Bitcoin, insanların kendi kazandıkları paraları, kendilerinin kontrol edebilmesi için yaratıldı. Şu anda kendi sermayemizin nasıl yönetileceği konusunda gerçek söz sahibi bizler değiliz. Buna en güzel örnek de bankaların bizden sağladığı kazançlarla daha az vergi ödüyor olmalarıdır.
Vergi Mükelleflerini Soymanın Tarihi
Dünyanın her yerinden hükümetler, şirketleri korur. Örneğin, finansal bir kriz meydana geldiğinde başarısız olan işletmeler bu krizden kurtulmak için hükümetlere başvururlar. Otomobil fabrikaları ya da hava yolu şirketleri gibi büyük kuruluşları kurtarmak için verilen fonlar ve krediler işçi sınıfını kurtardığı için halk tarafından daha kolay kabul edilir. Ancak hükümetlerin bankaları kurtarmak için attığı adımlar genel olarak nefretle karşılanır.
Hükümetler, bankaların daha kritik riskler alabilmesi için büyük teşviklerde bulunuyorlar. Çünkü kazancı kendi ellerinde tutarken bir kayıp yaşanırsa bu kaybın vergi mükellefleri tarafından karşılanacağını biliyorlar. Dolayısıyla bankalar da politikacılarla olan dostane ilişkiler sebebiyle muazzam miktarda para kazanırlar. Bu yüzden hükümetler ve bankalar gelen yeni teknolojiyle bankacılık sisteminin ekonomiden temizlenmesinin finansal çöküşe neden olabileceği çağrısında bulunuyorlar.
Bu sürecin en son örneğini ABD’nin 2008 yılında yaptığı banka kurtarma paketinde görebiliriz. 2007’deki yüksek faizli mortgage krizinden sonra büyük Amerikan finans kurumları 2008 yılında iflas etti. Ardından Bush yönetimi bu kurumların çoğunu kurtardı. The Troubled Asset Relief Program (TARP) büyük bankaları, vergi mükelleflerinin yani vatandaşların dolarlarıyla doldurdu.
2008’den önce ABD’nin en büyük banka kurtarma programı ise Finansal Kurumlar Reformu, Kurtarma ve İcra Yasası (FIRREA) idi. Her iki olay da ekonominin hükümet tarafından daha fazla kontrol edilmesine, denetlenmesine ve düzenlenmesine yol açtı.
Kurtarma Paketinden Daha Kötü Ne Olabilir?
Banka kurtarma operasyonları vatandaşlar için yeterince kötü ama insanların kendi paraları üzerinde söz sahibi olmadıklarını anlamalarının daha kötü bir yolu daha var.
Kefalet, son yıllarda ortaya çıkan yeni bir kavram. Bu kavram bankaları kurtarmak için vergi mükellefleri yerine mevduat sahiplerini hedef alıyor. Hükümetler bu yolla daha fazla para basabilir ya da borç alabilirse kefaletlerden kaçınmaya çalışacaktır.
Bunun örneği de ilk kez 2013 yılında Kıbrıs’ta ortaya çıktı. ECB ve IMF ile yapılan 10 milyar avroluk bir kurtarmak anlaşmasının parçası olarak Kıbrıs hükümeti, ülkenin en büyük iki bankasındaki tüm sigortasız mevduatlar üzerinde %48 vergi indirimi yapmayı kabul etti. Bu hamle tüm vatandaşlar üzerinde iz bıraktı. Ayrıca bankalara ve hükümete olan güveni sarstı.
Bitcoin ve Blockchain de tam olarak bu durumların karşısında duran bir sistem olarak ortaya çıktı. Bu yeni para sisteminin amacı, insanların kendi kazandıkları parayı yine kendi istedikleri gibi kontrol altında tutabilmelerine izin vermek.