ABD Merkez Bankası’nın (Federal Reserve) yeni verileri, ülke servetinin önemli bir kısmının en zengin kesim tarafından yönetildiğini ortaya koyuyor. En zengin %10’un 2024 son çeyreği itibarıyla 107,794 trilyon dolarlık varlık sahibi olduğu belirtiliyor.
ABD Servet Dağılımı
Verilere göre, servetin en üst dilimini oluşturan kesim, %10’luk dilimin dışında yer alan %50-%90 grubunun 48,54 trilyon dolarlık varlığa sahip olduğu tespit edildi. Buna karşın, alt %50 yalnızca 4,01 trilyon dolarlık servet ile öne çıkıyor. Ayrıca, en üst %0,1’ın toplam değeri 22,14 trilyon dolar, %99-%99,99 arasındakilerin ise 27,32 trilyon dolarla ölçüldüğü bildirildi.
En zengin %10’un servetinin yaklaşık 40,84 trilyon doları, kurumsal hisse senetleri ve yatırım fonu paylarına tahsis edildiği verilerde yer alıyor. Diğer yandan, %50-%90 grubu ile alt %50’lik kesimin gayrimenkul varlıkları toplamı 26,99 trilyon dolar olarak belirlenirken, hisse senetleri ve yatırım fonu payları için 5,99 trilyon dolarlık bir yatırım söz konusu.
Veriler, servetin farklı kalemleri arasında yapılan dağılımı da detaylandırıyor. Bu durum, varlık yönetiminin ve yatırım tercihlerinin, servet düzeyine göre önemli farklılıklar gösterdiğini ortaya koyuyor.
Hanehalkı Grupları
Federal Rezerv kaynaklı verilere göre; en üst %0,1’a 133.378 hane, %99-%99,9 arası 1,198 milyon hane ve üst %90-%99 diliminde 11,992 milyon hane yer alıyor. Buna ek olarak, %50-%90 grubunu 53,305 milyon ve alt %50’yi 66,646 milyon hane oluşturuyor.
Bu veriler, ülke genelinde servetin dağılımı ve ekonomik durumun daha iyi anlaşılması amacıyla raporlanırken, farklı hanehalklarının varlık büyüklükleri dikkate alınarak analizler yapılıyor. İlgili rakamlar, ekonomik eşitsizlik ve varlıkların dağılımı konusunda değerlendirme yapılmasına olanak sağlıyor.
Federal Reserve’in yayımladığı bu rapor, mevcut ekonomik ortamın genel görünümünü sunarken, varlıkların farklı alanlarda nasıl dağıldığına dair önemli bilgiler aktarıyor. Rakamlar, karar vericiler ve ekonomiyle ilgilenenler için temel bir veri kaynağı olarak değerlendirilebilir. Böylece Trump’ın neden hisse senetlerindeki dalgalanmayı pek önemsemediğini görüyoruz. Yaklaşan ara seçimlere rağmen halkın çoğunun hisse senetlerinde ciddi yatırımı olmaması Trump’ı rahatlatıyor.
Genel ekonomik göstergeler açısından, raporda yer alan veriler farklı grupların yatırım tercihleri ve servet birikimleri hakkında kapsamlı bilgiler sunuyor. Bu doğrultuda, ekonomik stratejiler geliştirilirken dikkat edilmesi gereken noktalar ortaya konulmaktadır.