Lido Finance, Ethereum $2,554.14 ağında en büyük likit staking platformu olarak biliniyor ve platformda kilitli değer açısından zirvede yer alıyor. Şirket, geçtiğimiz günlerde yeni bir teklif sundu. Lido İyileştirme Teklifi (LIP) 28 kapsamında, hâlihazırda yalnızca Lido’nun yönetişim tokenı LDO sahiplerinin oy kullanabildiği sistemde, artık staked ether (stETH) sahiplerinin de belirli düzeyde yönetişimde söz sahibi olmasının önü açıldı. Teklifin amacı, protokol kararlarında daha fazla hesap verebilirlik ve merkeziyetsizliği teşvik etmek olarak öne çıktı.
Çiftli Yönetişim Sistemi Detayları
Bu yeni sistemle birlikte, stETH sahiplerine, LDO sahipleri tarafından onaylanan bazı tekliflere veto hakkı tanınıyor. Ancak, bu mekanizma stETH sahiplerine doğrudan öneri sunma veya kendi başlarına yeni teklifler geçirme hakkı vermiyor. Yani sistem, stETH sahiplerine yalnızca karşı çıktıkları kararları engelleme imkânı tanıyor ve yönetişimde denge oluşturmayı hedefliyor. Lido’nun altyapısıyla toplam Ethereum arzının yüzde 25’inden fazlasının stake edildiği düşünülürse, stake eden kullanıcıların taleplerinin ve haklarının daha doğrudan dikkate alınabilmesi önemli bir gelişme olabileceği belirtiliyor.
Öneride öne çıkan bir diğer unsur, “dinamik zaman kilidi” olarak tanımlanan bir sözleşme fonksiyonu. Bu mekanizma, Lido DAO’nun karar uygulamalarında bir arabulucu gibi işliyor. Kararların hemen uygulanmaması ve kullanıcıların bazı değişikliklere karşı çıkabilmeleri için bir süre tanınıyor. Bu aralık sayesinde, istemeyen kullanıcılar teklife itiraz etme veya platformdan çıkma şansı bulabiliyorlar.
Dinamik Zaman Kilitleri ve Güvenlik Mekanizması
Ethereum staking sisteminde, yatırılan varlıkların çabucak çekilememesi, platform için farklı bir risk oluşturmaktaydı. Yeni teklif, stETH sahiplerine yönelik bir güvenlik supabı sunmayı hedefliyor. Eğer bir tekliften memnun olmayan kullanıcı sayısı belirli bir eşiğe ulaşırsa, zaman kilidi devreye giriyor ve işlemin uygulanmasını geciktiriyor.
Teklifte “ilk mühür” ve “ikinci mühür” olarak adlandırılan iki eşik bulunuyor. Eğer toplam stETH’in yüzde 1’i protesto amacıyla bir aracı sözleşmeye yatırılırsa birinci mühür devreye giriyor ve zaman kilidinde uzama yaşanıyor. Eğer bu oran yüzde 10’a çıkarsa, “rage quit” adı verilen mekanizma tetikleniyor ve tüm karşıt kullanıcıların varlıklarını çekmesi tamamlanana kadar karar uygulamaya alınmıyor.
Bu mekanizmanın platforma getireceği potansiyel etki, kullanıcılara daha güçlü bir karşı çıkış imkânı sunmasında yatıyor. Stakers topluluğu, istenmeyen bir karar karşısında protestoya katılarak platformdan güvenli bir şekilde çıkabiliyor; DAO ise, geri adım atma veya uygulamayı iptal etme fırsatına sahip olabiliyor.
Piyasa ve Ekosistemdeki Yansımalar
Ethereum’un yakın zamanda gerçekleşen Pectra yükseltmesi, platform başarısını artırırken, Lido’nun birlikte anıldığı likit staking uygulamalarına olan ilgiyi de tazeledi. Yeni yönetişim teklifi, bu yükselişle eş zamanlı olarak tartışmaya açıldı. Ethereum ekosistemindeki bu gibi yeniliklerin, kullanıcı katılımını ve yönetişim çeşitliliğini artırmaya katkıda bulunabileceği öne sürülüyor. Lido’nun sunduğu bu modelin, DeFi alanındaki benzer platformlar için de örnek oluşturabilmesi olasılıklar arasında gösteriliyor.
Rakip platformlar arasında Rocket Pool ve Frax Ether’in adı geçerken, teklifin onaylanması durumunda Ethereum staking ekosisteminde yönetim hakkının daha geniş bir kullanıcı kitlesine yayılması bekleniyor. LIP-28 teklifi, henüz tartışma aşamasında olup, yakında zincir üzerinde oylamaya sunulacağı bildirildi.
Lido Finance ekibi açıklamasında, “Çiftli yönetişim sistemi, stETH sahiplerine veto yetkisi vererek kullanıcı katılımını artırmayı ve protokolde daha dengeli bir yapı kurmayı hedefliyor” ifadesine yer verdi.
Son dönemde LDO fiyatında yüzde 6,5’lik artış yaşandı. Aynı dönemde, kripto piyasasının genel endeksi de yüzde 2,5 yükseldi. Bu tür gelişmelerin hem Lido üzerindeki yönetişim dinamikleri hem de genel Ethereum ekosistemi üzerindeki etkileri yakından izleniyor. Kullanıcıların yönetişimde daha aktif rol üstlenmesi, protokollerde uzun vadeli bağlılık ve güven için önemli bir zemin teşkil edebilir. Teklifin kabul edilmesi halinde, diğer merkeziyetsiz finans protokollerinin de yönetişim modellerinde benzer yenilikler yapabileceği düşünülüyor.