Maliye bölümünde lisans eğitimim boyunca en çok duyduğum aforizmalardan biri, kripto paranın sorgulattığı sistemin tahtında olan doların bir yüzünde gördüğümüz Benjamin Franklin’in “hayatta iki şey kesindir, vergi ve ölümler” sözü olsa gerek. İnsanlığın tarihsel sürecine baktığımızda da bu aforizmayı haklı kılacak bir şekilde, (bazı dönemler düzensiz de olsa) ilk çağlardan bu yana verginin hep “kesin” ve “keskin” olduğunu gözlemliyoruz. Magna Carta’daki gibi ağır vergilerden dolayı merkezi otoritelerin sorgulandığı dönemler olsa da, vergi devletlerin gücünü koruyabilmek için kullandığı enstrümanlardan biri olarak yoluna hep devam etti. Ama son yüzyıllarda devletlerin/kralların/imparatorların zenginliğinin, halkın zenginliğinden geçtiği düşüncesinin yerleşmeye başlamasıyla vergilerde zaman zaman gevşemeler oldu. Bu gevşemenin önemli bir sebebini de verinin özgürlüğü artıkça, vergi mükelleflerinin vergi otoritesini sorgulama ve takip etme imkanına kavuşmasına bağlayabiliriz. Vergi toplayarak bütçe oluşturan kamu otoritesi düzenli bir şekilde her yıl meclislere bilgi/veri aktarmak zorunda olmasından dolayı, binlerce yıl öncesine göre vergilerimiz daha etkin kullanılmaktadır. Hayal edilen optimizasyon sağlanamasa da bilginin daha hızlı mobilizasyonu ile merkezi otoriterlerin vergi politikaları kamu meclisi/sosyal medya gibi halkın takip edebileceği alanlarda sorgulanabilmektedir.
Bugünlerde ise devletlerin karşısına, vergi toplama gücünü daha da zayıflatacak bir gücün doğmaya başladığını yorumlayanlar var. Merkezi otoritenin kontrolünden çıkarak bir değeri transfer imkanı sağlayan blockchain ekosistemi, merkezi otoriteler açısından önümüzdeki sürecin çok düşündürücü olacağını fısıldıyor. Liberalizm ile verinin özgürlüğü arttıkça merkezi otoritelerin zayıflığını yaşadığımız bu yüzyılda, internetin de verinin kontrolünü daha da gevşettiğini görüyoruz. Merkezi otoriteler, veri seyahatinin blockchain ekosisteminde merkezlerden kurtulunca ekonomik olarak da zayıflayacağa benziyor. Bu yüzden devletlerin, hızlı ve etkin çözüm almak zorunda olduklarını söyleyebiliriz. Fakat aracı hizmeti sağlayan bazı devlet kurumlarına da ihtiyaç kalmayacağı için aslında vergi konularının bazılarının da tartışılmaya açılması gerektiğini düşünenler var. Bu yüzden önümüzdeki süreçte vergi mükellefi tanımının, vergi toplama sürecinin ve vergi konularının değişeceğini öngörmek mümkün.
“Hayatta iki şey kesindir, ölüm ve vergiler” aforizmasındaki ölümsüzlüğü tartışmaya açmayı hedefleyen iddialı çalışmaların olduğu bir dünyada 🙂 aforizmadaki bir diğer iddiayı da blockchain ekosistemindeki kripto para teknolojisinin varlığının tartışmaya açtığı iddia ediliyor. Verginin ölümsüz olduğu insanın ölümlü olduğu halen tek keskin gerçek olmasına rağmen kripto paranın yaygın kullanımı ile kayıt dışı ekonomi oluşma ihtimalini gözlemleyebiliyoruz. Bu yazımda kripto para ve vergi ilişkisini analiz edeceğiz. Şimdi bu konuyu incelemeden basit tanımlara göz gezdirelim,
Vergi nedir?
Devletin, kamu hizmetlerinin finansmanını sağlayabilmek için kişilerden ve kurumlardan ödeme gücüne göre “kanun yoluyla” zorla aldığı parasal değerdir. (Not:1 Gönüllü de versek, vermek zorunda olduğumuz için “zorla” yazıldı). (Not:2 Güney Kore’de Ağustos ayında otomasyondan da vergi alınması kararlaştırıldı. Kişilerden ve kurumlardan hariç bir varlıktan talep edilen ilk vergi olarak tarihe geçmiş olabilir. Yapay zeka ile mücadele için çıkarılan bu vergiyi aynı zamanda, devletleri kuran biyolojik varlığın teknolojik varlık olan yapay zeka ile ekonomideki mücadelesi olarak da yorumlayabiliriz). Devlet bu verginin ne zaman doğacağını yani verginin hangi konularda toplanabileceğini de kanunlarla belirtmiştir. Verginin kanuniliği ilkesinden dolayı da konusu belli olmayan vergiyi koyamaz ve toplayamaz. Anayasal güvence altına alınan verginin kanuniliği ilkesi, bireyi, keyfi uygulamalara karşı korumayı hedeflemektedir.
Bu yazımıza konu olan vergi türleri ise aşağıdakilerdir. Kripto para teknolojisi, birçok vergi konusu üzerinde etkisi olacağı tahmin edilse de yakın tartışma türleri gelir, mal ve hizmet vergileri üzerine olduğu için bu yazımızda sadece bunları değerlendireceğiz. Devletin aldığı vergileri daha da ayrıntılı incelemek isteyenler için ise linki buraya bırakıyorum:
https://intvd.gib.gov.tr/internetvd/html/vergi_turleri_tr.html
- Gelir üzerinden alınan vergiler
- Mal ve hizmet üzerinden alınan vergiler
Kripto para vergi konusu olabilir mi?
Bu soruya cevap vermeden önce kripto paranın ne olduğu üzerinde hemfikir olmamız gerekmektedir. Biz tanım üzerine hemfikir olamasak da kamu otoritesinin, kripto paraya vergi hukukuna göre cevap verebilmesi için bir tanım yapması gerekmektedir. Vergi konusunun tanımı belli olursa mekanizmayı tartışmaya başlayabiliriz. Ama bence daha mekanizmaya geçebilmiş değiliz. Çünkü devletler de devletimiz de yatırımcılar da kripto paranın ekonomik tanımları üzerine tartışmaya devam ediyor, etmeli de. Örneğin Türkiye’de kanun yapıcılardan çok farklı açıklamalar geliyor. Bir bakanımız saadet zinciri tanımı yaparken bir bakanımız balon ve değeri olmayan bir varlık olarak tanımlıyor. Bu tartışmaların arasında Merkez Bankası Başkanı “gelecekte ekonomik istikrarı sağlayabilecek bir araç olabileceğini” açıklıyor. Aynı günlerde İMKB başkanı yerli kripto para projesi üzerinde çalıştıklarını duyuruyor. Saadet zinciri açıklaması yapıldığı günlerde ise Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Cemil Ertem Milliyet Gazetesi’ndeki “İktisat aptal değildir; bizi de aptal yerine koymayın!” başlıklı yazısında “Çok yakında bütün ülkeler, bu şifrelenmiş işlem takibini sağlayan ticari-elektronik veri tabanlarını ve bunun genel ve yerel değişim araçlarını (Bitcoin’leri) geliştireceklerdir.” diyerek olumlu görüş belirtiyor (http://www.milliyet.com.tr/yazarlar/cemil-ertem/iktisat-aptal-degildir-bizi-de-2572173)/.
Yukarıda da görüldüğü gibi aslında kripto para tanımı üzerinde bir anlaşma sağlanamamıştır. Hatta daha bir tanım bile önerilmemiştir. Tanım üzerine anlaşmak önemlidir. Çünkü yapılacak tanımlar maliyenin vergi konusunda bakış açısını anlamamıza yardımcı olacaktır. Merkez Bankası, SPK, Maliye Bakanlığı ve hatta bugünlerde Hazine Müsteşarlığı kripto paranın geleceği için kurullar oluşturdu. Süreci yakından takip edeceğiz…
2008 yılında bir makale ile yola çıkarak ilk kripto para olma özelliğini taşıyan “Bitcoin”, adından da anlaşılacağı gibi kendisini “para” olarak tanımlıyor. Paranın işlevlerini yerine getirdiğini iddia eden Bitcoin ve türevleri -bu dönemde- volatilitesi yüksek olsa da para olma amacıyla kurgulanan bu matematiksel varlıklardır. Peki para olma amacına cevap verebiliyor mu?
Şimdi paranın bazı işlevlerine bakalım:
- Değişim aracıdır: Bitcoin veya türevleri borsalarda yeni görücüye çıkmasından dolayı ani inişler-çıkışlar veya hızlı çıkışlar göstermektedir. Bu ani hareketlerde devletlerin, finans dünyasının veya bazı manipülatif yanlış bilgilerin de etkisi vardır. Bu yüzden kripto para teknolojisinin faydaları daha geniş topluluklar tarafından kabullenildikçe manipülatif açıklamaların karşılığı azalacaktır. Bitcoin ile birçok kurum ödeme kabul ederken, ani iniş-çıkışlardan dolayı bazı kurumlar Bitcoin haricindeki farklı kripto paraları kabul etmektedir. Fakat şurası kesindir ki kripto paralar ile değişim yapmak pratikte mümkündür ve daha işlevseldir. Tasarlanan gelecekteki hayatımızda bütün değişimleri kripto paralarla daha hızlı, daha maliyetsiz ve daha güvenli yapacağımız öngörülüyor. Bu yüzden hayatımızdaki makinalarımızın alışverişinde veya hizmet satın alımında veya elimizdeki varlığımızı değiştirmek istediğimizde kripto paralar bize bu imkanı sağlayacaktır.
- Değer ölçüsüdür: Paradan, mal ve hizmetlerimizin değerini ölçmesini bekleriz. Kripto paralar daha yasallaşmadan bile piyasada mal ve hizmetlere değer ölçüsü olmayı başarmıştır. Türkiye’den veya dünyanın birçok yerinden bu konuda haberler alınıyor. En son haberi KFC’den aldık. Hizmetlerinin değerini kripto paralarla belirleyebileceğini duyurdu.
- Yatırım ve tasarruf aracıdır: Bu dönemde kripto paraların belki de en çok öne çıkan özelliği yatırım veya tasarruf aracı olarak değer görmesidir. Servetlerimizin dijitalleşme sürecinde, güvenli ve maliyetsiz bir araç olarak görüldüğü için çok hızlı talep alan kripto paralar, yatırım olarak da ön plana çıkıyor. Dijitalleşme süreci tamamlanıncaya kadar yatırım olarak yüksek kazanç oranı sağlayacaktır. Fakat Bitcoin gibi adet sayısı sınırlı paralar her zaman altın gibi değerlenmeye devam edecektir (Bu öngörüm yatırım tavsiyesi değildir :). Ayrıca bütün kripto paraların vaat ettiği bir teknoloji vardır. Bu kripto paraların vaat ettiği teknoloji, hayatımızda kullanımda artıkça, yatırımları değerlenecektir. Bu yüzden bizler geleceğin Apple’ı olabilecek şirketleri çok önceden fark edebilemek için bu teknolojileri araştıracak ve o vaatlere yatırım yapacağız. Kripto paraların bu dinamik hedefleri, yatırım özelliğini hep korumasını sağlayacaktır.
- Ekonomi politikası aracı değildir: Evet itibari paranın bu işlevini karşılamıyor. Hatta itibari paranın bu işlevini yok etme iddiası taşımaktadır. Çünkü son yüzyıllarda para arzı ile ekonomi politikası belirleyen merkezi otoriteler yüksek enflasyonlara neden olmuştur. 2008 yılından sonra Amerika’nın bastığı “karşılıksız” para tüm ülkeleri zorladı. Zorlamaya da devam ediyor. İtibari paranın en çok eleştiri aldığı bu konuyu da çözüme kavuşturacak gibi görünüyor.
Kripto paralara yukarıdaki işlevleri karşıladığı için “para” tanımını getirmek gerektiğini düşünen birçok kurum ve kişi var. Ama genel eğilim -kontrol altına alabilmek için olsa gerek- dijital emtia veya mal olarak kabul etme yönünde. İngiltere, Almanya, Amerika gibi birçok ülkede kripto paranın vergilendirilmesi için bu tanımla ciddi çalışmalar yapılıyor. Türkiye’de de benzer bir tanımla vergi konusu olma ihtimali çok yüksek görünüyor. Ayrıca kripto paranın üretimi (madencilik) konusu var. Bu üretim sürecinden elde edilen kazanç, gelir vergisi konusu için uygun görünüyor. Kripto paralarının borsalarda talep görmesinden kaynaklanan değer artışının vergi konusu için tartışmalı alan olsa da üretimi açısından bu durum söz konusu değildir. Gerçek ve veya tüzel kişilerin bu üretim sürecinde vergi ile karşı karşıya kalması muhtemeldir.
Kripto paralar nasıl vergilendirilir?
Gelir Vergisi açısından;
Merkezi otoriteler veri üzerindeki kontrolü kaybetmeyi gözardı edip, kripto paraları vergilendirerek meşrulaştırma sürecine girseler de daha önemli bir konuyu çözmek zorunda olduklarını görüyoruz. Çünkü kazancı tespit edebilmenin zorluğu ile karşılaşıyorlar. Daha önce İsviçre bankalarına veya vergi cenneti ülkelerine sadece bir grup ulaşabilirken, bugünlerde ise herkesin ulaşabilme ihtimali ile karşı karşıyayız. Birden fazla dijital cüzdanda var olan 1400 kripto paranın değer artışından kaynaklanan geliri, bireyler beyan etmezse vergi otoritesinin tespit etmesi zor görünüyor. Sadece anonim bilgilerle ulaşılan bu dijital cüzdanlardaki değerleri tespit etmek zorluğu sebebi ile “nereden buldun yasasına” tekrar ihtiyaç duyabiliriz. Amerika’da hazırlanan taslağa göre analiz edersek, borsadan alınan kripto paranın, satış zamanındaki kazanç farkı hesaplanıp vergilendirilmesi planlanıyor. Bu taslakta satış yaptıktan sonra oluşan kazancı bankaya havale etmemizle tespit edebiliriz. Fakat kripto paraların yaygın kullanımı ile sistem içerisinde mal ve hizmet satın almamız durumunda tespit mümkün olmayacaktır. Bu durumda kripto para sahipleri, bir merkezi otoritenin aracı finans kurumlarını kullanmadan kazançlarını değerlendirmiş olacaktır. Burada kişilerin veya hizmet sağlayacıların “rıza” ile beyan etmesi gerekecektir. Mevcut sistemde bile “rıza” ile beyan etmeyen gerçek kişileri veya kurumları düşününce, merkezi otoritenin sistemsel açığı çözmek için yoğun çaba harcaması gerekmektedir.
Mal ve Hizmet Vergisi Açısından;
Kripto paraları yurt içinden temin edenler, alış-satış esnasında gerçekleşen komisyonun KDV’sini ödemektedir. Vergi mükellefi olan borsalar da ayrıca komisyon gelirleri için vergi ödemektedirler. Bu konuda sorun görünmemekte. Fakat yurt dışındaki borsalar için bu vergi söz konusu değildir. Yurt dışındaki bazı borsalardan kripto para temin edenler hiç bir vergi ile karşı karşıya kalmayabiliyor. Daha ağır vergiler olması durumunda, vergi kontrolü olmayan ülkelerin borsaları daha çok ilgi görecektir.
Mal ve hizmet alımınından/satımından oluşacak vergi de tartışılmaktadır. Bugünlerde kripto para ile ödeme kabul eden kuruluşlar açısından bazı sorunlar bulunmaktadır. Normalde “yabancı para” ile ödeme kabul ettiğini açıklayan kuruluşlar, bu ödemeleri aldıktan sonra “yabancı para” olarak kaydetmeleri gerekmektedir. Bu Türk Lirası olmayan paraları, Türk Lirası’na çevirdiklerinde arada oluşan farkı da muhasebeleştirmeleri gerekmektedir. Fakat böyle bir düzenleme söz konusu olmadığı için “Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun” bu ihtiyacı karşılayamamaktadır. Bu ödemelerin daha sonra sorun oluşturmaması için kripto paraların muhasebeleştirilmesi ile ilgili kanunu beklemek gerektiğini düşünmekteyim. Fakat muhasebeleştirilmesi mümkün olsa da rızası ile beyan etmeyen hizmet sağlayacıları kontrol altında tutmak çok zor olacaktır. Bu konuda vergi sürecini motive eden mekanizmalara ihtiyaç vardır.
Çin devleti, vergi toplayabilmek için blockchain ekosistemiyle vergi dairelerini ve vergi beyanını kaldırmak istiyor. Fakat bunun için merkezi otoritenin blockchain ekosisteminde belirlediği platformları kullanmak gerekmektedir. Böyle açıklamaların nasıl hayat bulacağı düşündürücüdür. Çünkü Çin için Google’ı yıllarca sansürlemek çok kolayken, merkezi bir sistemle çalışmayan internet hizmetlerini engellemek imkansızdır. Bunun için internetin fişini çekmek gerekiyor. Buna hiçbir devlet yanaşmayacaktır.
Vergi düzenlemesi olursa kripto para kazançları için geriye dönük beyanname istenir mi?
Vergi konusu daha kanunlaşmadığı için verginin doğması söz konusu değildir. Herhangi bir düzenleme olursa, düzenlenme tarihinden sonra vergi doğmaya başlayacaktır. Kanunlar aleyhte geri yürümemektedir.
Sonuç
Kanunlara boğulmadan hepimizin konu üzerinde basit tanımlarla tartışabileceği bir hikaye yazmak istedim. Daha ayrıntılı raporu tezimle paylaşacağım. Bu süreçte de ülkelerdeki gelişmeleri ve uygulamaları zaman zaman blogumda paylaşmayı düşünüyorum. Fakat özetlemek gerekirse,
- Değişim aracı olarak kullanmak isteyen firmalar için acilen muhasebeleştirmelerine olanak sağlayan kanunlar yapılmalıdır,
- Geliri tespit etmek kolay görünmemektedir,
- Rıza ile vergi beyanı için motive edici düzenlemeler geliştirilmelidir,
Son olarak da, rıza ile beyan edilmesi kanunlaşırsa, “nerden buldun yasası” olmasa da 2016 yılında yapılan düzenleme ile vergi dairelerinden telefonlar alabilirsiniz.”Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunu” 22. madedeki değişlikle, vergi daireleri dikkat çeken tüketimlerinizi tespit etmeleri durumunda kazancınızı sorgulayabileceklerdir. Eğer kripto paradan elde ettiğiniz kazançların vergilendirilmesi kanunlaşırsa bu değişikliğin verdiği imkan ile vergi daireleri sıkı takipçiniz olacaktır.
Bizleri çok dinamik bir süreç bekliyor. Devletlerin kripto paralara ve bu kripto paralara hayat veren blockchain ekosistemine düşman olmaları imkansızdır. Çünkü devletlerin de birçok ihtiyacını karşılayacak bu ekosisteme düşmanlığın internete düşmanlıktan farkı yoktur. Devletler de internetteki merkezi yapılardan kurtulmanın yollarını blockchain ekosistemi ile arayacaklardır. Bu yüzden interneti tümden engelleyemeceği için blockchain ürünleri hayatımızda hep gelişerek var olacaktır. Devletlerin blockchain ekosistemi ile dönüşümümü hep birlikte izlemeye devam edeceğiz. Fakat Belarus gibi Estonya gibi bazı Afrika ülkeleri gibi dijital dünyanın ilgisini çekecek pozitif düzenlemeler yapmak regüle etmekten daha mantıklı olabilir. Yatırımcıların ilgisini çekebileceğimiz gibi merkezi otoritenin gücünü artırabilecek ve katma değer oluşturacak projelere ev sahipliği yapmamız muhtemeldir. Halen iyi anlaşılamayan blockchain ekosistemini içselleştirmeye motive eden uygulamalar için yapılacak düzenlemeleri bekliyoruz.
Bu makale yazarından izin alınarak yayınlanmıştır. Yazının orijinaline buradan ulaşabilirsiniz: Süleyman Girgin