ağır ekipmanların yanı sıra mermiler, üniformalar ve hatta özel şeker çubukları gibi daha küçük ürünler de üretti. Savaşın sonunda, dünyadaki sanayi üretiminin yarısı ABD’deydi.
ABD’nin İkinci Dünya Savaşı’nı kazanmasını sağlayan şey tek başına askeri gücü değildi. ABD, fabrikalar, kalifiye işçiler ve hem hammaddeleri hem de mamul malları taşıyabilen bir tedarik zincirinden oluşan dünyanın en büyük üretim altyapısından yararlanabildiği için kazandı. Başta Türkiye olmak üzere gelişmekte olan ülkelerin buradan çıkaracak dersleri olmalı.
“İkinci Dünya Savaşı’ndan sadece birkaç yıl sonra, Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği hızla on yıllar sürecek bir güç mücadelesine girişti. Her türlü teknoloji -doğrudan askeri uygulamaları olmayanlar bile- bu çatışmanın kritik bir savaş alanı haline geldi. Her iki ülke de göklerde ve uzayda kontrolün öneminin farkına varmış olsa da, Sovyetlerin plaj topu büyüklüğündeki Sputnik uydusu yörüngeye ilk ulaşan uydu oldu. Ancak son sözü Sovyetler söyleyemeyecekti çünkü bu ilk yenilgi ABD’yi harekete geçirdi. Sputnik utancının tekrarlanmasını önlemeye kararlı olan ABD, Amerika’nın yeni nesil teknolojileri ve bunların savunma uygulamalarını geliştirmesini ve bunlarda uzmanlaşmasını sağlamak için özel sektörün, devlet kurumlarının ve akademinin en iyilerini kanalize etmek üzere tasarlanmış bir ajans olan DARPA’yı, Savunma İleri Araştırma Projeleri Ajansı’nı kurdu. Proje hemen başarıya ulaştı; kurulduğu yıl DARPA dünyanın ilk iletişim uydusunu fırlattı.”
Bugün DARPA, hızla gelişmekte olan yapay zeka alanında öncü çalışmalar yapıyor. ABD’nin yirmi birinci yüzyılda güvenliği tanımlayan çeşitli alanlara hakim olmaya başlamasının bu örneği, erken bir gecikme olmasına rağmen, hükümetin Amerikan yaratıcılığını ve özel sektörünün verimliliğini kullandığında nelerin mümkün olabileceğini göstermektedir.
Intel ve Çıkarılacak Dersler
Kaliforniya merkezli Intel, 1971 yılında ticari olarak uygulanabilir ilk mikroişlemciyi piyasaya sürerek kişisel bilgisayar devrimini ve oyunlardan İnternet ve blockchaine kadar ondan sonra gelen her şeyi ateşledi. 1990 yılında ABD dünyadaki yarı iletkenlerin %37’sini üretirken, bu oran o zamandan beri %12’ye geriledi. ABD bu alandaki gevşekliğin bedelini çip krizinde fazlasıyla ödedi.
2020 yılına gelindiğinde, Tayvan dünya çip üretim kapasitesinin çoğunluğuna (%22) sahip olurken, onu Güney Kore (%21), Japonya (%15) ve Çin (%15) takip etti. Bu, bu temel ürünün üretiminin büyük çoğunluğunun dünyanın tek bir bölgesinde, doğal afetlere ve giderek artan jeopolitik risklere açık bir bölgede merkezileştiği anlamına geliyor.
Uzun bir kararsızlık döneminin ardından ABD 2022 yılında harekete geçti. Beyaz Saray ve iki partili geniş Kongre desteğiyle, ABD’de gelişmiş yarı iletken geliştirme ve üretimini finanse etmek için 52 milyar dolar ve beş yıl boyunca araştırma için yaklaşık 100 milyar dolar sağlayan CHIPS Yasası yürürlüğe girdi. Bu örnek ABD’nin yenilikten kaçınması, mevcut gücünü üretim anlamında daha ileri götürmekte geri kalmasının ne gibi sonuçlar doğurabildiğini gösteriyor.
Kripto Paralar ve ABD
Eğer ABD önümüzdeki on yıllarda da dünyadaki hakimiyetini korumak istiyorsa kripto paralara sırt dönmemesi gerekiyor. Bu alanda dünyanın dört bir yanında harekete geçmiş ülkeler büyük adımlar atıyor. Üstelik ABD çok daha kötüsünü yapıyor. Ülkede doğmuş milyar dolarlık kripto şirketlerini düzenleyici baskı nedeniyle Asya ve diğer bölgelere göç etmeye zorluyor. Bu tıpkı Intel’in yeni teknolojiyi anlamayan düzenleyiciler nedeniyle Çin’e taşınmak zorunda bırakılmasına benziyor.
Coinbase bu konuda şunları yazdı;
“Blockchain ve kripto ABD, müttefiklerimiz ve düşmanlarımız için bir sonraki olmazsa olmaz teknolojidir. Big data, finansal işlemler ve tedarik zincirlerini kapsayan potansiyel faydası, onu umut verici bir ticari fırsat ve siber saldırılar için bir hedef haline getiriyor. En gelişmiş kripto teknolojisini kıyılarımızda tutmak için ABD’nin bir kripto ekosistemi oluşturmada diğer ülkeleri geride bırakması gerekiyor. Bunu yapabilecek güce ve bilgi birikimine sahibiz, ancak tarihsel olarak ABD’nin üstünlüğünü korumasına yardımcı olan siyasi liderlikten yoksunuz. Hükümetin sübvansiyonlarına veya yatırımlarına ihtiyacımız yok, ancak kripto yatırımcılarına ABD mahkemelerinin ve hukuk sisteminin öngörülebilirliğine ve kesinliğine erişim sağlayan temel yasal ve düzenleyici altyapıya erişime ihtiyacımız var. Avrupa Birliği, Brezilya, Avustralya ve diğerleri de dahil olmak üzere, kripto ekosistemi için elverişli düzenleyici rejimler uygulayan pek çok yargı alanı varken, kripto ekosistemini ABD’de kalmaya ikna etmek zordur. Bu kritik alanda geride kalma ihtimali, Amerikan güvenliğini ve liderliğini güvence altına almak isteyen herkesi endişelendirmelidir, ancak CHIPS Yasasının kabul edilmesi, bölünmüş zamanlarda bile Amerikan halkının ulusal güvenliğimize yatırım yapmak için bir araya gelebileceğini göstermektedir ki bu gerçekten de umut verici bir işarettir.”
Şimdi gelecek ABD’nin gecikmiş CHIPS yasasına benzer şekilde kriptoyu kucaklayıp kucaklamayacağını izleme zamanı. Eğer ABD bu konuda geride durmaya devam ederse muhtemelen Web3 alanında söz sahibi olamayacak ve Web2’nin devleri çökerken ABD’de nerede hata yaptığını anlayacak.