Finans dünyasının “balon” söylemlerine, Çin ile Rusya’nın düzenleme ve yasaklarına aldırmadan yoluna devam eden BitCoin’in en zayıf halkası; ekosistemindeki iç çekişmeler…
2009 yılındaki ilk çıkışından bugüne dek geçen 8 yıllık tarihinin (2013 yılındaki FBI operasyonu ve Mt. Gox’un hacklenmesi de dahil) hiç bir döneminde şu son birkaç aydaki kadar zorlanmadı BitCoin. Bir yandan sürekli yükselen finansal performansı nedeniyle giderek genişleyen yatırımcı kitlesi, öte yandan da bu kitlenin beraberinde getirdiği ticari, teknolojik ve hukuksal sorunlar, BitCoin’in ölçeklendirilme ihtiyacını da gözler önüne serdi. Bu bağlamda en önemli sorun ise, saniyede 7 transfere izin verebilen işlem kapasitesinin artan talep karşısında yetersiz kalması ve bunun sonucunda uzayan transfer süreleri ve başlangıçta çok cüzi olan komisyon ücretlerinin yükselmesi. Tabii bu durum BitCoin’in, saniyede 2000 civarı transfer işlemi yapabilen Kredi Kartı sistemleriyle rekabetini de güçleştirmekte.
İşte bu yüzden BitCoin ekosistemi, son dönemde bu ölçeklendirme sorununa yoğun biçimde odaklanmış durumda ve çeşitli çözümler üzerinde tartışmakta. Birkaç aydan beri duymaya başladığımız çatallanma (forking) da, bu çözüm arayışları bağlamında geliştirilen bir yaklaşım ve BitCoin ekosistemi üzerindeki ilk uygulanması da geçtiğimiz Ağustos ayında SegWit adıyla gerçekleşmişti. Bugünlerde yine gündemde olan bu yaklaşımın nihai hedefi Bitcoin sisteminin, “en güvenli, en aracısız, en ucuz ve en hızlı değer transfer ve saklama aracı” iddiasını sürdürmesi ve irili ufaklı yatırımcı kitlesinin alım-satım ihtiyacını karşılayabilecek ölçeğe ulaşması.
Söz konusu hedef konusunda tüm camia hemfikir ama temel sorun (ve asıl tartışma) bunun hangi yöntemle yapılacağında. Bu konuda mücadele eden 2 büyük çıkar grubu var; Bunlardan biri BitCoin’i destekleyen en köklü teknoloji ve yazılım geliştirme kuruluşu Blockstream firmasının CEOsu Adam Back’in liderliğinde ve ağırlıkla yazılım kökenli mühendis topluluklarından oluşan BitCoinCore grubu, diğeri ise erken dönem BitCoin zenginleri Roger Ver, Jihan Wu, Barry Silbert ve BitCoin madencileri ile yatırımcılarından oluşan “New York Anlaşması” taraftarları.
Tartışmalara göre BitCoin Core grubu, Ağustos ayında devreye alınan uygulamaya ek olarak mevcut sistem yapısını radikal biçimde değiştirmeden daha verimli hale getirecek yumuşak bir çatallanma uygulamasının (soft forking) yeteceğini savunuyor. New York Anlaşması taraftarları ise BitCoin’e olan yatırım ve kullanım talebinin uzun vadede bu yapıyla karşılanamayacağı iddiasıyla SegWit2x adını verdikleri ve daha radikal yazılım ve donanımsal arttırımlar içeren sert bir çatallanma uygulaması (hard forking) talep ediyor. İlk bakışta her iki tarafın da argümanları mantıklı gibi görünse de Ağustos ayındaki ilk çatallanma uygulaması (SegwitX) sürecinde Roger Ver ve arkadaşlarının son dakikada BitCoin Cash adlı (adeta bir BitCoin temettüsü işlevi gören) yeni bir KriptoPara’yı devreye alıp bunu yeni BitCoin olarak tanıtması, grupların birbirine güvenini azaltmış durumda ve bu yüzden Bitcoin Core grubu, New York anlaşması taraftarlarını “çatallanma sürecinde yeni KriptoParalar üretip dağıtarak BitCoin’i kendi ticari çıkarlarına alet etmekle” suçluyor.
Peki tüm bu gelişmeler neden önemli?
Çünkü BitCoin ile ilgili tüm geliştirme, uygulama ve güncelleme kararları, Dijital Konsensüs dediğimiz nitelikli çoğunluk yöntemiyle alınıyor ve camianın bu önemli iki grubunun kanlı bıçaklı durumu, BitCoin’in geleceğiyle ilgili önemli soru işaretlerine yol açıyor. Biraz da endişeyle konuşulan bir senaryo, her iki grubun anlaşamayıp Kasım ayı başındaki uygulamada BitCoin’in aynı isim altında ama iki ayrı ağ olarak çatallanması ve sonrasında her iki grubun da gerçek BitCoin’in kendilerinin tarafında olduğunu iddia etmeleri.
Kuşkusuz böylesi bir felaket senaryosu, yatırımcıların güvenini ciddi biçimde zedeler ve hem BitCoin’i hem de diğer KriptoPara piyasasını alt üst eder. Bunun da ötesinde, yatırımcıların halihazırda ellerinde bulundurdukları BitCoinlerin bu çatallanma sonrası ne olacağı ve nerede, nasıl geçerli olacağı ve hatta geçerliliklerini sürdürüp sürdüremeyecekleri bile büyük bilinmeze doğru gidebilir.
Ezcümle, bugün 6.000 dolar mertebesinde konuşulan BitCoin bir anda dijital hatıra puluna dönüşebilir. Tarafların dirençleri sürmekle birlikte, son günlerde çeşitli BitCoin topluluklarından yapılan açıklamalara bakılırsa, konsensüs ibresi BitCoin Core grubuna doğru dönmekte. Hatta New York Anlaşmasının yaklaşımına karşı çıkan çok sayıda yazılımcı, yatırımcı ve kullanıcı, sosyal medyadaki profillerine NO2X ibaresi ekleyerek bir zincir protesto başlatmış.
Değişim bu yönde ilerlerse Kasım ayında da, Ağustos ayındaki gibi New York anlaşması tarafının geri adım atması ve BitCoin Cash misali ‘küçük fırsatçılıklarla” idare etmesi olası. Bu süreçte BitCoin yatırımcılarına tavsiyem, Kasım ayındaki değişikliği bir fırsattan ziyade bir risk olarak da hesaplamaları.
Görüldüğü gibi, BitCoin’in varoluş mücadelesi, aslında ABD, Rusya, Çin ve geleneksel finans piyasaları gibi dış güçlerden ziyade yazılımcı, madenci, yatırımcı gibi kendi iç ekosisteminin bünyesinde sürmekte.
Alıntı: ismailhpolat.com