Hong Kong Menkul Kıymetler ve Vadeli İşlemler Komisyonu (SFC) başkanı “Yeni Teknolojiler ve Varlık Yönetimi” konusuna ilişkin geçtiğimiz günlerde bir konuşma gerçekleştirdi. Yaptığı konuşmada ICO’lara da değinen başkan Leung bu yöntemin girişim sermayesi fonları tarafından uygulanmasının daha uygun olacağını ifade etti.
Avustralya’da uluslararası rekabetçi bir ortam tesis edilmesi amacıyla 2016’da Fintech Danışma Grubu’nu kuran isim olarak bilinen Julia Leung halen bu danışma grubunun başkanı sıfatıyla çalışmalarını sürdürüyor. Leung hâlihazırda tecrübe ettiğimiz dönemi “4. sanayi inkılabı’nın” yaşandığı dönem olarak tanımlıyor. Aslında Leung bu tanımlamayı yaparak Dünya Ekonomik Forumu’nun kurucusu ve başkanı olarak bilinen isim Klaus Schwab’a atıfta bulunuyor diyebiliriz. Bilindiği üzere Schwab “4. Sanayi İnkılabı” adı altında çıkardığı kitabında bir dizi yeni teknoloji ile özdeşleştirilen birtakım ekonomik gelişmelerden bahsetmişti.
Hong Kong’da çalışmalarını sürdüren düzenleyici kuruluş SFC’nin Blockchain gibi teknolojileri faydalı bulduğunun altını çizen Leung kurumun konuya ilişkin risklere işaret eden ikazları yapması gerektiğini de ifadelerine ekledi. Leung tarafından bu konuya yönelik yapılan açıklamalarda şu ifadelere yer verildi:
“Blockchain gibi yenilikçi teknolojilerin verimliliği ve finansal alana katılımı artıracak bir potansiyele sahip olduğu düşüncesindeyiz. Ancak böylesi bir teknoloji kimseye ülkedeki menkul kıymetler kanununu ihlal ederek fon toplama ayrıcalığını tanıyamaz. Bazı projelerin yüksek derecede teknik içerikler ihtiva ediyor olmasından ve tam olarak şeffaf olmayan bir yapıya sahip olmalarından dolayı ortalama bir yatırımcının neyin doğru olduğuna karar vermesi bir hayli zor görünüyor. Haliyle böylesi zorlu bir işin girişim sermayesi fonlarındaki profesyonel yatırımcılar için daha uygun olduğu söylenebilir.”
Leung ICO’ları alenen dolandırıcılık olarak nitelendirmese de onlara şüpheyle yaklaşılması gerektiğini belirtti. Yeni nesil fon toplama yöntemi olarak ifade edilen ICO’nun sahip olduğu doğası gereği sınır ötesi yatırım işlemlerine olanak sağladığını, düzenleyiciler ile polis tarafından yapılan incelemelerden kaçabildiğini ve çoğu zaman ülkelerdeki düzenleyici sistemlere tabi olmadığını da ifadelerine ekledi. Ayrıca Leung Japonya ve Güney Kore sınırlarında çalışan bazı kripto para borsalarının çeşitli bilgisayar korsancılığı faaliyetlerine maruz kalmalarını bu alandaki risklere ilişkin belirgin bir kanıt olarak gösterdi.
Hong Kong SFC bu yılın şubat ayında kripto para yatırımcılarını gerçekleştirdikleri işlemlerin riskleri konusunda uyarmıştı. Üstelik kurum kripto para piyasasının ve ICO’ların güvenliğini sağlayacağını, bu konuda yapılması gereken düzenlemeleri hayata geçireceğini vaat etmişti. Bu vaatler doğrultusunda çalışmalarına başlayan düzenleyici kurum SFC kayda geçirilmeyen menkul kıymetleri kullanıcılara sattığı gerekçesiyle Black Cell Technology’nin ICO etkinliğini durdurarak bu şirketin topladığı fonları yatırımcılarına iade etmişti.
Sözlerine kripto paralara ilişkin uygulanması planlanan düzenleyici sistemle devam eden Leung geçtiğimiz ay Buenos Aires’te düzenlenen G20 zirvesine atıfta bulundu. Kripto paralarla ilgili konuların konuşulduğu bu zirve toplulukta büyük yankı uyandırmıştı. Hong Kong SFC’nin bu konudaki çalışmalarına tam gaz devam ettiğini ifade eden Leung düzenleyici kurum bünyesinde çalışan Yatırımcı Eğitim Merkezi’nden bahsetti. Bu merkezde kripto para yatırımcılarının deniz aşırı organizasyonlarla finansal teknolojiye yönelik işbirliği yaparken ya da herhangi bir kripto para işlemi gerçekleştirirken karşı karşıya oldukları risklerden haberdar olmaları için çalışmalar yürütülüyor.
Öte yandan Hong Kong’un geleneksel borsalarından biri olarak gösterilen HKEX ile Avustralya merkezli menkul kıymetler borsası ASX yenilikçi Blockchain teknolojisinin platformlarına uygulanmasına ilişkin görüştüklerini geçtiğimiz ay kamuoyuna duyurmuşlardı. Ayrıca Leung konuşmasında Hong Kong merkezli finansal düzenleyici kuruluş SFC’nin finansal teknoloji alanına yönelik çeşitli ülkelerin düzenleyici organlarıyla anlaşmaya vardığını açıkladı. Birleşik Krallık, Avustralya, Malezya, Dubai ve İsviçre bu ülkeler arasında gösteriliyor.