2009 yılında Satoshi Nakamoto dünyaya yepyeni bir para birimi sundu. İnsanların internet üzerinden anında ve neredeyse ücretsiz gönderebileceği bir para birimi. Herhangi bir merkez bankası tarafından değil, kullanıcıları tarafından basılan ve dağıtılan bu para birimi finansal işlemlerde mahremiyet perdesini indiriyor ve sahteciliği (en azından teoride) imkansız hale getiriyor.
9 yıl sonra, 2018’de tüm dünyada aktif olarak kullanılan Bitcoin cüzdanlarının sayısı 24 milyona ulaştı. 2011’de 1 dolar olan BTC fiyatı 2017 sonuna doğru 19.700 dolar seviyelerine çıktı.
Bitcoin, işlemlerde sahteciliğin önüne geçse de kripto para fikrinin kopyalanmasına karşı herhangi bir koruma sağlamıyor. Kimse bir BTC’yi kopyalayamaz; ama herkes Bitcoin fikrini kopyalayabilir. Bu durumda bir devlet, kurum veya sıradan bir topluluk nasıl bir formül uygulayarak Bitcoin’i kullanışsız veya lüzumsuz bir hale getirebilir? İşte bunun için birkaç senaryo.
1. Senaryo: Devletin direksiyona geçmesi
Yıl iki bin bilmem kaç ve vergi gününüz gelmiş de geçiyor. Ama ödeme yapmıyorsunuz. Sizin yerinize bir algoritma, elektronik cüzdanınızdan Fedcoin isimli bir para birimiyle otomatik çekim yapıyor.
Bu kuramsal teknoloji – Bitcoin blockchain’inin yandan yemiş versiyonu olan ve bir merkez bankası tarafından basılan dijital para fikri – ilk olarak Federal Rezerv Bankasının (FED) St. Louis ofisinde araştırmacı olarak çalışan David Andolfatto tarafından dile getirildi. Daha sonra Yale öğrencisi Sahil Gupta, kaleme aldığı yazıda Fedcoin gibi bir paranın nasıl çalışabileceğini detaylandırdı ve arkadaşlarıyla birlikte simülasyon testi yapmak için kod yazdı.
Gupta ve arkadaşlarının sisteminde, tıpkı Bitcoin’de olduğu gibi işlemler blockchain’e kaydediliyor. Ancak Fedcoin defteri, bağımsız eşlerden oluşan ağ tarafından güncellenmek yerine FED’in sertifika verdiği kurumlar tarafından yönetiliyor. Gupta bu konuda şöyle konuşuyor: “Bank of America, JP Morgan gibi güvenilir kurumlara node yetkisi verilebilir.”
Bu senaryoda her banka blockchain’deki bir adres kümesinden sorumlu. Bankalar yeni yapılan işlemleri yeni bir blokta onaylayıp FED’e gönderir. İşlem hakkında son kararı verme yetkisine sahip FED girdileri kontrol eder ve blokları birleştirerek blockchain’in herkese açık ana sürümü haline getirir.
Fedcoin kullanmak isteyenlerin önce kimlik kanıtı göstererek FED’de veya FED’e bağlı bir bankada cüzdan açması gerekir. Daha sonra ABD dolarıyla 1:1 oranından bu yeni para biriminden edinilebilir. Gupta’ya göre böyle bir plan oldukça rağbet görebilir ve en nihayetinde fiziksel paranın yavaş yavaş piyasadan kaybolmasına yol açabilir.
Bu, akademik düşünce deneyinden ibaret değil. Bank of Canada da Ethereum blockchain’ine benzeyen bir blockchain temelli bir para birimi için 2016’da bir simülasyon geliştirdi.
Araştırmacıların bulguları, devlet tarafından kontrol edilen bir dijital paranın Bitcoin’i verimlilik açısından yakalayabileceği, hatta geçebileceği yönünde. Gıpta merkez bankasının dümende olduğu bir sistemde işlemlerin daha hızlı işleneceğini öngörüyor.
Duke Üniversitesi profesörü Campbell Harvey kağıttan dijitale geçişle birlikte devletlerin daha kolay vergi toplayabileceğini düşünüyor. ABD hükümetinin teşvik ödemelerini de Fedcoin’le yapabileceğini savunan Harvey:
Herkesin cüzdanına 500 dolar yollayın, yani tek satırdan oluşan bir kod; işlem tamam. Posta kutularına son, zarfın ele geçirilmesi gibi durumlara son, paranızı almaya çalışan insanlara son. Tüm dünyada merkez bankası ekiplerinin Blockchain temelli ulusal bir kripto paraya geçme ihtimalini araştırmakla görevlendirilmesi hiç şaşırtıcı değil.
2. Senaryo: Sinsi Facebook planı
Hadi yakın geleceğe bir yolculuğa çıkalım. Bu sefer Bitcoin’e bir sosyal medya devi tarafından el koyulmuş olsun. Kafamızda canlandırması kolay olsun diye bu devin 2 milyarın üzerinde kullanıcıya sahip Facebook olduğunu düşünelim.
Facebook’un popülerlik silahıyla Bitcoin’i nasıl devirebileceğini tahayyül etmek için bir diğer dev Telegram’ın konuya yaklaşımını inceleyelim. Geliştirdiği güvenli mesajlaşma uygulaması 200 milyon kişi tarafından kullanılan Telegram şirketi bu yıl Ocak ayında kendi uygulamasına özel GRAM isimli bir kripto para geliştireceğini duyurmuştu. Telegram kullanıcılarının ağ üzerindeki hizmetlerin ödemesini ve birbirleri arasındaki para transferlerini GRAM ile yapabileceği açıklandı. Telegram, GRAM için şu ana dek 1.7 milyar dolar yatırım topladı.
Telegram gibi Facebook da kendi kripto parasını basabilir. Ya da kendine daha sinsi bir rota belirleyebilir: Bitcoin’i önce kabul edip sonra devralmak.
Günümüzde üç farklı grup Bitcoin’in kurallarını uyguluyor: İşlem talebinde bulunan kullanıcılar, bu talepleri işleyip blockchain’e yazan madenciler ve her şeyin istendiği gibi olup olmadığını görmek için blockchain’i izleyen onaylayıcılar. 3 grup da birlikte çalışan aynı yazılımı kullanıyor, dolayısıyla her şey blockchain’in tek bir sürümü üzerinden gerçekleştiriliyor.
Bu üç gruptan herhangi biri istediği zaman diğerlerinden ayrılmak ve paralel bir para birimi yaratmak için Bitcoin yazılımının görece farklı kurallara sahip başka bir sürümünü kullanmaya karar verebilir. Bu bahsettiğimiz senaryo geçtiğimiz yıl ağustos ayında hayata geçti ve Bitcoin Cash doğdu.
Şayet Facebook yeterli sayıda Bitcoin kullanıcısı ve madencisini Bitcoin yazılımının kendi (Facebook) sürümünü kullanmaya ikna ederse, kuralların kontrolünü de eline geçirir. Bu durumda Facebook Bitcoin’i, yukarıda bahsettiğimiz Fedcoin’in kurumsal sürümü haline dönüştürebilir.
Ancak Facebook BTC’nin kontrolünü eline almak istiyorsa, BTC destekçilerini ikna etmeye çalışmaktan daha kolay bir yol da izleyebilir. Şimdi de bu alt senaryoya geçelim.
İlk olarak Facebook kullanıcı dostu, güvenli bir Bitcoin cüzdanı oluşturmak için bir ay yoğun mesai harcar. Kullanıcı tecrübesi konusunda uzman Facebook Bitcoin cüzdanlarını tasarlamada zorluk yaşamayacaktır.
Daha sonra bir gece yarısı herkesin Facebook hesabına Bitcoin cüzdanı entegre edilir – evet, 2,2 milyar kullanıcının her birinin hesabına. Sabahına uyanan kullanıcılar profillerinde sevimli bir buton görür: Bitcoin Gönder. Diğer Bitcoin cüzdanlarında görülen tüm kafa karıştırıcı acayiplikler ortadan kaldırılmıştır ve kullanıcıların adresleri anlamsız bir alfanumerik diziden bizzat gerçek isimlere dönüşmüştür.
Facebook’un sunduğu kullanım tecrübesi Bitcoin kullanıcılarının alışık olduğu tecrübenin çok üzerinde olduğu için herkes tüm fonlarını Facebook cüzdanına taşımaya karar verir. O ana dek BTC’yle tanışmamış kişilere de reklam izleyerek veya diğer kullanıcıların görebileceği yazılar yazarak BTC kazanma şansı tanınabilir.
Reklam izlemekten bıkmış kullanıcılar içinse eğlenceli bir özellik devreye girebilir: Reklamsız ve sade bir platform isteyen kullanıcılar bunun karşılığında Facebook’a, kendi bilgisayarlarının kullanılmayan işlemci gücünü kullanarak BTC madenciliği yapma izni verebilir. Bunun yanı sıra, tüm bunlarla uğraşmak yerine ayrı bir veri merkezi kurularak BTC madenciliği yapılabilir.
Şimdi bu manzarayı biraz izleyip, kullanıcıların bu yeni araçları gündelik hayatlarının bir rutini haline getirişine tanıklık edin. Onlara biraz zaman tanıyarak site üzerinden istedikleri kişiye anında para gönderimi yapma keyfini yaşatın (Şu anda Facebook Messenger’da para gönderme özelliği mevcut, ancak yalnızca belirli para ve ülkelerde geçerli. Bu özelliği yukarıda tarif ettiğimiz elverişli durumla kıyaslayın). Daha sonra arkanıza yaslanın ve insanların gözlerini ekrana yapıştırarak para kazandığı like’lar, yorumlar ve sair bileşenlerden oluşan Facebook’un yeni ekonomisine ait varlıkların gerçek anlamda işlem değeri kazanışını seyredin. Bırakın bağımlı olsunlar. Kişisel marka olarak cilalanan kariyerlerin resmen emtiaya dönüştüğü bir ekonominin doğuşuna şahit olun. Tüm bunlar olurken, Bitcoin’i ana akımın bir parçası yaptığınız için kendinizi kutlamayı unutmayın.
Sonrasında kontrolü elinize alın. BTC sahibi ve madencilik yapan insanların çoğu sizin yazılımınızı kullandığı için yazılımı istediğiniz gibi değiştirme özgürlüğüne sahipsiniz.
Bitcoin Cash’te olduğu gibi isyankar bir azınlık cüzdanınızı kullanmayı reddedecek ve kendileriyle aynı ideolojiyi benimseyerek eski BTC blockchain’inde çalışmaya devam eden madencilere işlemlerini göndermeye devam edecektir. Onlar sizi endişelendirmesin. Zira gerçek Bitcoin, dünyada neredeyse herkesin kullandığı Bitcoin artık sizin elinizde. Artık kendi kripto parasını basmış FED bankasıyla eşit güçlere sahipsiniz. Coin’lerle istediğinizi yapabilirsiniz. Bir Apple hissesinin bir kısmıyla ödeme yapabilirsiniz, marketin cüzdanına coin gönderimi yaparak.
3. Senaryo: Token sayısının artırılması
Bitcoin’i kullanışsız hale getirmenin bir başka yolu. Mallar ve hizmetler gün geçtikçe token’lerle temsil edilmeye başladı ve artık herkes token değiş tokuşu yapılabilir. Bir markette ödeme kuyruğunda olduğunuzu düşünün. Telefonunuzun dijital cüzdanında Fedcoin’in ve FacebookCoin’in yanı sıra AppleCash, ToyotaCash gibi coin’ler ve bulunduğunuz markete özel coin var. Bunun yanı sıra bebek bakıcılığı hizmetleri için de bir kripto para mevcut, yaşadığınız şehrin metrosu için de.
Harvey’e göre FED doların karşılığı bir token yaratırsa insanlar token’leri istediği şeyle destekleyebilir ve binlerce farklı ödeme opsiyonumuz olabilir. Yeni kurulan şirketler yarattığı kripto paralarla bu senaryoyu hayata geçiriyor. Kodak gibi yaşlı kurtlar bile artık Blockchain kervanına katıldı.
Bu token’lerin şirketlerin uzun yıllardır müşteri çekmek için geliştirdiği puan sistemlerinden veya hediye kartlarından pek bir farkı yok. Tek fark, blockchain’e kayıtlı varlıkların kolay ve güvenli bir şekilde transfer edilebilmesi. Harvey:
Bunu son derece verimli bir takas sistemi gibi düşünün. Takasın normalde pek de efektif bir araç olduğunu söyleyemeyiz. Ama yarattığınız ağa dahil mallar ve hizmetleri token’leştirdiğinizde ve blockchain altyapısı sağladığınızda oldukça efektif bir hale gelebilir.
Ortada hiçbir ağ yokken dört keçiyi bir inekle takas etmek istediğinizde inek sahibi birini bulmanız gerekir. Ve o kişiyi bulmanız çok zor. Ancak kurulacak bir ağın varlığıyla ve blockchain temelli token’lerle birlikte bunu yapmak çok kolay. Henüz o aşamaya gelmedik, ama tüm dünya olarak o yöne doğru gidiyoruz.
Bitcoin’in elinde ne koz kalır?
Peki bahsettiğimiz bu senaryolarda Bitcoin’in elinde ne koz kalır? Bunlardan ilk akla geleni, Bitcoin tutkunlarının “blockchain’in en büyük gücü” şeklinde nitelediği özellik: BTC işlemleri tamamen gizli ve sansürlemesi imkansız. Şayet işlemler FED, Facebook veya takas edilen varlıkları koordine eden aracıların kontrolü geçtiğinde bu iki özellik hükümsüz hale gelir.
Bu varsayıma dayalı senaryolarda BTC’nin vadettiği tek şey gizlilik ve sansüre karşı dirençse şu soruyu büyük harflerle sormamız gerekiyor: Şu anda BTC bize bunları veriyor mu?
Bitcoin Blockchain’inde gerçek isimler yok. Ancak işlemler blockchain’e kaydedildiği için her BTC kullanışınızda, işlemlerinizi kimliğinize bağlayabilecek kişisel bilgileri ifşa etme riskini göze almış olursunuz. Edward Snowden’ın sızdırdığı belgeler ABD Ulusal Güvenlik Ajansının bu yönde çalışmaları olduğunu ortaya çıkarmıştı. NSA de benzer faaliyetler yürütüyor. Özetle iki kurum da BTC Blockchain’i üzerinde takip ettiği adreslerle gerçek isim ve kimliklere ulaşmak için büyük bir çalışma yürütüyor.
İlk Bitcoin destekçileri; gizli, kullanımı ücretsiz ve kitlelerin kontrolünde olan tek bir dünya parası hayallerini bugüne kadar getirdi. Ancak bu durum henüz BTC kullanmamış 7 milyar insanın umurunda değil. Bir ağın esas avantajı elverişli olması ve elverişlilik tamamen boyutla alakalı. Sırf bu yüzden hepimiz Facebook kullanıyoruz – çünkü herkes orada. Eğer kripto paralar tüm dünyada yaygın bir şekilde kullanılacaksa kitlelerin alışkanlık haline getirdiği şekilde kullanılacak, Satoshi Nakamoto’nun vizyonunu yaşatan ilk BTC kullanıcılarının istediği şekilde değil.
Kaynak: MIT Technology Review (Bu yazı, Morgen Peck tarafından 24 Nisan’da kaleme alınmış olup, MIT’nin Technlogy Review sitesinde yayımlanmıştır.)