İş dünyasına ve topluma yeni bakış açıları kazandırmak için Blockchain teknolojisinden çok kez yararlanılmıştır. Ama bu devrimsel teknolojinin zengin ve fakirleri güçlendirmesinin bir yolu var mı?
Önceki devrimci fikirler gibi, Blockchain gelişmekte olan ülkelere gelişmiş ülkelerin önüne geçme imkanı verecektir.
Mevcut alt yapı eksikliğini, en gelişmiş yöntemleri benimseme fırsatı olarak kullanarak atılım yapmak, son yıllarda gelişmekte olan ülkeler için son derece etkili bir strateji olmuştur. Bu atılımın en büyük örneği, Kenya ve Güney Afrika gibi ülkelerin yer altına bakır kablolar döşemek yerine 3G şebekelerini kullanarak evrensel telefon erişimini gerçekleştirmesi olarak gösterilebilir. Artık masaüstü bilgisayarlar yerlerini akıllı telefonlara bıraktı.
20. yüzyılın en büyük atılım örneklerinden biri yeni imalat tekniklerini benimseyerek 2. Dünya Savaşı’nın yıkımlarından kurtulan Japonya’da yaşandı. Fikir Amerika imalatında tutunacak yer bulmasa da, kalite kontrolü 1960 ve 1970’lerde Japonya üretiminde devrim yarattı. Kalite kontrolü, Toyota, Canon, Nikon gibi mükemmelliğiyle bilinen Japonya markalarını yeniden şekillendirerek endüstrinin temel taşı haline geldi. Avrupalı ve Amerikalı şirketler de yıllarca buna yetişmek zorunda kaldılar.
Atılımın günümüzdeki en büyük örneği ise Kenya ve Tanzanya’da yaşanıyor. M-Pesa mobil ödeme sistemi ile insanlar yalnızca telefonlarını kullanarak ulusal para birimlerinde bankacılık yapabiliyorlar. Bu ülkeler geleneksel bankacılık uygulamalarını geride bıraktılar ve mobil bir bankacılık devrimi oluşturdular. Bu durum nispeten fakir çiftçilerin güvenli bir şekilde para gönderip alabilmelerine imkan sağladı. Ayrıca maliyetleri düşürerek ekonomik büyüme ve gelişmeye imkan verdi. Bill ve Melinda Gates Vakfı tarafından finanse edilen mobil ödeme sistemleri sayesinde özellikle kadınların çalışma hayatına katılmasıyla 194.000 Kenyalı yoksulluktan kurtuldu.
Sadece Batılı bankacılık sistemlerini kopyalayıp onları kullanmak Kenya ve Tanzanya için hem zor hem de etkisizdi. M-Pesa gibi mobil para sistemlerinin birçok gelişmiş ülkede bulunan bankacılık sisteminden daha sofistike ve gelişmiş olması Kenya ve Tanzanya için ek bir fayda sağladı. Eski, modası geçmiş sistemleri desteklemek yerine gelişmiş dünyanın mali alt yapısını örnek almak daha mantıklı bir adımdı.
Peki günümüzde gelişmekte olan ekonomiler için atılım fırsatları nerede?
Buna Hindistan’ın Aadhaar biyometrik kimlik kartı sistemi çok iyi bir örnek. Sistemde yapılan işlem, kişilerin kimlik bilgilerini “mühürleyerek” güvence altına alınır. Sistem, parmak izi ve iris taramaları gibi biyometrik verilerle beraber tüm halkın bilgilerini merkezi bir veri tabanında saklar. Bu bilgiler ise bir kimlik kartı gibi her Hintliye özel olarak 12 basamaklı bir sayı halinde dağıtılır. Örneğin bir vatandaş, banka hesabı açtırmak gibi bir işlem yapmak isterse parmak izi veya irisi sisteme taranır. Böylece, sahtekarlıklar azaltılmış, piyasa verimliliği arttırılmış ve ticaret hızlandırılmış olur. Sistem şuan da yaklaşık bir milyon insana hizmet veriyor. Bu, biyometri teknolojisinin, dünyadaki herhangi bir hükümet tarafından bu kadar kapsamlı şekilde ilk kabulü. Anlaşılacağı gibi işlem güvenliği Hindistan’da öncelik taşıyor. Hindistan’ın kullandığı Aadhaar sistemi dünyada tüm cep telefonu servislerinde kullanılabilir. Böylece hem hala çoğu ülkenin kullandığı “kağıt” kimlikler ortadan kalkar hem de dolandırıcılığa karşı büyük bir önlem alınmış olur.
Bununla beraber işlemsel güvenlik, biyometrinin ötesine geçiyor. Biyometri yalnızca finansal işlemlerdeki son bağlantıyı güvence altına alıyor. Blockchain ise tüm işlem sürecinin güvenliğini sağlayabilir. Daha da iyisi, Blockchain yerel yüksek teknoloji yeniliklerini de destekleyebilir. Ayrıca Blockchain’in merkezsiz olması, veri merkezlerine olan mesafenin önemsiz olacağı anlamına da gelir. Yani gelişmekte olan ülkeler kendi teknoloji merkezlerini yaratabilir ve burada oluşturulan tüm kodlar dünyanında herhangi bir yerinde yaratılan hizmetler kadar güvenilir olur. Blockchain için her yer aynıdır, herhangi bir sınırı ve merkezi yoktur. Gelişmekte olan ülkelerde, Blockchain, o ülkenin kendi geliştirdiği teknoloji sanayisini destekleyebilir.
Blockchain, gelişmekte olan ülkelerin, devlet fonksiyonlarının modernleştirilmesi ve sayısallaştırılması gibi en acil ihtiyaçları için de bir adres olabilir. Bu fırsatı görüp Blockchain teknolojisini benimseyen dünya lideri Dubai’dir ve bu teknoloji ile ilgili, gelişmekte olan ülkelerin Dubai’den öğrenecekleri çok şey var. Dubai Blockchacin Stratejisi, 2020 yılına kadar tüm devlet belgelerini (yılda 100 milyondan fazla belge) Blockchain’e aktararak yenilikçi ve tasarruflu yeni bir platform yaratmayı amaçlıyor. Dubai’nin, Blockchain yaklaşımını benimsemesinde merkezi hükümetin yenilikçi uygulamaları destekleyen tavrı önemli rol oynamıştır. Dubai hükümetinin bu tutumu, gelişmekte olan ülkelere de bütünlük standartlarıyla ekonomik büyümelerini sağlamada örnek olabilir. Bunlarla beraber Blockchain teknolojisi özellikle kahve ve kereste gibi malların ihracatında menşeinin kanıtlanması gereken durumlarda büyük rol oynayacaktır.
Blockchain ile kolaylaştırılmış, yerel düzenlemelere sahip küresel ticaret anlayışı oldukça kullanışlı olacak. Çünkü bu teknoloji, işlem ücretlerini göz ardı edilebilir bir hale getirecek. Eğer doğru teknolojilere sahip olursak, ticaretle ve sınırlarla ilgili evrak işlerini azaltan, Trans Pasifik Ortaklığı ya da Avrupa Ekonomik Alanı gibi büyük anlaşmalara ihtiyaç duymayacağız. Ayrıca Blockchain, hükümetlerin ve şirketlerin, hızlı öğrenmeleri, kolayca test etmeleri ve yeni gelişmeler yapmaları için açık kaynak kullanır. Şuanda, internetin iletişim ve yayıncılık masraflarını azaltıldığı gibi ekonomik faaliyetlerin işlem ücretleri de büyük ölçüde azaldı. Bugünkü fikirlerimiz de bu düşünce ile ortaya çıktı. Blockchain’in vaat ettikleri de internetin vaat ettiklerine benziyor. Düzenleme maaliyetlerini düşürmek dünya pazarlarına servetler kazandıracak.
Blockchain, yıllardır dünyadaki yoksullar için resmi ekonomiye erişimi geliştirmeye çalışan ekonomist Hernando de Soto’nun da dikkatini çekti. De Soto, yoksul insanların resmi ekonomiye ulaşamamasının iki sebebi olduğunu söylüyor: “1) Gelişmekte olan ülke ekonomilerinde kayıt sistemi güvenilir değil. 2) Kendileriyle ve yaptıkları işlemlerle ilgili bilgi paylaşmazlar çünkü bu bilgileri verdikleri insanlara güvenmiyorlar.” De Soto, “ Kendilerine karşı kullanılabilecek bir bilginin öylece savunmasız olmasını istemiyorlar.” diyor. De Soto sözlerine “Kurcalamaya dayanıklı Blockchain’in ilginç yanı da burada ortaya çıkıyor. Eğer doğru mesajı alabilirseniz, kendi kaydınızı oluşturmaya değer olduğunu göreceksiniz.” diye devam ediyor.
Blockchain teknolojisi son derece güvenilir. Çünkü katılımcıların birbirlerine tam olarak güvenemedikleri ortamlar için hazırlanmıştır. Blockchain veritabanına kaydedilen bilgiler üçüncü şahısların kurcalamalarına karşı duyarsızdır. Blockchin ile yapılan akıllı sözleşmeler otomatik ve tahmin edilebilir uygulamalar sağlayabilir. Bu da üçüncü şahısların kararlaştırılmış süreçleri yıkma güçlerini ortadan kaldırır. Blockchain’in gelişmekte olan ekonomiye sağlayabileceği yararlar açık: Bu teknolojinin dolandırıcılık ve yolsuzlukları önleme potansiyeli var. Ayrıca ticaret daha verimli ve masrafsız hale geliyor. Bu teknolojiyle birlikte hükümet daha etkin hale geliyor ve elde edilen bilgi ile gerekli alt yapı inşa edilip, yerel teknoloji merkezleri oluşturulabiliyor.
M-Pesa ve benzeri hizmetler on binlerce insanı yoksulluktan kurtarabiliyorsa Blockchain üzerine inşa edilmiş tam ölçekli bir dönüşümün neler yapabileceğini düşünün. Kanıtlanabilir ve güvenilir bir alt yapı ile yüksek verimlilikte hükümetler yaratabilir, vatandaşların resmi ekonomiye ulaşabilmeleri için yeni pazarlar ve fırsatlar sunabiliriz. Ayrıca operasyonların verimliliği artacağı için tüm tüketiciler için fiyatların düşürülmesi ve kalitenin arttırılması sağlanabilir. Hepsinden öte dünya çapında yüksek teknolojinin kullanıldığı yenilikçi bir çağ başlatılabilir. Gelişmekte olan dünya ülkelerine giren çıkan tüm mallar etiketlenebilir. Ayrıca seyahat edecek veya ticaret yapacak insanlar eğitim kayıtları, iş geçmişleri, sağlık bilgileri ve kredi notları dahil olmak üzere kendilerini kanıtlamaya çalışıyorlar. Blockchain sayesinde bu tür işlemlerde gerekli olan bilgiler daha kolay ulaşılır olacak ve tüm dünyada kullanılabilecek.
Şu anda verimli sistemleri olan büyük ulusların Blockchain teknolojisini benimsememeleri normal. Ancak dünyanın geri kalanı interneti ve Blockchain’i kullanarak yenilik yapma fırsatı bulabilir. Gelişmekte olan ülkelerin yapacakları atılımlar, 21. yüzyılda yönetime ve ticaret altyapısına erişimi olan milyonlarca insanın hayal gücüne bağlıdır. Eğer dünyanın bir sonraki büyük markası ve global platformu geleneksel teknoloji geliştirme merkezlerinden uzakta ortaya çıkarsa şaşırmamalıyız. Gelecek küreseldir.
Bu geleceğin yenilikçi sistemi ise Blockchain’dir.
Kaynak: medium.com