Tarih her zaman tekerrür etmez ancak tarihçilerin en iyi yönü geçmişe bakarak geleceği görmeye çalışmak. İnsanlar yüzlerce yıl içinde çok büyük kimi zaman iyi kimi zaman kötü şeyler yaptı. Bunlara bakara geleceğe dair tahminlerde bulunmak, bugünden geleceği yorumlamak mümkün olabilir. Fakat bu gelecekten haber verme anlamına da gelmiyor.
Tarih Profesöründen Bitcoin Yorumu
Homo Deus’un yazarı yakın zamanda Bitcoin’in bize ne getirip ne götürdüğünü ele aldı. Geleceğe dönük potansiyel risklerini değerlendirdi ve enteresan bir bakış açısı sundu. Tarihçiler finans piyasalarındaki teknik analistlere bir nebze benzer. İkisi de geçmişte yaşanan olay, hareketlerin gelecekte tekrar etme veya geçmişe bakarak gelecekte olabilecek yeni şeyleri yorumlama kabiliyetine sahiptir.
Teknik analistler çoğunlukla yanılır. Ancak geleceği tahmin edebilmenin en iyi yolu da güncel ve gelecek şartlara göre insan psikolojisine dair projeksiyonlar sunabilmektir. Homo Deus: Yarının Kısa Bir Tarihi isimli kitap 2015 yılında Prof. Harari tarafından kaleme alındı. Bu kitapta insanların geleceğini tahmin eden senaryolar üretmeye çabalıyor. Bunu yaparken de biyoteknoloji, yapay zeka gibi birçok konudan da bahsediyor.
Bilimkurgu filmlerinin geçmişten geleceğe bazı doğru tahminler sunduğu örnekler gördük. Simpsonlar yine buna örnek gösterilebilecek bir şey. Veya TIME dergi kapaklarını da buna örnek olarak gösterebiliriz.
Bitcoin Yorumu
Prof. Harari modern finansın bugününe bakıyor ve gelecekte Bitcoin’in faydadan çok zarar getirebileceği endişesini paylaşıyor. Instagram hesabından yaptığı paylaşımda söylediklerine bakarsak küresel finans sisteminin altına dinamit döşendiği gibi bir sonuç çıkıyor. Belki de ihtiyacımız olan şey böyle bir dinamittir? İnsanların eşit, bazılarının çok daha eşit olduğu kaynakların sömürüldüğü mevcut düzenden daha kapalı ancak belki de daha iyi bir alternatife doğru ilerlemek o kadar da korkunç olmayabilir? Paranın sınırsız basılamadığı, insanların insanlara finansal sistemde güvenmek zorunda kalmadığı yeni bir yol? Bugün güvenilir kurumlardan veya güvenilir bir finansal sistemden bahsedebilir miyiz? ABD ile karşı karşıya gelen ülkelerin küresel ödeme sisteminden dışlandığı, ambargolarla hırpalandığı bir dünya gerçekten iyi bir ortam mı sunuyor?
Prof. Hariri tüm bunların tersini söylüyor, güvenilir kurumlardan ve daha fazlasından bahsediyor ancak 2008 krizi, ambargolar ve daha birçok şey dünyanın sadece az bir bölümünün avantajlı olduğu diğerlerinin adeta köleleştiği mevcut sistem onun gelecek tahminlerinin de işe yaramaz gibi görünmesini sağlıyor. Homo Deus yazarı şunları söyledi;
“Bitcoin’in bir güvene ihtiyaç duymayan para birimi olduğunu söylediğimde, Bitcoin hayranlarının kendi söylediklerini tekrarlamış oluyorum. Dolar, yen ve diğer para birimlerini yaratan bankalara ve hükümetlere güvenmemek için iyi nedenler olabilir – ancak bu, Bitcoin tercihinin insan kurumlarına güvensizliğe dayandığı gerçeğini değiştirmez. Bu neden endişe verici bir gelişme?
Çünkü paranın tüm amacı yabancılar arasında güven yaratmaktır. Para birimleri, tahviller ve hisseler gibi finansal araçlar -ki bunların %90’ı bilgisayarlardaki verilerden ibarettir- milyonlarca yabancı arasında güven yaratır ve bu yabancılar daha sonra bilgi ve kaynaklarını bir araya getirerek iş birliği yapabilirler. İnsanlar dünyayı kontrol ediyor çünkü bunu yapmayı öğrendik. Şimdi insan kurumlarına olan güveni kaybedersek, bu para miktarını sınırlayacak ve ekonomik faaliyet ve iş birliğini engelleyecektir. Umarım insanlık güvene ihtiyaç duymayan teknolojileri benimsemek yerine güvenilir insani kurumlar inşa etmenin bir yolunu bulur.”
Bence dolara güveni ABD ambargosuyla karşı karşıya kalan devletlere ve bununla karşı karşıya kalmamak için onun dediklerini yapmak zorunda olanlara sormak gerekiyor. Bitcoin şimdilik güvenilir insana dayalı kurumlar hikayesinden daha elle tutulur ve gerçekçi bir şeye benziyor.